Aydın Alp

Aydın Alp

2019’un okul sonu diyalogları

2019’un okul sonu diyalogları

Köye, bir arkadaşımızın yasına gidiyorduk. Telefonuma konum attılar. Onlara, başlarım ulan sizin konumuzdan, ben anlamıyorum bundan, dedim. Salih Hoca, bir önceki yaşamıma göndermede bulunarak, Aydın Hocayla dumanla haberleşin, o nereye gideceğini ancak böyle anlar, dedi.

Okulumuzda öğrenciler, öğretmenler Avrupalara gidiyor geliyor! Herhalde daha sosyal ve birikimli tiplerdir ve saçları da gür! Başımız kel mi ulan diyeceğim de kel ama! Salih Hoca:

- Avrupa’ya gitmenin de standartları var!

-Niye saçı olmayanları almıyorlar mı? O zaman ben de Asya’ya, Afrika’ya giderim!

Karşımda oturan öğretmen arkadaşlara, siz kalkın, güzel hanımlar gelsin otursun dedim. Bana, sanki kendisi çok mattah, ufkumuzda parlıyor da… dediler!

İlkokuldayken yavrukurt olduğumu söyledim ve 23 Nisan etkinliğinden dönerken eve yakın sağanağa yakalandığımı, alanda oluşan gölcükte boğulmak üzereyken babamın beni kurtardığını söyledim. Ejder Hoca, yazık olmuş, ne güzel olacaktı, dedi. Kafamın tası attı! Ne diyorsun, dedim. Valla, senin için diyorum, hani günahsız gidecektin öyle!

Müslüm Hocamızla bir açılışa gitmiştik. Okulda, öğretmenler odasında Müslüm Hoca:

-Açılışta bir görecektiniz! Aydın Hocayla fotoğraf çeken çekene! Siz de ona çatıyorsunuz!

Ejder Hoca, biz zaten yıllardır ondan yeterince çekiyoruz, dedi.

Okula denetime geleceklermiş! İdareciler telaşlıydı. Öğretmenleri yapmaları gerekenler konusunda uyarıyorlardı. Ben de arkadaşlar aracılığıyla öğrendim ki Kültür ve Edebiyat Kulübüm varmış! Ejder Hoca dedi ki bir yanlışlık olmalı, Aydın Hocanın Kulübü olsa olsa Gece Kulübü olur!

Abdullah Hoca bize öğretmenler odasında minibüsle Batman’a yaptığı bir yolculukta, iki ineği kaybolmuş ya da çalınmış bir yolcuyla yaşadıklarını anlattı. Bu olay kafamdan çıkmadı! Anımsadıkça yüreğim yanıyor!  Batman’a 15-20 kilometre kala tarlada gördüğü iki inek üzerine adam, şoförden durmasını rica ediyor ve koşarak o iki ineğe bakıp üzgün bir şekilde geliyor. Benim inekler değildi diyor ve küt diye başı önüne düşüyor. Adam kalp krizi geçiriyor. Müdahale etmeyi de bilemediklerinden, onu hızla Batman Devlet Hastanesine götürüyorlar. Hastanede doktor olmadığı için oradan hızla ayrılıp özel bir hastaneye adamı bırakıyorlar ve yollarına mecburen devam ediyorlar! Abdullah Hocaya sormam üzerine adamın durumunu bilmediğini söyledi! Bu gariban adamın durumunu unutamıyorum bir türlü!

“Amed’in Kelebeği” şiirini okudum. Sonra kaydı yeniden dinledik. Abdurrahim Kılıç Kardeşim bana, hocam sesini terbiye edeceğim!( Bir işlemden geçireceğini kastederek) Ben de yuh bana, demek sesim terbiyesizmiş dedim. Abdurrahim, rica ederim hocam, ben onu kastetmedim dedi. Birlikte gülüştük.

 

Büyük kızım Sisem’le ben kitap okuyorduk. Küçük kızım Lorin’e, sen de kitap okusana, dedim. Baba sen ne kadar kitap okumuşsun, dedi. Ben de saçlarım kadar dedim. Kızım bana alaycı bir ses tonuyla, o zaman hiç kitap okumamışsın, dedi. Kalkmamla kaçması bir oldu! Sevgili alçak kızım, saçların yok demeye getirdi!

Saç demişken muzip öğrencim Nisa derste, kafanıza takılan hiç mi soru yok demem üzerine yanıma geldi ve saçlarına taktığı kâğıdı göstererek, hocam kafama bir soru takıldı, dedi. Sevgili alçak öğrencim, otur yerine dedim. Gülerek oturdu yerine! Beni ağzı açık dinliyorsunuz demem üzerine de hocam bir bakın demiş ağzını açmıştı!

Tülay Hanım, öğretmenler odasında, Aydın Hocam bu okulda bir, siz neşe kaynağısınız. Ben eski okuluma tayin isteyeceğim, dedi. Ben de bak ne güzel okulumuz var; genç, yakışıklı, güzel ve hayat dolu arkadaşlarımız, dedim. Tülay Hanımla Sevil Hanım bana, yalancının, der gibi baktılar! Ben de onlara benle yaşıtım Mustafa Hocayı, başka okullardaki birkaç genç hocayla takas edin, dedim. Salih Hoca yandan hemen sokuldu ve lafını attı: Sizin karşılığınızda verseler verseler ancak iki torba odun verirler, dedi! Salih Hoca diye ünledim, kıs kıs gülüp sustu.

Menderes Hoca da kuyruk acısıyla olsa gerek sesli bir şekilde: Bir adet Aydın Hoca aranıyor! Bulanların insaniyet namına buraya getirmemesi rica olunur!

Öğretmen arkadaşların koro halinde bana çatması meselesi, Abdullah Hocanın bana aktardığı “meselâ gaye Kânıkâ!” (Kânıkâ’nın öküzü misali!) meselini çağrıştırdı. Öküzü satılığa çıkarmışlar. Allah’ını seven geliyor, gariban öküzün ağzını açıyor, dişlerine bakıyor! Belli bir zamandan sonra öküz buna alışıyor, her önüne gelene ağzını açmaya başlıyor! Koca Rusya’da Pavlov, şartlı refleksi kanıtlamak için hayatını veriyor! Hani biz Kurmançların bu deyimini ve bunun meselini bilseydi, o yorucu ve yıpratıcı emeğe gerek kalmazdı! Sözgelimi ben Pavlov’u bilmeseydim bile şartlı refleksi öğretmen arkadaşlarımın bana olan tavırlarından anlardım. Çünkü öğretmen arkadaşlarım ben öğretmenler odasında göründüğümde, koro halinde ağızlarını açıyor ve bana diş göstermeye başlıyorlar! Ömürleri uzun olsun sevgili öğretmen arkadaşlarımın!

Yıllar önce, deneme sınavlarına soru hazırladığım dershanede, o zamanlar soruları biz hazırlıyorduk, yorulduğum ve efkârlandığım için tepkiyle yazdığım bir şiirle yazıyı sonlandırmış olayım.

 

ÖLÜME VE AŞKA SÖZ...

 

keçiboynuzu çiğnemekten geliyorum desem

simdi kim inanır bana

şarkılardan böyle uzak

böyle sevmelersiz

başka ne denir ki yaptığıma...

 

 başkaların göklerinde akıp giden

başkaların göklerinde esrik zaman ey

seni bir büyük aşkla alt edeceğim

hıncını çıkaracağım yitik günlerin

nasılsa bir bahane arıyorum yaşamaya

ölüme ve aşka söz…

 

YÜREĞİM ÜLKEM GİBİ/ CEM YAYINEVİ 1993 İSTANBUL

RUHLAR MAHŞERİ (Toplu Şiirler) J&J YAYINLARI MAYIS 2015 DİYARBAKIR

Sevgiler, saygılarımla…

Aydın ALP Mayıs 2019

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Aydın Alp Arşivi
SON YAZILAR