‘Deniz bitti’, sür gemiyi karaya!
‘Deniz bitti’, sür gemiyi karaya!
Naci Sapan
Otobanda ilerleyen bil umum araçlar, kontrolünde bulundukları sürücülerinin de destek ve yardımlarıyla kontrolden çıkmış, üzerimize üzerimize geliyorlar.
Araçların bazılarının üstünde ‘Devlet’, bazılarında ‘parti’, bir kısmında ‘cemaat-tarikat’, ‘banka-kredi’, ‘döviz-dolar-Euro’, ‘Suriye-ABD-putin-Trump’, gibi yazılar var, üzerimize üzerimize geliyorlar.
Kontrollü gibi görünen ancak, kontrolsüz, kendinden geçmiş vaziyette hoparlörden yüksek sesle bağıran tipler de var, pişmanlık nidaları atan. ‘Yanıldık, Allah bizi af etsin, yanlış yaptık, 18 yıl nasıl aldanmışız’ deyip, tabanı zift tutmayan gemiden kaçma sinyalleri veren zevatlar dikkatimi çekiyor. Bunlar ‘Deniz bitti’ diye gemileri karaya sürmüşler!
Bunlar, 18 yıldan sonra iyi ve güzel şeyler vaat ediyorlar! Ya da bu yöntemle bir daha kandırıp yöneteceklerini sanıyorlar. Demokrasi, insan hakları, hak, hukuk, adalet gibi kelimeler telaffuz ediyorlar.
Hiç tanıklık etmediğimiz bir performans sergiliyorlar, bizden çok, bizlerin performanslarının çok üstünde.
‘Ne Lan bu’ diye bağırıp, zıplayıncada yatakta olduğumu anladığım an, ‘neyseki rüyaymış, bu meczuplar üzerimize üzerimize gelmedikleri gibi, demokrasi, insan hakları, hak, hukuk, adalet gibi elimizde kalan son sermayelerimizi de gasp edemeyecekler’ dedim, o rahatlıkla kendimi sokağa attım.
Bir kaç çay eşliğinde TV ve sosyal medya takibine girdiğim andan itibaren, gece gördüklerimin aynısı, tıpkısı, söylem ve ayetler devrede. Bunlar, rüyalarımızdan fırlamış, gerçeğe dönüşmüşler gibi. Ne fırlamaymışlar her şart ve koşulda ete kemiğe bürünüyor, kıvırta kıvırta istedikleri yere kıçlarını oturtabiliyorlar.
Onlar için nereye oturdukları hiç önemli değil. Onlara büyükleri ‘bir şeyin başına otur’ tavsiyesinde bulunmuş, onlarda bunu yanlış anlamış her şeyin başına oturuyorlar.
Uyarıyoruz; bu sefer işiniz zor. Rüyalarımızın içeriğini zorlayabilirsiniz, ancak gerçek yaşam alanlarında dikkat edin, bulduğunuz her boşluğa oturmayın. Her zaman bir kucak bulmak mümkün olmayabilir. Her kucak her zaman şefkatli olmayabilir.
ALLAH sizi affeder mi?
Bilmeyiz/Bilemeyiz.
Onun işine karışmak bizim haddimiz değil.
Ancak, yaşayan bizler sizi/sizleri affetmiyoruz, etmeyeceğiz.
Ne diyordu bir filminde Yılmaz Güney;
‘Allah affeder ben affetmem’
Allah’ın da kul hakkını atlayacağını sanmıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.