Özgürlüğün karşılığı yakılan okullar mı?
Başkalarının özgürlüğünü kısıtlayanlar kendi özgürlüklerinin önünü açabilir mi?
Açamaz.
Özgürlük, özgür olmak, özgür yaşamak, biat etmemek, biat ettirmemek insana insanca yaşamasının bahşedilmiş ödüllü cümleleridir. Teorik olarak kullanım alanında olan insana ait bu değerli kavramlar pratikle buluştuğunda anlam kazanır.
Bireyin/bireylerin hak ve özgürlükleri, kendini, kendi dili, dini, etnik kimliği, ait olduğu toplumu ile ifade edebilmesinden daha doğal ne olabilir ki? Toplumların, ülkelerin, halkların, devletlerin tarihinde bu özgürlüklerin sınırsız kullanılmadığını biliyoruz. Hala dünyanın yarısından fazlasında özgürlükleri, dili, dini, kimliği baskı altında olanlar var. Ancak, gelişen dünya bunları çok süratli olmasa da törpülüyor. İnsan hakları, birey haklarının karşılıklı saygınlığı, giderek demokrasi ile taçlanıyor.
Özgürlük, birey hakları karşılıklı saygı temeline oturtuluyor ve pratikte uygulanıyorsa anlam ve önem kazanıyor. Demokrasiyi, demokrasi anlayışını, özgürlüğü, hiç kimse kendisine yararlı gördüğü süreyle kısıtlamamalı. Bu kavramların süresi, sınırı, kişilerin, toplumların kendinden menkul durumlarına endeksli değil, aksine evrenseldir, herkes içindir.
Savaşın ve çatışmaların en şiddetli zamanlarında bile evrensel değerlerin varlığı, o savaşın, çatışmanın sonuçlarının doğru yerlerde buluşmasına zemin hazırlar, bir tarafın hak talebinin doğruluğuna, hak ihlalinde bulunanın yanlışına ve mağlubiyetine işaret eder.
Kendimize batırıyoruz çuvaldızı!
Süreç, barış, çözüm, özerklik, kendini yönetme gibi çizilen yol haritasının içinden geçilirken, Kürtlerin haklarından kaynaklı sorunlarının çözümü konusunda gündeme gelen haklı taleplerin uygulama alanında sıkıntı yaşamasının nedenlerini galiba kendimizde aramamız gerekiyor.
Anadilde eğitim taleplerinin kısa sürede karşılık bulup-bulmamasının, içinde bulunduğumuz yol haritasının yürüyüş biçimlerine çok fazla zarar vermiş olduğunu düşünmüyorum. Süreç denilen şey sabır ister, sabır gösteren kazanır.
‘Anadilde Kürtçe okul yoksa Türkçe okulda yok’ gibi bir duruma hitap eden okul yakmalarının devam etmesi, sadece süreci zarara uğratmıyor, halklar arasındaki makası da giderek açıyor.
Makasın açılması kimsenin yararına değil.
Özellikle de Kürtlerin yararına değil.
Yüzleri maskeli birileri haftalardır periyodik olarak okul yakıyor.
Bu da yetmiyor, anaokulu yakıyor.
Siyasi mücadele ile ‘kan davası’ mücadelesini birbirine karıştıranlar var.
Yâda karıştırmak için çaba gösterenler.
HDP Milletvekili Demir Çelik, ‘Biz değiliz yapanları Devlet bulsun’ dedi.
Manidardı bu açıklama. Provokasyon var çağrışımı yaptı.
Doğrudur, devlet bulmalı, ancak bu bulmaya yardımcı olması gerekenler Kürtler olmalı.
Yapılanlar bütün tarafların özgürlüklerine zarar veriyorsa
Zararın önünü kesmek bütün tarafların görevi olmalıdır.
Kısıtlanan özgürlükler hepimizindir.
Birilerinin kısıtlanmış özgürlüklerinin rüzgârı başkalarının ruhunu okşamamalı.
Türk için de Kürt için de, bu coğrafyada yaşayan bütün halklar için de, demokrasinin okşayacağı ruh ortak olmalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.