Yılın en güzel aylarını karantinada geçirdik. Günleri birer birer geride bıraktık. Bahar geçti şimdi de yazın sıcaklarını geride bırakmak üzereyiz. Bahar bütün kışkırtıcılığıyla bizi kırlara davet etti. Ama covid-19 virüsü nedeniyle dışarı çıkamadık. Baharın kışkırtıcılığına kapılmadık. Çünkü kendi sağlığımız, çocuklarımızın ve kentimizin sağlığı için; çoğumuz içerde kaldık. Dışarıya özlemi şimdilik başka bahara erteledik. Bahar ne kadar kışkırtıcı olsa da, onun albenisine kapılmadık. Şimdi yazın sıcakları bizi bunalttı yine çoğumuz dişimizi sıktık. Kendimizi denizin veya yeşilin serinletici havasına kaptırmadık.

Bu günler de geçer dedik. Nitekim geçecektir de. Çünkü insanoğlu böyle bir belayla ilk kez karşılaşmıyor. Bizler yaşamasak da bizlerden daha yaşlı kuşaklarımız böylesi sıkıntılı günleri atlattılar. Onlardan kalan bölük pörçük anlatılar bizlere masal gibi geliyordu. Ama şimdi yaşayınca o dönemlerin ne kadar zor ve sıkıntılı geçtiğini daha iyi anlar olduk. Aynı şekilde gelecek kuşaklarda bu sıkıntılı günleri torunlarımızdan dinlediklerin de belki bizim küçükken bizlere anlatılan geçmiş salgın ve kıtlık günlerine ait anıları dinlediğimiz de gösterdiğimiz tepkileri gösterecekler.

Dışarıya, doğaya özlem günlük yaşamlarımıza damgasını bir süre daha vuracağa benziyor. Bazen çok üzücü haberler alıyoruz. Tanısak da tanımasak da birçok insanı bu covid-19 belasına kurban vermeye devam ediyoruz. Covid-19 hem kendimizi hem de çevremizi korumamız gerekiyor. Bu konuda hekimlerin ve sağlık çalışanlarının ısrarla açıklamaları oluyor. Ama bu açıklamalara bir kısım insanlarımız pek aldırış etmiyorlar. Pandeminin sonuçlarını önemsememe bize ağır bir fatura olarak geri dönüyor. Bu faturanın karşılığı insan hayatıdır. Bu konuda virüs boşlukları affetmiyor ve bazen hiç ummadığımız bir zamanda ya bizi veya en yakınlarımızdan birinin yakasına yapışıyor. Izdıraplı ölümlere yol açıyor. Sonradan keşkelerimizin olmaması için bu görülmez düşmana karşı gereken tedbirleri almamız gerekmektedir. Bizi kuşatan bu girdabın içerisine kendimizi koy verip, yitip gitmemek gerekiyor. Virüsü alt etmek biraz da bizim ellerimizde.

Bu süreç de atlatılacaktır ama az kayıpla atlatmamız gerekiyor. Unutmayalım ki; güneş karanlığın üzerine yeniden doğacaktır. Aydınlanan sadece kentler kasabalar değil ruhlarımız ve yüreklerimiz de aydınlanacaktır. Yaşamın yolu da aydınlanacaktır. Yaşam geleceğe doğru akmaktadır. Kendimizi bu akıştan geri bırakmayalım. Virüsü yenmek bizim ellerimizde. Kendimizi ve sevdiklerimizi koruyalım. Virüssüz günler dileğiyle. Sağlıklı günler tüm iyi insanların olması dileğiyle.

Mümin Ağcakaya