DOĞA AKTİVİSTİ KAVUŞ ve HASANKEYF PERİLERİ KİTABI
1968 yılında İstanbul Cağaloğlu yokuşunda öğretmen okulu matematik öğretmenim ile tesadüfi karşılaşmam gazetecilik mesleğine merhaba dememi sağladı. Kim derdi ki yıllar sonra Batmanlı bir gazeteci-yazar, doğa, çevre, ekoloji, insan hakları, tarih ve kültürel mirası koruma aktivisti olan, Beşiri’ye bağlı Kaniraval köyünde gazeteciliğe başladığımdan 2 yıl önce 1966 yılında doğan Recep Kavuş yıllar sonra karşıma çıkacak ve Hasankeyf üzerinde gönül ve kader birliği yapan ikili olacağız. 1969 yılında Batman’a geldiğimde öğretmenlik mesleğinin yanı sıra 2. Bir mesleğim daha vardı. Başta Batman Siirt, Mardin ve Diyarbakır çevresinde öğretmenliğin yanı sıra Kodak fotoğraf makinası ile haberler yapıyordum.
Allah vergisi araştırmacı gazeteci yanım olduğum için 1970 yılında Ilısu Barajı projesi olduğuna dair duyumlar aldım. Söz konusu baraj için görüşler 1950 yıllarında ortaya atılmış. 1954 yılında proje haline getirilmişti. Bu haber beynimde şimşeklerin çakmasına yol açtı. 12 bin yıllık tarihi şehir Hasankeyf’in sulara boğdurulacağı gerçeği beni yıkmıştı.
Geçmişimde Hasankeyf ile çok yakın bağlarım vardı. ( Köyüm Cimelin “Kozlu” ile Hasankeyf arasında 5-6 km mesafe vardı. Ayrıca çocukluğumun geçtiği dedemin İloz (Özler ) köyünden katır ve eşek kervanları halinde Batman’a yaş, kuru üzüm ve pekmezi satmak için getirdiklerinde zaman zaman o ekibe eşlik ederdim.
Kervan akşam 23-24 saatlerinde yola çıkar. Sabah namazına yakın Hasankeyf’te kaya dibi yolgeçen hanı ve kaynak başında mola verirdi. Belli bir süre dinlendikten sonra Dicle nehrinin sığ yerinden (Kürdçe bor deriz) katır, eşek yükleri ile geçilerek Batman’a ulaşılırdı. Yıllar sonra kayık yapılınca kayıkla Dicle’yi geçerdik. Zamanla İzzettin’in kamyondan bozma otobüsü sefere girince Kervan ile Hasankeyf üzerinden gelmek seyrekleşmeye başladı.
Çocukluk ve gençlik anılarımın içgüdüsü ile 1970 yılından itibaren Ilısu Barajı ve Hasankeyf konusuyla yakından ilgilenmeye başladım. Çok sayıda haber, makale, siyasiler ile bire bir yakın ilişkiler kurarak önce tamamen baraja karşı çıktım. Başbakan olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a eski Konya Emniyet Müdürü; akabinde Siirt Valiliği ve Kültür Bakanı olan dostlum olan Atilla Koç vasıtası ile konuya dair toplumun ve arkeolog ile çevrecilerin görüş ve düşüncelerini 3 kez şifahi ve yazılı ilettim.
Nitekim 4 Nisan 2005 tarihinde Hürriyet gazetesinde Fatih Altaylının Erdoğan ile yaptığı söyleşide umutlandık. 29 Mart 2005 tarihinde köşe yazım aracılığıyla Kültür Bakan’ı Atilla Koç’a doğrulamak için soru yönelttim. Dostluğumuzdan kaynaklanan yakınlık ile 20 Nisan 2005 tarihinde “ÖZK/51186” resmi yazı ile verdiği cevapta Hasankeyf’in Ilısu Baraj suları altında kalacağını ve sulara gömüleceğini resmen haberdar etti. Sözler tutulmamıştı.
Bu tarihten sonra Hasankeyf sulara gömülmesin diye mücadeleme hız verdim. Projenin hayata geçirilmesi üzerine son çare kitap yazmaya karar verdim. Tamamı 1. Hamur kuşe, 105 diye (renkli ) resim üzerine 2 yıl boyunca çalıştım. O günün koşullarında farklı özelliklere sahip kitabın tasarımı için 3 bin, baskısı için 15 bin toplam 18 bin dolarlık bir maliyet karşıma çıkartıldı. Bu günün parası ile 620 bin lira. Ki o zamanlar bir daire fiyatıydı.
Sponsor arayışına başladım. Batman Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan destekçi oldu. Ankara Kızılay’da yayın evine yönlendirdi. Yayın evi kitabı çok basit tasarım ile yapacağını söyleyince kabul etmedim; Kalkan sponsorluktan çekildi. (Hikayesi uzun kısa keseyim)
Sevgili Recep kitabında dile getirdiği gibi önce Banka kredisi ile çıkarmayı düşündüm. Fakat faiz ile rakam çok yükseğe çıkınca tasarımı kendi reklam şirketimde yaptım. 3 bin dolar şirketime kaldı. 15 bin doları nasıl aşağıya çekerim arayış başladı. Ankara CHP Milletvekili ve Başkan yardımcısı olan, eski gazeteci dostum Yılmaz Ateş’in Yorum Matbaasında daha ucuza basarak 6 bin dolara maliyeti geri çektim. Baskı meblağı için Konya 4 Nolu da olan dairemi satmış kara gün için bir tarafa ayırdığım parayı matbaaya ödedim.
19 Ağustos’ta dostum Recep Kavuş’un, uzun süredir üzerinde çalıştığı, Hasankeyf’in sular altında kalmaması için mücadele eden aktivistleri tanıttığı ‘Hasankeyf Perileri’ adlı kitabının ilk baskısı ve imza günü ila sanal alemde karşılaştım. Kil Kitap Yayınlarından çıkan kitabın imza ve tanıtımı Batman Petrol CT AVM’de yapılmıştı.
1988 yılında Batman’da yerel gazetede muhabirliğe başlayan Kavuş. Hürriyet gazetesi Beşiri ilçesi muhabirliği, Esmer dergisinin yanı sıra birçok yerel gazetede köşe yazarlığı yaptı. Aynı zamanda fotoğraf sanatçısı, çevreci ve insan hakları aktivisti. 1991da Batman Belediyesi basın biriminde, basın müdürlüğü ve çevre müdürlüğü görevlerinde bulundu. Batman çevre, insan hakları, kültürel mirası koruma, kültür sanat alanında birçok STK’nın kuruluşunda görev aldı. Batman Gazeteciler Cemiyeti, Batman Çevre Gönüllüleri Derneği, Batman Kültür Sanat Derneği, Hasankeyf ve Dicle Vadisini Yaşatma Derneği Kurucu Yönetim kurulu üyeliği, Hasankeyf Gönüllüleri Derneği, Batman Gazeteciler Cemiyetinin Başkanlığını yaptı. 2005-2007 yılları arasında UAÖ’nun Batman Grup Koordinatörlüğü yaptı. 2007 yılında UAÖ Türkiye Şubesi yönetim kurulu üyeliğine seçildi, 28 Mart 2010 tarihinde Uluslar Arası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanlığına seçildi. 2 dönem ombudsmanlık görevinde bulundu. Halen Batman’da yerel gazetede köşe yazarlığı yapıyor.
Sevgili Recep Kavuş, “Hasankeyf Perileri” isimli eserinde bana bir sayfa yer vermek ile kalmayıp kitabın tanıtımından 8 gün sonra bana ulaştırma nezaketi gösterdi.
18 Ağustos Batman Petrol Ct. AVM’de düzenlenen imza gününde, Kavuş, kitabı niçin yazdığına şöyle demişti: “Kadim tarihsel-kültürel mirasın yok edilmesine karşı verilen zorlu mücadelenin hikâyesidir bu kitap. Zor dönemde zor coğrafyada verilen mücadele sonucunda yaşanmış gerçek hikâyelerden gerçek bir kesiti kitabıma aldım. Kitapta Hasankeyf perileri tarafından nasıl korunmaya çalışıldığını, koruyamayıp nasıl sulara gömüldüğünü yazdım.
Bu kitapta anlatılanlar çatışmaların sürdüğü bir coğrafyada elden giden tarihsel kültürel mirasın yok edilişinin anlatımıdır. Kitap sayesinde gelecek kuşaklar, Hasankeyf’in kurtarılması için verilen mücadeleyi öğrenmiş olacak. Kitabı okuyanlar, bu kitap sayesinde nelerin sular altında kaldığını öğrenmiş olacak. Hüzün ve sevinci bir arada yaşamamı sağlayan Hasankeyf ile ilgili geçmişte çok yazılar ve kitaplar yazıldı. Ancak bu kitabım sular altında klan Hasankeyf ile ilgili hatıraların anlatıldığı ilk kitaptır.”
Sevgili Recep Kavuş, değerli dostum, arkadaşım, hemşerim verdiğin mücadele için seni yürekten kutluyor. Hasankeyf’i bu can bu bedende kaldıkça yazacağımızı söz vermiştik.
28 Ağustos 2024 Çarşamba
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.