Aziz ERİM

Aziz ERİM

ÇİFT KALE MAÇ

ÇİFT KALE MAÇ

İkindi vakti sıcağın kırılmasıyla birlikte, mahallenin çocukları çift kale maç yapacaklar ama ortada top yok, Metin oradan seslendi:

-Biri Mahmut’u evden çağırsın topunu da alıp gelsin!

Mahmut topla birlikte geldi! Çocukluğumuzda para kıymetliydi ve para kısıtlıydı, 3-4 arkadaş paralarımızı birleştirir ancak top alabiliyordik, top dedimse öyle basit naylon toptan bahsediyorum…

Oyuncu seçimi; herkes kendi oyuncusunu seçer, oyuncular sırayla birer-birer seçilir, kilolu ve tombiş olanlar kaleci seçilir çünkü kimse kaleci olmak istemez…

İyi futbol oynayan iki kişi aynı takımda oynayamaz, adaletli olmaz, denge bozulur, o yüzden iki takım arasında bölüşülür…

En son seçilen mecburen takıma alınır, sırf oyuncu saysısı eşitlensin diye… Hasan anlama zorluğu çeken bir çocuktur o yüzden lakabı da “Terelelli Hasan” kalmıştı, oyuncu eksikliği olduğu için mecburen o da oyuna dahil edilir, beşe-beş iki takım oluşturulur…

Sağa ve sola iki taş koyulur kale oluşturulur, çoğu kez kaleci oyun içinde çaktırmadan kaleyi küçültür… Kimse hakem olmak istemez o yüzden genelde maç hakemsiz oynanır. Mahalle maçlarında hakemlik tehlikelidir, yanlış kararlar sonucunda hakeme küfür ve kin beslenir, oyun esnasında veya oyun sonrasında bunun hesabı sorulur veya hakeme gönül koyulur, kuslük veya arkadaşlıktan dışlanılır…

Topun sahibi imtiyazlıdır; eğer topun sahibi huysuz ve bencilse ona sürekli pas verilir, yoksa sinirlenip topunu alır maç da biter…

Oyunun kuralları belirlenir; beşte haftayım, onda biter…

Üst üstte üç korner bir penaltıdır…

Şut kalecinin boyunu aşarsa uzanamayacağı yere giderse gol sayılmaz…

Hava kararmaya başlayınca maç berabereyse golü atan maçı kazanır.

Oyuncuların ayaklarında ya naylon ayakkabı ya da kara lastikler vardır, ayağında kundura olan varsa yalınayak oynar, topa şut atınca ayakkabı toptan önce havada uçuşur, kundura tehlikelidir sakatlamalara sebep olur…

Oyuncular santrada, yazı-tura atar ve maç başlar, Kaptan Mustafa topu ayağına aldı bir çalım, iki çalım Fikret’e verdi pasını, topu sürdü çalıma başladı topu kaybetti. Ali topu sürdü kaleyi görünce şut attı kaleci topu yakaladı, degajıni yaptı, top Hasanın önüne düştü ama Hasan sadece topa baktı!

-Ula Hasan ne mal-mal bakisan!

-Ma ne yapayım!

-Ula topun peşinden koş, koş malo!

Hasan topu takip etmeye başlar, sadece topu kovalar, ayağı topa değmez, topun peşinden koşar, ama topa müdahale etmez, takım arkadaşı dayanamaz bağırır:

-Ula Haso malsan sen, topa atla ula tuluğ!

Hasan gelen topun üstünden atlamaya başlar, ip atlar gibi, oyuncular kahkaha atarlar, takım arkadaşları Hasana bağırırlar:

-Ula Hesen ne yapisan sen!

–Ahmo dedi topa atla, bende atladım!

–Ula zırto ben topun üstünden mi atla dedim?

Karşı takım oyuncuları, mırıldanmaya başladılar:

-Yav hadi ne bekliyığ oyunu başlatın!

Oyun yeniden başladı, Kaptan Mustafa, Hasan’a bir çalım, bir çalımda Vedat’a topu çekti ve kaleye şut attı kalecinin kolunun altından kaleye girdi, sevinçten koşup arkadaşlarıyla sarılıp sevincini paylaştı 1-0…

Metin ordan Vedat’a bağırdı:

-Ula Vedo bi adamı tutamadın!

–Ne yapaydım ula!

–Ula rıtto top geçti adamı geçirme bari!

-Ele söle, annadım!

Top santraya dikildi oyun başladı, paslaşmalar ardı sıra çalımlar, top Hasan’ın ayağına geldi, Ahmet seslendi:

-Ula Hasan pas ver!

Hasan bön-bön Ahmet’in yüzüne baktı ve eğilip yerden topu aldı eliyle topu Ahmet’e attı…

Karşı takım oyuncuları gülerek “Ent” diye bağırdılar.

Ahmet’in beyninin V kayışı koptu:

-Ula Heso ne yapisan sen?

–Pas at dedin ben de pas attım işte!

-Ula zırzop ayakla niye pas vermisen de elle verisen!

-Ben ayakla pas vermesini bilmiyem, yakan topi oynarken elle pas veridim, ben yakan topi biliyem!

Ahmet iki kolunu açıp, mırıldandı:

-Ula Haso çık oyundan Qeşmer!

Karşı takım enti kullanmak için hazırlık yaptı, kaptan topun arkasına geçti bir şut attı defanstan döndü, kale önünde bir karambol ve top kaleye girdi gooollll 2-0!

Top santraya dikildi, paslaşmalar başladı, ordan bir ses:

-Oyunu durdurun payton geçsin!

Oyun durur payton geçince tekrar başladı, çalımlar, bağrışmalar devam ederken tekrar bir ses:

-Oyunu durdurun teyze geçsin!

Teyze ağır adımlarla geçerken çocuklara dönüp:

–Allah sizi bağışlasın çocuklar, aferin size Allah sizi Salih evlatlardan etsin…

Oyun kaldığı yerden devam eder Metin topu arkadaşına atar, bir çalım bir çalım daha ceza sahasına girerken topu bacak arasından geçirdi ama Vedat oyuncuyu yere indirir. Penaltı-penaltı sesleri ortalığı velveye verdi, itirazlar yorumlar uzadıkça uzadı, sonunda penaltı olduğuna karar verildi!

Murat Vedata dönerek:

-Ula Vedo ne yaptın sen?

-Sen demedin mi top geçsin ama geçmesin, bende aynısını yaptım işte!

-Ula zırto ben adamı mı indir dedim Qewaşe!

-Qewaşe sensen zırto da sensen ne biçim konişan sen!

Birbirlerinin üstlerine doğru yürümeye başladılar, araya diğer çocuklar girince kavgayı önlediler, Vedat oyundan ayrıldı, ikna edemediler, karşı takımdan Remzi’yi transfer edip 4-4 eşitlendiler ve maç kaldığı yerden devam kararı alındı. Metin topu penaltı çizgisine dikti, topun gerisine geçti klas bir vuruşla golü attı 3-0!

Ramzinin küçük kardeşi geldi:

-Abe ana çağıri, abeeeee ana çağıri ula!

-Top oyniyam görmisen, oyunum bitsin geleceğam!

Top santraya dikildi paslaşma başladı ki bu kez de Remzinin anası geldi, elinde bir mutfak bıçağı ve ayakları bağlanmış bir tavukla…

-Ula Remzi arkandan kardaşıni yolliyam niye gelmisen, Qusulömür olmayasan!

–Ana top oyniyam görmüsen!

Hala konışi papağan gibi, lak-lak çabuk gel buraya!

Remzi çaresiz anasının yanına gitti:

-Al bu tavuğu bu bıçağı da git kahvenin önüne baban ordaysa ona ver kessin getir, orda değilse kahveden biri kessin getir çabuk gel yemek yapacağam!

Ve çift kale maçı da haliyle bitti! Küslük de uzun sürmezdi, kavgalarda da, saman alevi gibiydi öfkeler ardı sıra yine aynı alanda sarmaş-dolaş olunur, arkadaşlık, dostluk yine kaldığı yerden devam edilirdi…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz ERİM Arşivi
SON YAZILAR