Abdurrahman Yel

Abdurrahman Yel

Depremden Geriye Kalanlar: Travma

Depremden Geriye Kalanlar: Travma

TİGRİS HABER - Doğal afetler; beklenmeyen bir anda bireylerin ya da toplulukların genel sağlığına ve yaşam alanlarına zarar vererek yaşanabilirlik ihtimalini azaltan olaylar olarak tanımlamaktadır. Gerek etkileri gerekse de sonuçları açısından değerlendirildiğinde depremler, doğal afetlerin en acımasız olanlarının başında gelmektedir. Depremin soğuk ve acı yüzünü bilmekle beraber bölge insanları olarak maalesef acı bir şekilde şuan bizzat yaşayarak karşı karşıyayız. Doğal afetlerin fiziki zararları acil ihtiyaçların karşılanmasıyla müdahale edilebilecek durumda ve kısa sürede kontrol altına alınabilmektedir. Fakat tüm korunma ve iyileştirme planlamalarına karşın, doğal afetler sonucu meydana gelen zararların ve kayıpların insanlarda oluşturduğu psikolojik etkiler uzun süre devam edebilmektedir. Doğal afete maruz kalan bireylerin afetten önceki ve afetten sonraki yaşam koşullarında büyük farklar oluşabilmektedir. Afetten önceki yaşam koşulları ile afetten sonraki yaşam koşulları arasındaki fark büyüdükçe doğal afetin neden olduğu travmanın şiddeti de o oranda artmaktadır.

11 ay süren ve 243 öğrenci üzerinde yapılan bir araştırmaya göre deprem sonrasında okul çağındaki çocukların % 90’ının Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) belirtileri gösterdiği; 4 ve 5. sınıfların % 77’sinin; 6,7, ve 8. sınıfların % 66’sının ve toplam olarak bakıldığında da grubun % 72’sinin TSSB tanısı kriterlerini taşıdıkları görülmüştür. Bu nedenle; afetten etkilenen bölge halkını psikoeğitim çalışmalarıyla travma,travmanın etkileri ve travmatik olaylara yönelik olumlu baş etme becerileri hakkında bilgilendirmek, travma sonrası etkilerin sağaltımında büyük önem taşımaktadır.

Peki“Psikolojik Travma” nedir? Psikolojik travma yaşanılan olumsuz durumlara ilişkin bireylerde bıraktığı ruhsal izler, etkiler ve yaralanmalar olarak tanımlanabilir. Başka bir deyişle ruhsal travma bir anlamda insanın güçsüzlüğü, zayıflığı ve çaresizliği ile yüzleşmesidir. Bilimsel anlamda ilk psikolojik travma konusunun ele alınışı 17. yüzyılda yaşanan büyük Londra yangınından sonra yapılmıştır. Bu yangından kurtulan S. Pepys’in günlüğünde yangınla ilgili kâbusları, uyku sorunları ve yangın ile ilgili bir türlü kurtulamadığı anıların yer aldığı görülmüştür. Uzun süre devam eden bu olumsuz davranışlarının rutin yaşamına geri dönüşünde sıkıntılar yaşattığı görülmüştür. S. Pepys’in yaşadığı bu duruma benzer şeyleri maalesef bilimsel araştırmalar öyle gösteriyor ki bölge halkı olarak bizler de yaşayacağız. Bu nedenle normal kabul edilmesi gereken tepkiler ile psikolojik destek gerektiren tepkileri birbirinden ayırabilmekte fayda olacaktır.

Depremin hemen ardından ve normal kabul edilen bazı tepkiler şunlardır: Üzgün ya da sinirli bir ruh hali, önceden keyif aldığı etkinliklere ilgisinin azalması, diyet yapılmadığı halde bariz şekilde kilo kaybı veya artışı, sevilen birinin kaybını kabullenmeme, uykusuzluk ya da aşırı uyuma, huzursuzluk, enerji kaybı ya da azalması ve yorgunluk hissi, değersizlik duygusu, suçluluk duygusu, konsantre olmada ya da karar vermede zorluk, hayatın yaşamaya değmediğine dair düşünceler gibi tepkiler afetlere ve travmatik olaylara karşı verilen normal tepkilerdir. Bir başka ifadeyle olağan dışı bir duruma verilen normal tepkilerdir.

Ancak,bireyin depremi yaşadığı esnada, aşırı derecede korku, çaresizlik ve dehşet duyguları hissedildiyse, deprem ile ilgili anılar sık sık tekrarlanıyorsa, uyku problemleri birkaç geceden fazla devam ederse, uyumasına rağmen sık sık kâbus görülüyorsa, bazen olay yeniden oluyormuş gibi hissediliyor ve davranılıyorsa, olayı çağrıştıran her şeye karşı aşırı duyarlılık ve tepki gösteriyorsa olayın önemli bir bölümü unutulmuşsa, her şeye karşı önemli bir ilgi azalması var ise, insanlardan uzaklaşma ve yabancılaşma hissediliyorsa, kişisel, sosyal ve mesleki hayatta bozulmalara sebep oluyorsa ve bu belirtilerin olaydan 1 ay geçtikten sonra da artarak devam etmesi halinde, bu durumu Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) olarak değerlendiririz ve muhakkak ruh sağlığı uzmanından profesyonel destek alınması gerekmektedir.

Unutulmaması gereken bir diğer detay da belirtilen tepkilerin sıklığı ve şiddeti, kişiden kişiye farklılık gösterebilir.

Çocukların yaşadıkları travmalara destek önerileri:

  1. Çocuğa yaşanan olayla ilgili olarak, yaşına uygun olmak kaydıyla, elden geldiğince ayrıntılı bilgi verilmelidir. Çocuğun durumu tam olarak algılamayacağı ya da etkilenmeyeceği düşünülmemeli, ona zaman ayrılmalıdır.
  2. Çocuğun olayla ilgili duygu ve düşüncelerini ifade etmesine izin verilmelidir, “Sakın üzülme, kuvvetli olmamız gerekiyor” şeklinde bir konuşma yerine, “Evet, üzülüyorsun, anlıyorum” şeklinde bir konuşma, çocuğu daha çok rahatlatacaktır.
  3. Çocuğunuzun olay sonucu geliştirdiği duygu ve düşüncelerin “normal” olduğunu kendisine anlatılmalıdır.
  4. Çocuğunuzla sarılmak gibi fiziksel temasta bulunmak çok önemlidir.
  5. Çocuğa oyun oynama ve resim yapma fırsatı verilmeli, onun yaşadıklarını dışa vurması sağlanmalıdır.
  6. Çocuğun, yaşanan durum ile ilgili sorularına mutlaka bir yanıt bulunmalıdır. Bu yanıt “Bilmiyorum, öğrendiğim zaman seninle paylaşırım” da olabilir, duymazlıktan gelmek çocuk açısından en rahatsız edici durumdur.
  7. Çocuğa onun sevildiği ve desteklendiğini sıklıkla söylenmelidir. Bu günlerin geçici olduğu ve işleri en kısa zamanda yoluna koymak için çalışıldığı vurgulanmalıdır.
  8. Çocuk kısa sürede günlük hayatın içine katılmalı, ona belli sorumluluklar verilmelidir.
  9. Çocuğun birlikte olduğu, diğer yetişkinlere, örneğin öğretmenine de durumu anlatılmalı ve onun da desteği istenmelidir.

Sonuç olarak yaşadığınız travma ve travma sonrası stres bozukluğu üstesinden gelinmesi gereken bir durumdur. Ancak travmaya ait yaraları onarmak çok zorlu bir süreçtir. İyileşme sürecinde kişiler kendilerini zaman zaman çok kötü hissedebilirler. Problemi yaşayan kişi bir şeyleri düzeltemediğini düşünüp danışmayı bırakmak isteyebilir. Bilinmesi gereken gerçek tüm mücadeleye ve desteğe rağmen her zaman tam olarak ruhsal iyileşme söz konusu olamayabilir. Buna rağmen psikolojik yardım alınması gerekmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Yel Arşivi

Umut

21 Eylül 2023 Perşembe 00:10
SON YAZILAR