Varlıklar içerisinde en mükemmeli olan insandır. Dolayısıyla kendisine emredileni en güzel şekliyle yerine getirmek, insan olmanın gereğidir. Konuyu dini açıdan ele alacak olursak bize emredileni yerine getirmek ve yasaklanandan kaçınmayı ifade eden ibadeti; en mükemmel bir şekilde yerine getirmek hem sevabı, hem huzuru, hem ibadetteki zevki, feyzi arttırır.

Biz bu yazımızda güncel bir ibadet olan orucun en mükemmel şekli üzerinde duracağız. Evet, oruç, sadece aç ve susuz kalmak değildir. Tam manasıyla oruç tutmak; mideyi aç ve susuz bırakmak ile beraber aklı, kalbi, ruhu, nefsi, duygu ve hissiyatımızı ve bütün organlarımızı terbiye etmek ile mümkündür.

En mükemmel oruç nasıl olmalı? Sorusunun bir başka cevabını Bediüzzaman’ın “Mektubat” adlı eserinin “Ramazan Risalesi” bölümünde bulmaktayız.

“…ve o orucun en ekmeli( mükemmeli) ise mide gibi bütün duyguları, gözü, kulağı, kalbi, hayali, fikri gibi cihazat-ı insaniyyeye dahi bir nevi oruç tutturmaktır. Yani muharremattan (haramlardan), malayaniyattan (boş iş ve sözlerden ) çekmek ve her birisini mahsus ubudiyete sevk etmektir.

Mesela; dilini yalandan, gıybetten ve galiz (kötü) tabirlerden ayırmakla ona oruç tutturmak ve o lisanı tilavet-i Kur’an ve zikir ve tesbih ve salavat- istiğfar gibi şeylerle meşgul etmek, mesela; gözünü namahreme bakmaktan ve kulağını fena şeyleri işitmekten men edip, gözünü ibrete ve kulağını hak söz ve Kur’an dinlemeye sarf etmek gibi, sair cihazata da bir nevi oruç tutturmaktır.

Cenab-ı Hak, şu mübarek Ramazan ayını en güzel bir şekilde ihya ve idrak etmeyi ve bütün ibadetleri en mükemmel şekliyle eda etmeyi ve böylece rızay-ı İlahiyi elde etmeyi ve iki dünya saadetine mazhar olmayı nasip etsin bizlere. Âmin…

İbrahim YARDIM / İlahiyatçı -Yazar