İdare et ve bana neci mantık

Naci Sapan

Toplumda son dönemlerde gelişen bir mantık çoğumuzun dikkatinden kaçmıyor. Özelliklede yaşadığımız bölgede veya kentimizde bu mantıkla gelişen bir yaşam tarzı var. Bu mantık, gelişmekte olan ya da gelişmesi için çaba sarf edilen ortamlara darbe vuran bir mantıktır. Bu mantık aynı zamanda ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ mantığıyla da eş değerdir.

İnsanların bir aidiyeti vardır.

Bu aidiyet, şahsın kendisiyle, ailesiyle, çevresiyle, yaşadığı toplumla ilgili bir aidiyettir. Bu örneklerdeki aidiyetleri içimizde, yüreğimizde, beynimizde hissetmediğimiz zaman, ardından başlayan süreç yazının başlığında belirttiğim gibi ‘İdare et ve bana neci’ süreçtir.

İşte bu andan itibaren tehlikeli çanların çalmaya başladığı süreç hayatımızı teslim alıyor demektir. İnsanın netliği ve dik duruşunu da teslim alan bir süreç topluma virüs gibi yayıldığında da, eksiklik, aksaklık, yalan, riya gibi kavramlarda genel anlamda kabul gören kavramlar olarak karşımıza çıkar, normal bir yaşam biçimi olarak algılanmaya başlanır. Sonra toplumun bütün hücrelerine nüfuz eden bir virüse dönüşür ve arkadan gelen kuşağa da bulaşır.

Yanlış ve eksikliklerle dile oturan ‘Bir şey olmaz, idare etle’ hareket ettiğimiz sürece, mevcut yaşamı kirlettiğimiz gibi, bizden sonraki yaşamlara da kötü örnekler sunuyoruz demektir. ‘idare et ve bana neci’ mantık olduğu sürece de bu böyle devam edecektir.

Batılı demokrat toplumlarda ilke ve prensipler vardır.  Birey ve toplum bu ilke ve prensipler ışığında şekil alır.

Böyle olunca da eleştiri ve özeleştiri mantığı da demokratça hayata geçer. İşte o zaman; ‘İdare et ve bana neci mantık’ kendiliğinden hayatımızın içinden çıkar. Yanlışlarımızı idare et mantığı ile geriye doğru ötelemektense konuşalım ve tartışalım. İşte o zaman bizden sonraki nesile bu kötü virüsü de bulaştırmamış oluruz.

Gelin, bu idare et ve bana neci mantığı hayatımızdan çıkaralım.