Türkler, Kürtler ve Ortadoğu
Gündem çok süratli yürüyor, doğrudur; Ancak yeni yüzyılın başlangıcının bu derece hareketli olma ihtimali üzerinden fikirlerimiz vardı zaten. Ortadoğu’daki hikâye de o minvalde yürüyor zaten.
Ortadoğu’nun yeniden dizaynı, Kürt meselesi gibi eski yüzyıla ait sorunların çözümü ile ilgili gelişmelerin tartışması ışığında yeni yüzyılı karşıladık.
Kim karlı, kim zararlı çıkar, şimdilik adres vermek zor. Ancak, Türkiye ve Ortadoğu’daki ülkelerin sınırları içinde yaşayan Kürtler bu dizaynın içinden en karlı çıkanlar olur. Akıllı, mantık çerçevesinde, birlikte hareketle bu şansı yakalamakla kalınmaz, asırlara taşınabilir. Yeter ki yaklaşımlar, diyaloglar, müzakereler demokratik çerçevede olsun, en önemlisi de güven ve samimiyeti yansıtsın.
Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısı, PKK’nin ‘Ateşkes’ ilanı, Milat olarak değerlenmesi gereken bir durum. 40 yılı aşkın bir süredir can yakan sorunun demokratik değerlerle taçlandırılması fırsatını değerlendirmek hepimizin üzerine düşen bir sorumluluk olarak karşımızda duruyor.
Ortak yurttaşlık temelinde yükseltilmesi gereken değerleri ön olana çıkardığımızda yurttaş olmanın sorumluluklarını da yerine getirmiş olacağız.
Bunu yapmak çok zor bir durum değil. TBMM çatısı altında şeffaf, herkesin sorumluluğuna hitap eden bir çizgide yol alınması halinde toplumsal mutabakat sağlanır, geleceğe dair yol güzergâhı belirlenir, kaygılar ortadan kalkar. Ondan sonrasını örmek, ete, kemiğe büründürmek zor değil.
‘Şifre’ Demokrasidir.
Ortadoğu’nun en kadim halklarının birlikteliği, sadece Türkiye’de değil, Suriye’de, Irak’ta, İran’da yaşayan Kürtleri de kapsayan bir sonucu yakalar. Kürtler, gelinen aşamada sorunların silahlı çözümde olmadığının, demokraside olduğunun bilincindedir. İçinde bulunduğumuz Dünya koşullarının da bunu öncelediğini çok iyi biliyor.
Şartlar uygun ve herkesin lehine seyrediyor.
Bütün mesele; Birlikte çözüm yollarını bulmak, tartışmak, üzerinde pratik yapmakla ilgilidir. Savaş ve barış tecrübesine sahip tarafların çözebileceği bir mesele var, muhataplarından çözüm bekliyor.
Tarihin bugünlere taşıdığı ciddi bir sorumluluk yükü var, bu yükün geleceğe taşınmaması gerekiyor.
Fırsat, tarihi bir fırsat, bu tarihi sorumluluğu yerine getirenler kazanır.
Sadece ‘kazanç’ butonuna dokunmak gerekiyor.
Taraflar aynı anda ‘kazanç’ butonuna bastığında; hem tarihi sorumluluğun gereği yapılmış olacak hem de geleceğimizi kazanmış olacağız.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yurttaşlarının ortak kazanımı hangimizi mutlu etmez ki?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.