Korona salgını ve hedeflenen yeni sistem
Korona salgını nedeniyle oluşturulmak istenen ve epeyce de başarılı olunan korku imparatorluğundan beslenen Küresel para baronlarının, şirketleri kelepir fiyatlarla satın aldıkları operasyonlarıyla bir sabaha uyanacağız galiba.
Öte yandan para odaklı Batı Kapitalist sisteminin bu korku atmosferinden güçlenerek çıkıp çıkmayacağını da göreceğiz önümüzde ki dönemlerde.
Devletlerin para baronları karşısında, güç kazanıp kazanmayacağını da göreceğiz önümüzde ki dönemlerde. Ya da Devletlerin yeni sömürü mekanizmalarının daha bir güçlenmiş aracı olup olmayacağını göreceğiz muhtemelen.
Bir şey daha gözlemleyecek insanlar sanıyorum; insan odaklı, insanı önceleyen, parayı ikinci plana iten bir arayışın da fitilini ateşleyecek ki gibi görünüyor bu salgın atmosferi.
Oluşturulan algılar, korkular ve panik ortamıyla düşünce melekeleri bloke edilmek ve yarına sunulacak yeni kurgulanan sisteme razı kılınmak isteniyor dünya insanları.
Birileri sistemlerini formatlayarak sürdürmek istiyor. Bu formatlamada yeni bir ekonomik model, siyasal sistem ve toplumsal ilişki biçimi kurgulanıyor. Bu yeni kurgulanan sistem; (mevcut adaletsiz yapıyı, paraya dayalı, güce dayalı yapıyı,) kontrol edilmesi daha kolaylaşan zayıf bireylerden oluşan bir toplumsal dokuyu hedefleyerek formatlamak istemekte ve sistemi bu yeni format üzerinden sürdürmek istemektedir.
Bu yeni formatlama; İnsanların sistemden rahatsızlıklarını öteleyecekleri bir kurguyla sürdürülmektedir.
ABD ciddi hiçbir tedbir almadan bir nüfus seleksiyonu oluşsun istemektedir. İngiltere bunu yapacağını açıkça ilan etmektedir ki Hollanda da bunu açıkladı. İtalya’da 80 yaş üstü olanlar hastanelerde ölüme terk edilmekte. Almanya, Fransa ve İspanya’nın neler yaptığını da izlemek gerekir.
Batı, insan odaklı değil, para odaklı, çıkar odaklı düşünüp davrandığını bir daha açıkça göstermektedir.
Küresel baronlar için; adalet, hakkaniyet, vicdan gibi insani ve olması gereken özelliklerin olmadığı, insan odaklı değil daha çok kazanma odaklı düşünüldüğü bir kez daha ispatlanmış bulunmaktadır.
Daha güçsüz kılınmış bireylerden oluşan ve daha kontrol edilebilir kılınan bir toplumsal model test ediliyor; Korku ve algılar ile.
Bu başarılırsa daha zayıf daha güçsüz insanlardan oluşan ve her şeyi ile kontrol edilen bir toplumsal yapıdan maksimum çıkar elde etme hesapları yapılmaktadır.
Yeni bir siyaset, ekonomi ve toplumsal ilişki biçimi oluşturarak güçlerini sürdürmek isteyen kapitalist sisteme karşı, korkuya yenik düşmeden, aklını pompalanan algılara kurban vermeden yola koyulacak bir yeni düşünce sistematiğinin üretilmesine, insanlığın her zamankinden daha fazla ve acil olarak ihtiyaç vardır hiç şüphesiz.
İnsanı önceleyen, ona değer veren, hayata ve kainata dair yeni bir tasavvur inşa eden bir düşünce sistematiğine ihtiyaç vardır.
Bu salgın döneminde sosyal ortamlardan kendini izole eden insanların yeniden ve ciddi manada düşünmeye başlaması, oluşturulmak istenen yeniden formatlanarak hayatını sürdürmek isteyen Küresel kapitalist sistemin sorgulanması ve alternatif bir anlayış ve sistemin gerçekleştirilmesi için düşünmeye başlamak gerekir.
“Bir musibet bin nasihata bedeldir.” Atasözünü yeniden hatırlamak ve bu musibetten insanlığın hayrına ve iyiliğine dersler çıkarmak ve insanlık için yeni bir yol ve model oluşturmak gerekir.
Allah İnşirah suresinde; “Her zorluktan sonra kolaylık vardır, muhakkak her zorluktan sonra kolaylık vardır.” Diye buyuruyor. Bu zorluktan sonra ki kolaylığı bir daha benzer algılara kurban gitmeyecek bir sistem oluşturmak amacıyla değerlendirmek ve manada yeniden gerekirse beyinlerimizi zonklatacak düzeyde ama geniş bir biçimde, ezberlere hapsolmadan düşünmeye başlamak elzem hale gelmiştir.
İslam’ın bize söylediği ve hayat yeni bir pencereden bakmayı sağlayacak, yeni bir toplumsal ilişki biçimi oluşturacak bazı kriterlerini bu bağlamda hatırlamakta fayda vardır.
“Aleyhine de olsa adaletten ayrılma. Rahatsız da olsan hakkı teslim et.”
“İşi ehline ver.”
“Dürüst ve emin ol.”
“Tedbir alarak tevekkül et.”
“Haksız kazançtan mutlak sakın, kazandığını paylaşmayı bil.”
“Yalan söyleme, insanları aldatma.”
“Mal biriktirip saymaktan vaz geç, çünkü, mal seni ebedi kılmaz.”
“Kanaat etmesini bil.”
“Çalıştırdığın insanlara karşı hem ücretlerini vermede hem de paylaşmada kötü olma.
“Kendin için istediğini Mümin kardeşin için de iste.”
“Her insan senin kadar değerlidir. İnsana kıyma, zulüm etme.”
“Ekonomik veya siyasi, manada zalimlerle beraber olma.”
“İnsanlara karşı merhametli ol, saygılı ol.”
Hiç şüphesiz bu saydıklarımız daha da arttırılabilir, ilk akla gelenleri hatırlatmak sadedindedir. Tefekküre, akletmeye ve tezekküre ciddi şekilde yönelmek gerekir. Bu saydıklarım hususiyetleri önce kendi hayatlarımız sonra giderek toplumsal hayata taşımanın yerleştirmenin yol, yordam ve yöntemlerini düşünmeye başlamak ve bu amaçla yola koyulmak elzem hale gelmiştir.
Eğer bu yapılmaz ise, kapitalist sistemin barbar sistemin yeni toplumsal, siyasal ve ekonomik sisteminin insanı tüketen ve tüketecek yapılarına muhatap olunacak ve boyun eğilecektir.
Eğer bu hercümerci sağlıklı şekilde düşünerek, düşünceler üreterek, alternatif bir sistematik oluşturarak atlatmak gerçekleşebilirse; insanlık için daha huzurlu, daha adil ve daha paylaşıma, merhamete dayalı bir dünyaya sabahlamak da mümkün olabilecektir inşallah.
Wesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.