Diyarbakır kalesinden notlar-46
1975 yılındaki Lice depremi ile ilgili bir konu geldi.
O dönemden bu döneme uzanan, hak sahiplerine verilmesi gereken konut meselesi var.
Diyarbakır’a yerleşen hak sahiplerine burada konut verilmesi kararlaştırılmış.
TOKİ, AFAD derken, sonuçta Yorulmaz köyü sakinlerine Talat tepedeki TOKİ konutlarından 84 konut tahsis edilmiş. Sonra AFAD aracılığıyla verilmesi planlanmış. 62 kişiye konutları teslim edilmiş. Her nedense 22 kişiye konutları verilmiyor.
49 yıllık bir hikâyenin sonuçta geldiği finale bakın, hala sıkıntı.
Top, AFAD’ın kucağında kalmış, bakalım nasıl çözecekler.
YORULMAZ köyü tabelasının asıldığı o bölgedeki 22 konut hala boş.
Bu 22 kişi hak sahibi değil mi?
Her iki halde de soru şu, o konutlar neden boş?
*
Biraz oradan biraz da buradan, duyumlar falan filan derken hayat devam ediyor.
Ediyor, bizde tarihe not düşmeye devam ediyoruz.
Seçim için son güzergâha girdik.
Tempo yoğun.
HÜDAPAR, AK Parti, DEM Parti vitesi büyüttü, ancak DEM parti için Leyla Zana direksiyona oturdu. Haliyle bir hareketlilik başladı. Doğru ve akıllı bir iş yapıldı diye düşünüyorum. DEM adına çalışmalar zayıf gidiyordu, Zana ile birlikte hareketlendiğini gözlüyoruz.
Leyla Zana, konuşmalarında, adaylardan çok partiye, misyona vurgu yapıyor, ‘Davanıza sahip çıkın, peşini bırakmayın’ diyor.
Böyle olunca da, adaylar konusunda kızgınlığı, kırgınlığı olanlarında gönçlüne hitap etmiş oluyor.
*
AK Parti cephesinde, daha önce de yazdığım gibi, ‘Sivil kayyım’ inanmışlığı, belki de sözü var. Çalışmalarını bu minvalde örmeye çalışıyorlar. Kayyım anlayışının hem hukuki hem de ahlaki olmadığını aslında konuşurken AK Partililerde kabul ediyor, ancak, bu düşünceleri pratikte hayat bulmuyor. Ayrıca, mevcut kayyım anlayışını da özel de eleştiriyorlar, yolsuzluk ve usulsüzlükler konusunu tasvip etmediklerini ifade ediyorlar. Ancak, bunu açık bir dille kamuoyuyla paylaşmıyorlar.
Böyle olunca da kent bilincine, ayrıca da hukukuna uygun olmuyor.
*
HÜDAPAR, Milletvekilliğinde olduğu gibi, belediyelerde de kendine bir kazanım elde etme gayreti içinde. Ciddi ve disiplinli bir seçim stratejisi izlediklerini, yoğun bir tempo ile çalıştıklarını kabul etmek lazım.
*
Kayyım ve kayyımcıklar yazımla ilgili açılan davaya ilişkin savunma dilekçemi Diyarbakır barosunun nezaretinde sundum.
Bakalım, sonuç ne olacak?
Benim için fark etmiyor, şimdi ve devamında da yolsuzluk ve usulsüzlükleri gündemde tutmaya devam edeceğim. Seçim sonrası belki de bana da gerek kalmayacak, adalet kurumları gerekeni yapacak diye düşünüyorum.
Bağlar ile ilgili sıkıntı yok, zaten açılmış davalar var, büyük patlayacak. Asıl mesele, 3 ayrı döneme yayılan Kayyım yönetimlerinin yaptıkları ya da yapmadıkları.
Bakalım!
*
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.