Yapay Zekâya Kai-Fu Lee’nın Yaklaşımı-2
(Geçen haftadan devam…)
Yapay zekâ bir muamma, gelecekte nelere kadir olacağı pek bilinmiyor ama kesin olan bir şey varsa o da insanların bundan fazlasıyla etkileneceğidir. Yapay zekâ (ve biyoteknoloji) insanlığın tanımını değiştirmeye talip gibi. Olabilecekleri anlamada Kai-Fu Lee’nin düşünce ve hayat hikâyesi yol gösterici olabilir.
Kai-Fu Lee; Dünyanın en iyi yapay zekâ araştırmacılarından biri olupSinovationVentures ve Yapay Zekâ Enstitüsü’nün başkanıdır. Google Çin’in kurucusudur. Microsoft, SGI ve Apple’da yöneticilik yapmış ve 2013’te Time dergisinde “Dünyanın en etkili insanları” arasında 100 kişilik listede yer almış biridir. En İyisi Olmak,Dünyada Bir Fark Yaratmakve Yapay Zekâ ve Yeni Dünya Düzeni/Çin/Silikon Vadisiisimli kitaplarının yazarıdır. Çin ve Amerika arasında mekik dokuyan Çinli bir çalışma delisi dâhidir.
2013’tekendisinedördüncü evre lenfoma kanser teşhisi konulduğunda her şeyi altüst olur, dünyası kararır. Hayatını sorgulamaya başlar. “İnsanlar gibi düşünen makineler yapma derdine düşmüş ama bu sırada kendim bir makine gibi düşünür olmuştum”, “İnsanı insan yapan öz nitelikleri neden görmezden geldim?” deyip özeleştirisini yapar. Hastalığı “kişiye özel bir tedavi yöntemiyle” hafifleyince “beyninde yakılan ışık” sayesinde önceliklerini yeni baştan düzenler ve hayata bakış açıcını değiştirir. “Süper şarjlı bir üretim makinesi” gibi çalışmayı, hayatını bir algoritma olarak görmeyi bırakır, onun yerine enerjisini, sevgiyi paylaşmayı esas almaya başlar. Ve kanser hastalığı sayesinde bilgeliğe ulaşır, kâmil bir insan olur.(s.206)
Ve sonrasında bu işlerin tepe noktasında olan insanlardan biri olarak 2018 yılında Yapay Zekâve Yeni Dünya Düzeni/Çin/Silikon Vadisikitabını yazar. Kitapta YZ çağına geçiş sürecinde olabilecekleri öngörüp kendince önerilerini sıralar. Pembe tablo çizmez. Ortak geleceğimizi esas alarak yapay zekânın müthiş becerileri ile insanın sevme ve sevilme becerisini sentezleştirir. Derin düşüncelere dalarak insanların yapay zekâyla bir arada nasıl yaşayabileceğine dair bir vizyon geliştirir. Bu vizyona göre, yapay zekâ teknolojisi hem muazzam bir ekonomik değer yaratacak hem de akla zarar sayıda işin/mesleğin yok olmasına yol açacak. Ekonomik değerleri insan olarak ifade ettiğimiz değerle bir tutma hatasında ısrar edilirse şayet yapay zekâ çağına geçiş sürecinin sonunda toplumlar perişan ve birey bazında psikolojiler harap olacaktır. Oysa yapay zekânın, bizi biz yapan, insan yapan unsurları güçlendirecek şekilde kullanılabilmenin yolu vardır. Yapay zekâ çağında hem hayatta kalmanın ve hem de iyi noktalara gelmenin yolu makinelerden tekrar insana, zekâdan sevgiye yönelmekten geçiyor.(s.207)
Kapitalizmin temel prensibidir: Üretim araçlarına, yani sermaye, toprak, emek ve hammaddeden oluşan ve artı değer üretiminde kullanılan ögelere hâkim olan her şeye hâkim olur. Günümüzün ekonomik ve kültürel koşullarında “hâlâ para ne derse o olmaktadır”. Dolaysıyla gelecekte bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) ve yapay zekâya hâkim olan her şeye hâkim olacaktır. Tarihçi Y. NoahHarari’nin tanımlamasıyla “Dijital Diktatörlükler” kurulacak ve geleceğimiz YZ’lardan çok, YZ teknolojilerine sahip ülke ve şirketlerin insafına kalacaktır.Küresel ölçekte toplumlar bir avuç eğitimli elit zengin ve niteliksiz yığınları oluşturan devasa “işe yaramaz sınıf” olarak iki toplumsal katmana bölünecek ve böylesi bir durum da kimliğimize ve hayattaki amacımıza büyük bir darbe vuracaktır. İnsanı insan yapan öz nitelikler erozyona uğrayacak, toplum farklı bir düzlemde hızlı bir şekilde evrime zorlanacaktır.
Bu nedenle Kai-Fu Lee, yapay zekâ ekonomisinin kazananları bu makinelerin inanılmaz gücünü ustalıkla kullanarak zenginliklerine zenginlik katacağını, ama insanlığın geri kalanı, önemsiz ve niteliksiz işçi ve işsizlerden oluşacak büyük çoğunluğun çok derin bir meseleyle karşı karşıya kalacağını söyler. “Bizim yapabildiğimiz her şey makineler yapabiliyorsa insan olmanın anlamı nedir?” diye sorar.(s.203)
Kai-Fu Lee’ye göre, yapay zekânın insanlık tarihinde hiç görülmemiş bir değişimi getireceğini, adaletsiz olan zenginliğin yapay zekâyla birlikte küresel dağılımında daha da büyük boyutta bir adaletsizliğe neden olacağını öngören ve “insani bir dünya yaratmak” için yola koyulan Silikon Vadisinin birçok önemli ismi gelişmelerden huzursuzluk duymakta. “Kariyerleri boyunca devrimcilik vaazları veren insanlar, birdenbire uyanmış, bir sektörde devrim yapıldığında, o sektördeki kanlı canlı insanların da devrilip işinden olduklarını idrak edivermişler. Eşitsizliğin derinleşmesine de katkı sağlayan, çığır açan nitelikteki internet şirketlerinin kurucuları ve finansörleri bu milyoner ve milyarderler, öyle görünüyor ki yapay zekâ çağının toplumlara indireceği darbenin şiddetini azmetmiş durumdalar” saptamasını yapar.(s.240)
Sonrasında; “Robot efendiler ve işsiz çalışanlardan meydana gelen ‘faydasız sınıf’ ile ilgili kehanetler beynimizi dolduruyor, gücü sınır tanımayan teknolojiler karşısında biz insanları çaresizliğe, karamsarlığa sürüklüyor. Bu kıyamet senaryoları içinde, yapay zekânın potansiyeliyle ilgili temel bir hakikat olduğunu inkâr edemeyiz ama çaresizlik duygusu, asıl konunun sis perdesi arkasında kalmasına neden oluyor. Yapay zekânın geleceğini şekillendirecek tek bir etken varsa o da bilfiil insanların yapacakları olacaktır.”(s.267)
Öyleyse “Gözlerimizi geleceğe, ileriye diktiğimiz kadar, aynı zamanda etrafımıza da bakmaya mecburuz” yaklaşımının en doğru yaklaşım olduğunu anlayıp(s.261) Kai-Fu Lee’nin kitabın en son paragrafında yazdığı gibi, bırakalım:
“Makineler makine olarak, insanlar da insan olarak kalsınlar.”(s.269)
Kaynak:
Kai-Fu Lee, Yapay Zekâ ve Yeni Dünya Düzeni/Çin /Silikon Vadisi, (Çev: Ü. Şensoy-L. Göktem), İstanbul 2018. Kitap, my TECHNIC adına Optimist Yayın Grubu tarafından hazırlanmıştır.