Okur var, alım gücü yok
Sevgili okuyucularım merhaba ;
8. TÜYAP Kitap fuarını geçen hafta bitirdik.
Ama bu fuar hakkında düşüncelerimiz gözlemlerimiz duygu ve düşüncelerimiz hala devam ediyor .
8.Tüyap Kitap Fuarından izlenimlerim.
Fuar her ne kadar hareketli kalabalık gözükse bile geçmiş fuarlara göre daha az katılım olduğunu fark ettim .
Söyleşiler de bile izleyici kitlesi çok az oldu .
Sadece Yılmaz Odabaşı şairimizin söyleşisi biraz kalabalıktı . Sayın şairimiz söyleşiden önce tüm stantları gezdi . Birebir herkesi davet etti . Bu davranışının da olumlu olarak geri dönüş yaptığı kanaatindeyim .
Bu sene Beşikçi vakfı standına da ilgi azalmıştı diye gördüm .
Sayın İsmail Beşikçi yazarımız da bir hayli yaşlanmış olsa bile standında kitaplarını imzalamaya zaman ayırmıştı.
Sayın yazarımıza Sağlıklı bir yaşam diliyorum.
Gelelim genç okurlara;
13 ile 16 yaş arasındaki gençlerin sadece fantastik romanlar için fuara katılmaları da ayrı bir muammaydı diyebilirim.
Ayrıca bu kitapların yazarlarından imza alabilmek için saatlerce sırada beklemeleri.
Ve hiç bir standı gezmemeleri.
Söyleşilere katılmayışları ..
Gençlik nereye gidiyor acaba?
Düşündünüz mü?
Düşünmediyseniz sevgili okurlarım düşünün derim.
Gözlemleyin sorgulayın.
Bu fantastik kitaplar da;
Somut olmayan sadece hayal dünyasıyla yaşanan aşk, entrika, cinsellik ve şiddet var.
Konular belli .
Bu kitapların yazarları en fazla 25 ya da 30 yaşındaki kadınlar .
Ve çocuk yaştaki gençler bu yazarlara oldukça rağbet edip ilgi alaka gösteriyorlar .
Bu gençler bu kitapları okudukça nasıl bir kültür ve bilgi birikimine sahip olabileceklerdir.
Bu da üzerinde araştırmalar gözlemler gerektiren bir konu.
Tabiki şaşırtıcı kaygı dolu ve düşündürücü bir olay .
Aslolan bir şeyler okumak değildir.
Aslolan okuduğun kitabın okuyucusuna bir şeyler öğretebilmesidir.
“Görünen köy kılavuz istemez” diyen atalarımız “gençlik nereye varacak “ diye yeni bir atasözü yaratsalar iyi olacak tır.
Sahi ya Gençlik nereye gidiyor.
Ne öğreniyor.
Ne biliyor .
Ne sunuyor .
Ne gözlemliyor .
Hayatdan ne bekliyor .
İşte anne babaların pskologların tarihçilerin siyasetçilerin düşünmesi gereken bir konu .
Bir kitap fuarından yola çıkarak geleceğin nesillerinin neler okuduğunu,neler düşündüğünü, olayların muhakeme yetenekleri olup olmadığı için nasıl sorgulama yapma gereği duyduklarını artık tartışmamız gerekiyor .
Şimdi gelelim tekrar kitap fuarındaki yazar ve fuarı gezen okurlara .
Bir kısım okur elinde kitap listesi( yabancı ve yerli yazarların kitaplarının isimleri var ) gezip bulmaya çalışıyorlardı .
Bir kısım okur tanıdık eş dost yazar şair arkadaşlarının stantlarını arayıp bulduktan sonra kitaplarını alıyorlardı .
Bir kısım okur ;
Ki ben bu kişilere okur diyemiyorum sadece bir etkinlikteymiş gibi tanıdık yazarları gezip fotoğraf çekip sosyal medya üzerinde paylaşımlarını sergilediler.
Bir kısım okur sadece sohbete gelmişti .
Siyasetçiler dernek başkanları ve gündemde kendilerini her zaman var etmeye çalışan aktivistlerin bir kısmı sadece fotoğraf çekip sohbet ettiler .
Ama bir kısım okuyucu da vardı.
Okumak istiyor, kendini geliştirmek istiyor, yazarları şairleri tanımak istiyor kalemlerinden görüşlerinden faydalanmak için çabalıyordu .
Ve bu okurlarda ceplerindeki para sınırlıydı .
Yani gerçek okuyucu kitlesinin de alım güçleri sınırlıydı .
Çoğu öğrenciye ben ve benim çevremde oturan yazar şair arkadaşlarımız kitaplarımızı armağan ettik .
Ama bir şey daha var uunutmayacağımız .
Biz yazar ve şairlerinde bütçesi sınırlıydı .
İşte böyle sevgili okuyucularım bir fuar daha geride kaldı .
Düzenleyen,halkı bir araya getiren, bizleri buluşturan ,emek veren herkese teşekkür ediyoruz.
Şehri hareketlendirdi .
Okuyucu ve yazan kalemleri karşılaştırdı .
Bu da güzeldi deyip yolumuza devam ediyoruz .
Sevgilerimle