Kış geldi karın soğuğu bize düştü
Kışın en önemli özelliklerinden bir soğuğu diğeri de bütün doğayı bir örtü gibi tek renge büründüren kardır. Kar doğanın insanlara en büyük armağanlarından biridir kar.
Kış kıyamettir. Soğuk ölümdür. Yavaş yavaş öldürür. Şakaya gelmez. Tedbirsizliği asla affetmez. Ozanın dediği gibi kazma kürek hatta tabutu bile yaktırır.
Kar aynı zamanda bahar ve yaz aylarında yorulan doğayı derin bir uykuya yatırır. İnsanoğlunun tahribatından dolayı bitap düşen doğa; beyaz yorganın altında derin bir dinlenmeye çekilir. Baharın muhteşem dönüşü için güç toplar.
Beyaz örtünün erimeye başlamasıyla birlikte küçük dereler çağlamaya başlar. Kardelenler başını göğe doğru uzatır. Uzun kış aylarının uykusundan büyük bir azametle uyanır. Dereler geçit vermez azgın sulara dönüşür; akar, akar…
Doğanın sırlarla dolu bu harika ahenginin kadri insanoğlu tarafından bilinmese de; o her defasında yapılan tahribatları onarır, dengeyi yeniden kurur. İnsanın ve tüm canlıların baharla birlikte yeni ve renkli başlangıçlar yapması için hazır hale getirir. Ancak insanoğlunun sürgit tahribatı ve kirleterek doğal dengeyi bozmasından dolayı yeniden dengeyi kurmaktan yorulduğu için doğa artık dünyayı daha iyi kullanın ve nimetlerinden faydalanın diye insanoğlunu sürekli uyarmaktadır. Bu yüzden kışın eskisi gibi kar, baharın da yağmurlar yağmaz oldu. Doğa bizlere artık sabrının sonunun geldiğini haykırmaktadır.
Dünyayı kirleten etkenler saymakla bitmez. Üzerine çokça yazılıp çizilmektedir. Çevre ve doğa bilimcileri d sürekli uyarılarda bulunuyor. Tabi doğanın kirlenmesinden önce de insanın kirlenmesi gelmektedir. Sürekli kendi soyunu yok eden insan doğayı da kirletmekten geri durmuyor. Daha çok kar mantığı hayatın kaynağı olan toprağı, suyu ve havayı zehirliyor. Dünyamızda her geçen gün işlenebilir tarımsal alanlar, kullanılabilir temiz su kaynakları ve teneffüs edeceğimiz alanlar gittikçe daralıyor. Dünyanın kalkanı durumundaki atmosfer gün geçtikçe kalkan işlevini yitirme noktasına doğru ilerliyor. Daha geçen günlerde bir ülke büyüklüğündeki buzul parçasının küresel ısınmadan dolayı parçalanarak eriyeceğinden bahsediliyor. Başımıza musallat olan virüslerden bir türlü kurtulamıyoruz. İlerde insanların yaşamını tehdit edecek daha öldürücü virüslerin ortaya çıkabileceğinden bahsediliyor.
Doğanın öfkesi her geçen gün artarak büyüyor. Doğal iklimin dengesi bozuluyor. Dedelerimizin etin, sütün, meyvelerin, sebzelerin lezzetine, şifa yerine dere kenarlarından toplanan kimi bitkilere ilişkin anlattıkları sadece anılarda kalacak gibi görülüyor. İnsanoğlu doğayı kirletmeye devam ettiği sürece cennet dünyanın ölü gezegene dönüşmesi kaçınılmaz gibi gözüküyor.
Dünyayı kirletenin yanında kirletmeyenin de doğanın gazabından kurtuluşu olmayacaktır. Kurunun yanında yaş da yanacaktır. Doğa artık insanoğlunun kirlettiklerinin üstünü örtemez hale gelmektedir.
Kışın soğuk nasıl ısınacağımızı, bahara kapağı nasıl atacağımızı düşünüyoruz. Bir taraftan geçim derdi diğer taraftan ısınma. Doğanın zenginliği içinde yokluk çekiyoruz. Hepimize yetecek olan doğal zenginlikler insanların açgözlülüğü yüzünden bazılarımıza yetemiyor. Bu yüzden; karın soğuğu yoksullara bazılarına da zevki düşüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.