Çocuklarımız ve bizler
Sevgili okurlarım merhaba.
Biz annelerde gözlemcilik ve altıncı his kuvveti hâkimdir.
İçten ve yürekten bir hassasiyet vardır.
Geçmiş yıllarda çocuk psikologuna gitmiştim. Çocuklarımla nasıl sağlıklı bir iletişim kurabilirim diye destek istemiştim.
Psikolog aynen bana şunları söylemişti.
Ya baba gibi sert ve otoriter olacaksınız.
Ya da anneler gibi yumuşacık şefkat dolu çocuklarınıza yanaşacaksınız.
Ya işte böyle dostlar.
Sınavlar bitti YKS sınav tercih sonuçları açıklandı. Gençlerin okulları belli oldu. Kimi düş kırıklığı içerisinde kimi de sevinçli olarak sınav sonuçlarından memnuniyetlerini yaşıyorlar.
Aileler de tabi ki bu sınav sonuçlarından dolayı kimi gergin buruk kimi de çocukları istedikleri iyi bir okula girmişse sevinç yaşıyorlar
Ama sevinçleri de buruklukları da ayrı bir sorunu dile getiriyor.
Başka illeri kazanan gençler de barınma sorunu büyük bir sıkıntı oluşturuyor.
Tek maaşlı aileler başka illerde üniversite kazanan çocuklarını binbir güçlükle okutmaya çalışacaklardır.
Çünkü ev kiraları ve yurtlar ateş pahası. Yeme içme ulaşım fiyatları da çok yüksek.
Kredi yurtlar kurumu yurtları yeterli derecede olmadığı için her öğrenciye bu yurtlar çıkmayabiliyor.
Bir başka ilde çocuk okutan ailelere Allah kolaylıklar versin diyorum.
Şimdi gelelim asıl konumuza.
Çocuklarımıza ve davranışlarımıza.
Psikologun vermiş olduğu çocuklarımıza yönelik davranışlarımıza.
Sert veya yumuşak olmaya.
Babaların sert modelinden, annelerin şefkat dolu davranışlarına.
Psikologun dediğini hiç bir zaman yapamadım.
Hatta yapmak istemedim.
Çünkü hem anne gibi şefkatli olmak hem de baba modeli sert olmak zaman zaman uygulamam gereken bir modeldi.
Rolümüz değişse de çocuklarımız ile bir nevi sevgi bağı oluşturuyorduk.
Ki o sevgi bağı en kuvvetli bir bağdı.
Baba gibi kükremesek bile yine de bir annenin yumuşak ses tonundan daha sert bir ses tonuyla çocuklarımıza doğru yolu göstermeye çalışmak bizler için de kurtarıcı bir davranış biçimiydi.
Tabii ki her annen gibi bende ara ara baba gibi sert ve otoriter olmaya çalıştım.
Özellikle çocuklarımın ders çalışmaları ve iyi bir eğitim almaları için bu sert ve otoriter durum biçimini kullandım.
Anne gibi şefkat yumuşacık hallerimi de bana her konuda ihtiyaçları olduğu halde çocuklarıma göstermeye çalıştım.
Sabahları onlarla uyandım.
Bazen okula beraber gittim.
Akşam onlarla uyudum. Hatta gece gördüğümüz rüyalarımızı birbirimize anlatıp birbirimizi motive etmeye çalıştık.
Çocuklarım kötü bir rüyayı gördüklerinde; ’’Hadi çeşmeyi açalım da su akarken rüyamızı suya anlatalım.’’ bütün kötülükler üstümüzden gitsin dediğim çok oldu.
.
O çeşmedeki suyun berraklığı ve coşkusu her kötülüğü üstümüzden alıp götürecek diye manevi inançlarla mutlu olmaya çalıştık.
Çocuklarımla bu içten iletişimde,
İyi mi yaptım yoksa yanlış mı yaptım bilemem artık...
Ama geçen zamanlar da bu davranış biçiminin iyi olduğuna kanaat getirdim.
Evet, sınavlar bitti.
YKS de tercihlerine göre yerleşen gençler okullarına gideceklerdir.
Ya peki YKS tercih sınavında yerleşemeyen gençler ne olacak.
Onlar da bir nevi ya tekrar sınava hazırlanacaklardır.
Ya da gençler bir işe girmek kendilerini yetiştirmek için farklı iş okullarından genel yapılarına göre bir şeyler bulmaya çalışacaklardır.
İşte Anneler babalar, ara ara babalar gibi sert olup kükremeye başlasak da sanırım bu modeli iyi başaramıyoruz.
Çalış, çalışmalısın diye çocuklarımıza bu söylemleri söyledikçe çok ters tepkiler alıyoruz.
Ben modelimi seçtim.
Yumuşak, sevgi dolu, şefkatli bir anne olmaya karar verdim.
Hayat okulu diye bir yaşam var bunu iyi biliyorum.
Çalışmakla çabalamakla bazen de olmuyor.
Yaşamakla, acı çekmekle ve direnmekle bu yaşam da ayaklarımızın üstünde daha güçlü kalabiliyoruz.
Önümüzdeki ders yılı başında
Sınav stresin de olan çocuklarımız ve tabii ki bu stresti beraber yaşayan anne babalara sağlıklı günler dilerken, başarının anahtarının sevgiden geçtiğine inancımı net olarak ortaya çıkıyorum.
Sevgili çocuklar sizlere sınavlarda başarılar dilerken, hayatın engebeli yollarında da dirençli olmanızı öğütlüyorum.
Sevgili anne babalar ebeveynler sizlere de sesleniyorum.
Çocuklarınızı her halükarda hallerinde seviniz.
Sevgi onları güçlü kılarken, özgüvenlerini de artırır.
Başarıya giden yol, çalışmak çabalamakla beraber yürekten sevgi ve merhametten geçiyor.
Tüm gençlere başarılı günler diliyorum.
Sağlıklı mutlu günler çalışmaktan geçiyor.
Sevgiyle kalınız.