EDEBİ ESTETİK VE SANATSAL YAŞAM
Capcanlı bir evrenle içiçeyiz. Bu başlı başına doğal, estetik ve sanatsal bir görünüm ortaya
çıkarmaktadır. Bu da canlı yaşamı güzel kılmaktadır.
Esinlenme
Edebi ve sanatsal çalışmalarda doğadan esinleniriz. Doğanın kendisi yaşamsal öz olarak bu
çalışmalara ahenk katar. Doğal olan, insan eliyle, daha estetikleştirilmiş, sanatsal yapıtlara
dönüştürülür. Bunların kalıcı hale gelmesi ve getirilmesi de edebi bütünlüğü getirir.
Estetik
İnsan bu çalışmaların odağındadır. Varlığı, yaşamı ve emeği sanatsaldır. Dili edebi, varoluşu
estetiktir. İnsan için, evrenin ve oluşumun estetik, sanatsal ve edebi varlığı demek
mümkündür. Emek ve yaratımları da bu eksende gelişmektedir. Sanat ve edebiyatı besleyen
insanın önemi kadar, nasıl bir toplumda yaşadığı da önemlidir. Güçlü ve özgür bir toplum,
sanat ve edebiyatını, kendini bulmuş insanla yapar. Özgür toplumlar estetik yönü gelişkin,
kendini bilen insanla var olurlar. Temelleri bu özle atılır. Doğa, ne denli ahenkli ve güzelse,
insanın kendisi olması da o kadar ahenkli, canlı ve güzeldir. İnsan, böylesi bir yaşamın
desenidir. Sanatsal, edebi ve estetik gelişimi de bu kapsamdadır. İnsan olmanın dışına
çıkmış, toplum olma gerçekliğini kaybetmiş insan ve hünerler, sanat kapsamına alınamazlar.
Sanat ve Özgürlük
Sanat ve estetiğin özgürlükle bağı vardır. Özgürlük, yaşamın anlamı, insanın kendi olma hali
ve doğayla kopmamış bir gelişimin ifadesidir. Özgür insan, özgür yaşam ve toplum inşası, en
gelişkin sanattır. Bu da insanın kendisi olmasıyla mümkündür. Yoksa, insan ve toplumların
sanat ve edebiyatı olmayacaktır. Olanlar da köleliğin ve kendin olamamanın sanat ve
edebiyatı olacaktır. Burada estetik aramak boş bir çabadır. Doğanın gelişim bütününden
kopmuş insan ve toplumlar, özgür sanat ve edebiyatı oluşturamazlar.
Yaşam ve Aşk
Burada aşkın anlamı da ortaya çıkmaktadır. Özgür yaşama ulaşan her insan, aşka da ulaşır.
Aşkın bu hali sanatın zirvesidir. Edebiyat, kendi inşasını bunun üzerine kurar. Aşkla örülmüş
her yaşam, estetiktir. Yaşamın özgür hali, aşkın özgür halidir. Aşkın kabul edemeyeceği
yaşam, insanın kendini bilememesi ve kölece olan yaşamdır. Yaşamın kölece olduğu yerde,
aşk yoktur. Aşkın yaşamsal olması, özgür insanın, kendini bulmasıyla mümkündür. Canla,
aşkla yapılan her çalışma, özgürdür, sanatsaldır ve estetiktir. Edebiyatı da böyledir. Zeka
akışı, bunları işler, sözlü ve yazılı edebiyat bunlarla gelişir. Doğa ve toplum bunlarla ahenk
bulur.
Ortak Dil
Tüm canlıların, ortak bir dilde buluşması bununla mümkündür. Bu da aşkın dilidir. Aşkla
buluşan insan, çoğalan insandır. Sanatın tüm incelikleri buradan çıkar. Yalındır. Emeğin en saf halidir.
Aşk ve Enerji
Aşk ve enerji arasında da böyle bir bağ vardır. Sanat, estetik ve felsefeyi bu anlam
bütünlüğünde gördüğümüzde daha iyi anlaşılır olur. Aşk, akışkan olur. Özgürlük, bu
akışkanlıkla ilgilidir. Aşk, acının, trajedinin ifadesi değildir. Enerji, zinde olmayla, dönüşüm,
canlılık, özgür yaşam, üretkenlik ve çoğalmayla, gerçek aşkla dönüşür. Kalıplaşmış
yaşamların bunu yapabilmesi, aşkın doğasına aykırıdır. Bu da yaşam, sanat, edebiyat ve
estetiğin ölümüdür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.