Kovid-19’u anlamak
Kovid-19’u bilimin gözü ile anlamaya çalışalım.
Bilim adamları insanlığa yol göstermişler. Yaptıkları çalışmalar ile tarihi değiştirmişlerdir. Ortaya atıkları teoriler bazen yüz yılar boyunca kabul görmüş, bazen de yanıldıkları yönleri de olmuştur. Bu da insanidir. Tıpkı Charles Darwin gibi.
Charles Darwin Türlerin Kökeni Kitabında:
Evrim, mutasyon ve doğa seçilim kavramları çok iyi açıklarken; İnsanın maymundan türediği teorisi kafaları bir hayli meşgul etmişti. Bilimin gelişmesiyle bu teorinin yanlış olduğu ve çürüdüğünü görüyoruz.
Ama benim asıl ilgilendiğim ve sizlere de açıklamak istediğim konu, tüm dünyayı esir alan ve adeta cezalandırdığı Kovid-19 salgının Charles Darwin ortaya attığı; doğal seçilim ile olan münasebetidir.
Charles Darwin Doğal Seçilimi şöyle açıklar:
Bir canlı türünün çevreye uyum konusunda daha elverişli özelliklere sahip olup bu elverişli özelliklere sahip olmayan diğer bireylere göre yaşama ve üreme şanslarının daha yüksek olması ve bunun sonucu olarak genlerini yeni kuşaklara aktarabilmeleri yoluyla işleyen evrimsel mekanizmadır.
Örneğin, çitaların hızlı olanları ceylanları yakaladı beslendiler. Yavaş olanlar avlanamadılar zamanla açlıktan öldüler ve doğal seçileme uğradılar. Günümüzde yavaş koşan Çita bulunmamaktadır. Çünkü yavaş koşanlar doğal seçilime uğradılar.
Son bir örnek, bazı dönemlerde bir Leylek popülasyonuna bir salgın hastalık gelir. Yaşlı güçsüz zayıf ve hasta olanlar hepsi bu salgın hastalık sonucu doğal seçilime uğrarlar ve ölürler. Genç, sağlıklı ve güçlü bireyler hayatta kalırlar. Zamanla bu Leylek popülasyonunda daha sağlıklı genler diğer nesillere aktarılır.
Yukarıda verdiğim son örnekte:
Leylek popülasyonunun maruz kaldığı salgın hastalık sonucunda yaşlı, güçsüz, zayıf ve hasta olan Leyleklerin hepsi doğal seçilime uğrarlar ve ölürler. Bu örneği okurken korona virüsünden bahseder gibi oldum değil mi?
Asrın hastalığı kimleri seçilime uğratıyor?
Yaşlı insanları, tansiyon hastaları, şeker hastaları böbrek hastaları, kalp yetmezliği vb. Kısaca savunmasız olanları bir diğer değişle bağışıklık sisteminde zaafı olanları yeniyor ve maalesef hayatlarına son veriyor.
Peki, bu virüsün amacı ne?
Sizleri temin ederim ki korona virüsün amacı bizi öldürmek değil. Takdir ederseniz o da bir canlı ve yaşamak istiyor. Virüsler yaşamak için canlı bir organizmaya ihtiyaç duyarlar. Bizim ölümümüz onlarında sonu demek….(Alıntı:Burhan Çakır https://www.tigrishaber.com/evrim-secilim-ve-kovid-19-4552yy.htm)
Tüm dünya insanını etkisi alan bu mikro canlımuhtemelen yanlış beslenmeler, GDO’lu ürünler ve küreselleşen dünyada bağışıklık sistemimizin zafiyete uğradığını görüp bu alanı kullanmak istedi.Görünen o ki bu virüsü anlamadan yok etmemiz biraz zor.
Her asırda böyle bir hastalığın ortaya çıkması muhtemeldir. Bir virüs hayatta kalma için mutasyon geçirmesi de doğal bir durumdur .
Sonuç ne olacak dersiniz?
Birincisi: Tüm dünyada aşılama oranı %60 Lara ulaştığında virüsün etkisinin kırıldığını gözlemleyeceğiz.
İkinci durum: Bu virüsle yaşamayı da öğrenmemiz lazım. Çünkü etkisi kırılsa da her yıl tekrar maruz kalmamız, grip gibi sıradan bir hastalık olarak hayatımızda yer alacaktır.
İşte tam olarak burada bilimin gücü ortaya çıkıyor.Ülke olarak en az hasarla atlatmak için( Sağlık, Eğitim, Ekonomi) ne gibi önlemler alabiliriz, virüsü yenmek için hangi aşıyı üretmeliyiz yarışının içine girmemiz lazım.
Unutmayalım, toplumsal sorunların ve bu soruların çözümü için bilimsel araştırmalar aracılığıyla bilgi üreten; kendine özgür metotlar bulup büyük bir dayanışma içerisinde olayları tahlil eden toplumlar tarih sahnesinde hep var olacaklardır.
Bilimle ve esenlikle kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.