Yazık, Piro gitti…
Ne zaman, nerede, nasıl, kimin başına neyin geleceği öyle kolay kolay kestirilemiyor, hele sistem içi siyasetçilerin hiç kestirilemiyor bu ülkede. Kaç siyasetçi hayatın olağan akışı içinde siyasi ömrünü tamamlamış ki. Alparslan Türkeş’i, bir de Süleyman Demirel’i çıkar, gerisini siz düşünün. Bu ülkedeki her önemli siyasi figürün hayatı, özellikle de devletin bekasını ilgilendiren her figürün siyasi hayatı tertiple bitiriliyor. Yeter ki kişi sistemin paravan bir aygıtı, ömrünü tamamlamış yedek gücü olmaktan çıksın. Diklenenin, hırgür edenin, daha doğrusu kostümünü beğenmeyenlerin vay haline. Öyle ya hiç umulmadık bir anda, hiç umulmadık bir hamleyle alaşağı edilir, tepetaklak gönderilir. Bilindiği gibi böyle durumlarda başbuğlar devreye girer, bir gece ansızın işaret fişeği atılır. Gerisi çorap söküğü gibi gelir. Bu durum eski bir gelenektir, istisnai bir durum söz konusu bile değildir. Bu defa da öyle oldu. Piro’nun gelişi gibi gidişi de tertiple oldu. Binlerce insanın faili meçhule gittiği, köylerin yakıldığı doksan iki konseptinin asenası Tansu Çiller’in geri geri odadan çıkan genel müdürüne, namı diğer Bay Kemal’e yazık oldu. En kötüsü ise ne kendisi nede saftirik hayranları bunu bir türlü anlayamadı, anlamak için çaba göstermedi, gösteremedi. Dahası tertipçilerin siyaset mecrasında uslu uslu var olmaya devam ettiler bilmeden, etmeden. Yazık oldu Mustafa Kemal’in iflah olmaz sadık askerine, Piro’ya…
*
Piro, bir hayal kırıklığıdır Kürtler, Aleviler, sosyalistler, demokratlar, hak savunucuları için. Siyaset derinliği olmayan bürokrat Piro, memleketin en ağır sorunlarına, en tartışmalı konularına hep düz mantıkla yaklaştı, iktidarı, illaki devletin başı olmayı çantada keklik sanarak siyasi ömrünü beklemediği bir anda tamamladı. Sanmakla kalmadı kendisine inanan herkesi, hepimizi buna inandırmak için elinden geleni yaptı. Bu konuda pek başarılı, pek istikrarlı bir çizgide ilerledi, kaybettiği yada kaybetmiş gibi gösterilen son seçimlerdeki foyası ayyuka çıkana kadar sözüne inandırmayı sürdürdü. Aleviliğinden, demokratlığından, bilmem neyliğinden dem vurmasına rağmen memleketin ipi pazara çıkmış faşistleriyle yaptığı gizli kapalı görüşmelerin, anlaşmaların, verdiği sözlerin açığa çıkmasıyla herkesin, hepimizin ayarını bozdu gider ayak. Bu yönüyle de yazık oldu devletlim bürokrata, Piro’ya…
*
Kürt olmak, Türk olmak, Laz olmak, Çerkez olmak, Arap olmak, Ermeni olmak, Rum olmak kadar daha doğal bir durum olamaz. Kürtsek Kürt, Türksek Türk, Ermeniysek Ermeni, Lazsak Laz, Çerkezsek Çerkez, Arapsak Arap diyebilmeliyiz kendimize, bundan kaçınmak, bundan sıyrılmak, bundan muaf olmak mümkün değildir, hele dava insanları, iktidara gelmek gibi idealleri olanlar hiç değildir. Parti lideri, gözde siyasetçi olmak bir yana, her yurttaş bunu diyebilme cüretini gösterebilmeli. Kim gocunuyorsa gocunsun, kim kem küm ediyorsa etsin, kim kızıyorsa kızsın bundan kaçınmamak en büyük dürüstlük olacaktı, bundan daha açık, şeffaf bir davranış söz konusu bile olamazdı. Kaldı ki üç beş elit güruhun dışında halkın ezici çoğunluğu bu beklenti içinde olmuştur ve beklemiştir ki Piro bir gün zorla kendisine giydirilmiş kimlikten sıyrılacak, Kürtlüğünü haykıracak. Ne yazık ki Piro bu gerçeğini haykırmadan, belki de haykıramadan alaşağı edildi. Bu anlamıyla da bir türlü Kürt olamayan Piro’ya yazık oldu…
*
Bu kadarı da fazla oldu diyecek olanlara, Piro’nun hakkını teslim edeceğim biricik konuyu unutmadığımı hatırlatmalıyım. Ne olduysa, nasıl olduysa bu konuda derin devletin derin adamlarıyla yaptığı muhtemel akiti bozma cüretini göstererek ki bana göre onun bu vebalına daha fazla katlanamayan Selvi Hanım’ın baskısıyla Aleviliğini ilan etmek zorunda kaldı. Bu da onun en büyük seçimi kaybetmesine, devlet kuran CHP’nin liderliğinden olmasına neden oldu. Qoçgirî Kürtlerini tepeleyen Topal Osman’ın, Dersim tertelesinin başkomutanı Abdullah Alpdoğan’ın torunlarını bir araya getiren, Başbuğ Devlet Bahçeli’yle, Asena Meral Akşener’le buluşturan sol, sosyal demokrat kılıklı tayfanın hedefi olmasına, dahası rengini belli etmeyi cesaret ettiği için “çizmeyi aştın ağa” diyenlerin gazabına uğramasına neden oldu. Bu da Piro hakkında tarihe düşülecek kayda değer en kıymetli not oldu. Olsun, bundan iyisi can sağlığı. Tam da bu nedenle can u gönülden sağlıklı bir yaşam dilediğim Piro’ya, bir defa da olsa bizim olmayı aklına getirmiş olan Piro’ya, gidişi ile herkese kaybettiren Piro’ya yazık oldu. Hem de çok yazık, Piro gitti…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.