Seçim sonrası umutsuzluk rüzgârı mı?
Arka arkaya iki seçim yaşadık, ufukta bir seçim daha var, ancak ortada bir heyecan yok. Galatasaray’ın erken şampiyonluk ilanı ve kutlamaları siyaset dünyasını ve seçim sonrası ‘heyecanı’ gölgede bıraktı. İktidar kazandı, muhalefet kaybetti, ancak sonrası yok!
Neden; Çünkü bir taraf kazandığına, diğer tarafta kaybettiğine henüz inanmadı, inanamıyor. Böyle olunca da, ‘Siyaset adına, ülke yönetimi adına, politik gelecek kaygısı mı hâkim oluyor’ diye düşündüm. Oysa sandığın demokrasinin aracı olduğu, sandıktan çıkan sonuçların da halkın iradesinin yansıması olduğu vurgulanır ki, bu da demokratik toplumların kabul ettiği bir gerçektir.
Partilerde, parti temsilci ve yöneticilerinde siyaseten bir düşük mod hali söz konusu. Seçim sonuçlarını, ülkenin içinde bulunduğu atmosferi, dövizi, iç-dış politikayı konuşmaktan kaçınan bir insan-birey profili var. Bu profil; siyaset, seçim sonuçları ya da ülke sorunları gibi güncel hayati konulardan çok futbolu, Galatasaray’ı, Fenerbahçe’yi, Aziz Yıldırım’ı, Ali Koç’u konuşmak istiyor.
Belki de herkes zaman kazanmak istiyor, beklentilerine hem cevap alanlar hem de alamayanlar henüz ilk şoku üzerlerinden atamadılar. Bir önceki seçimlerde böyle değildi, hem kazanan hem de kaybeden tarafta bir hareketlilik, bir dinginlik, aynı zamanda bir sonraki maça hazırlık yapan takım görüntüsü vardı.
14 Mayıs sonrası başlayan 28 Mayıs sonrası devam eden ‘Siyaset şok’u’, belki de piyasalara da ‘Şok’ olarak yansıdığı içindir bu durgunluk. ‘Umutsuzluk rüzgârı esiyor’ dedim, ancak umarım böyle devam etmez, Milletvekili yemini, ardından bakanlar kurulunun açıklanmasından sonra yeni dönem için uygulanacak politikalar umut verir, genel toplumsal kaygılar giderilir.
Ancak, şunu kabul etmek gerekir ki, şu an umutsuzluk rüzgârı esiyor. Haziran ayına girmemize rağmen, yurt genelindeki moral bozan hava koşulları, fırtına, yağış, kara bulutların hâkimiyeti, Ankara’nın siyaset dünyasına da hâkim bir vaziyette duruyor.
Kötü hava koşullarının yerini güllük gülistanlık bir atmosfere bırakacağı bir zaman diliminin başlaması temennimi ve inancımı paylaşmak isterim. Aynı zamanda, siyaset dünyasında verilecek kararların, ülkenin geleceğiyle ilgili ciddi bir aydınlığa hitap etmesi gerektiği yönündeki inancımı ve umudumu da aynı şekilde korumak istiyorum.
Mesele, hangi koşullarda olursa olsun umutsuzluğu umuda dönüştürmektir. Geleceğe dönük toplumsal kaygıları ortadan kaldırmak, huzur ve güven duygusunu yeşertmek, demokratik toplumlarda sadece iktidarın değil, aynı zamanda muhalefetin de görevidir.
İçinde bulunduğumuz hiç de iç açıcı olmayan tablonun dışına çıkmak adına bütün kesimlerin seçim öncesi taktığı şapkayı çıkarıp masaya koyması gerekiyor.
Tablo çok hazin olmasa da, iç açıcı da değil!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.