Selim Kaplan

Selim Kaplan

Baroya yakıştıramadık

Baroya yakıştıramadık

Yunan mitolojisindeki bir kadının adından ziyade; insani varlığımızın sebebi ve devamının esası olan analarımız, kızlarımız, kız kardeşlerimiz ve kadınlarımızın adıdır “Adalet” .

Adaletin tükendiği gün, insanlığın da bittiği gündür.

Varlığın ana unsuru adalet, birlikte ve bir arada yaşamanın da çimentosudur.

Bunun içindir ki adalet; kadınından erkeğine, fakirinden zenginine, dinsizinden dindarına ve her bir vatandaşımızdan Cumhurbaşkanına kadar herkese lazımdır.

Kökü vicdanlarımızda, meyvesi duruşma salonlarındaki mahkeme kararları olan adalet ağacının, meyve kabuğu savcılar, orta meyvesi hâkimler ise de çekirdeği avukatlardır.

Ve ağacın da, meyvenin de varlığının devamının, varoluşunun garantisi, çekirdeğin kendisidir.

Bundan dolayıdır ki avukatlık mesleği, adaletin temini ve devamı için, zorunlu ve değerlidir.

Avukatlar mesleklerine başlarken, adaletin uygulanmasında ”Hukuka, ahlaka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacağıma namusum ve vicdanım üzerine andiçerim” şeklinde yemin ederler.

Bu yemin, aynı zamanda, avukatların mensubu oldukları ve toplumsal yaşamda ortaya çıkan aksaklıklara karşı, demokrasi ve insan hakları temelinde, sorumluluk bilinciyle hareket etmesi ve mücadele vermesi gereken baroların da temel taşıdır.

Bunun içindir ki Cumhuriyet tarihindeki bazı dönemlerde, devletin kurumları, sermayedarları ve sivil toplum kuruluşları siyasi iradenin güdümüne girmiş olsalar da, barolar amaçlarına uygun olarak bağımsız kalabilmiş, yeminlerine uygun, var olmaya devam etmişlerdir.

İşte bunun içindir ki, insanlığın ikinci babası Nuh’un topraklarında dünyaya gelmiş ve tarih boyunca onlarca medeniyete ev sahipliği yapan bir şehrin baro başkanı, şehrin tarihinin gölgesindeki bir mekânda “Biz, bu tarihi bölgede, birçok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede, insanlığın bu ortak mekânında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz."demişti!

Bombaların patladığı, silahların ölüm kustuğu şehrinde, son sözleri “barış” olan, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesinin üzerinden on yıla yakın zaman geçti.

Evimizde, koltuğumuza gömülmüş ve televizyondan bir polisiye filmi seyrettiğimiz açıklıkta, kameralar önünde katledilen Baro Başkanı’nın, taksirle ölümüne neden olmaktan yargılanan kişiler, son olarak, istinaf mahkemesinde beraat kararı ile tertemiz ilan edildiler!

Bu karar, seksen ilimizdeki baronun vicdanını incitmiş olacak ki, hepsi aynı şekilde gösterdikleri tepkiyle “Hakikat ve adalet mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz” dediler.

Türkiye’de seksen bir il var ve bir ilimizdeki baro, seksen ilin sesine ortak olmadı!

Barolara ait listeyi incelediğimizde, ortak sese katılmayan baronun, Karaman İlimiz Barosu olduğunu gördük.

Adını Karaman Türk Beyliği’nden alan ilimizin Baro Başkanı Sayın Oktay Yılmaz, Milliyetçi ve Ülkücü kökeninden ziyade hukukçu kimliği ile baro başkanı seçilmiştir ve kendisinin de sosyal medyada paylaştığı şekli ile “ Makamlar gelip geçicidir. Esas olan Riza-i İlahidir”

Türk kültür ve medeniyetinin yaşatılması ve aynı zamanda İslamiyet’in Anadolu ve Rumeli’de yayılmasında büyük etkisi olan Hacı Bektaşi Veli’nin halifesi olan Sarı Saltık (Sadık) Diyarbakırlı olup, türbesi Diyarbakır surlarının Urfa Kapı girişindedir.

Riza-i İlahi’nin Anadolu ve Rumeli’deki insanlara tebliğinde önemli görevler yüklenmiş Sarı Saltık’ın memleketi ve istirahatgahı Diyarbakır’daki katle, ülkemizdeki seksen ilin barosu ortak sesle tepki gösterirken, Sayın Oktay Yılmaz’ın Baro Başkanı olduğu Karaman Barosu’nun tepkisiz kalmasını, kendilerine yakıştırmadığımızı ifade etmek isteriz.

Eğer bu tepkisizliğin nedeni hukuki ise saygı duyarız.

Ama eğer bu tepkisizliğin nedeni Baro Başkanımızın geçmişteki siyasi kimliği ise, kendileri ile Türk Milliyetçiliği ve siyasetinin değerli insanlarından, merhum Alpaslan Türkeş’in “Adaleti çiğneyen insaniyeti çiğnemiş olur, İslamiyet’i çiğnemiş olur! Zulüm ve adaletsizlik her şeyden önce Allah’a isyandır” ifadesini paylaşmak isterim.

Karaman Barosu’nun Sayın Başkanı ve değerli Yönetim Kurulu üyelerinin, hukuki kimlikleri ile bulundukları makamın mecburiyetlerine uygun hareket ederek, Türkiye’nin ortak hukuk ve adalet seslerine ortak olmalarını görmek, biz vatandaşların kendilerine itimadını güçlendirecektir.

Türkiye’nin hukuk ve adalet sesleri, Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Merhum Tahir Elçi’nin katledilmesi ve benzeri adaletsizlikleri dillendirirken, hukuki sebeplerin dışındaki gerekçelerle adaletsizliğe sessiz kalanların, insanların vicdanında nasıl yer alacaklarını, okuyucularımızın takdirine bırakıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selim Kaplan Arşivi
SON YAZILAR