Demokrasinin erdemleri ve değerleri arasında sayılması gerekenleri hayatımızın bütün evrelerinde diri ve canlı tutmalı, akıldan çıkarmamalıyız diye düşünürüm hep.

En zor koşullarda dahi, kendimize yapılmasından haz duymadığımız şeylerin başkalarına yapılmasından da haz duymamalı hatta kabul etmemeliyiz.  Bunu yaptığımızda demokrasinin erdemlerinden payımıza düşeni içselleştirmişiz demektir.

Nedir payımıza düşen?

Hak, hukuk, adaleti anlamak, tanımak, uygulamak, toplumsal faydasına inanmak.

İnsan hak ve hürriyetlerine saygılı olmak.

İfade ve düşünce özgürlüğüne inanmak, savunmak, engellememek.

En önemlisi de halkın iradesine saygılı olmaktır.

Demokrasilerin olmazsa olmazı, halkın iradesidir, onun yansıdığı sandıktır. Sandıktan çıkan siyasi görüştür ve onun temsilcileridir. Parlamento çatısı altında eşit özgür temsilidir halkın iradesi.

**

İradeyi çıkmaz sokakta yoranlar şimdi kör kuyuda boğmak niyetindeler. Kendi siyasi ikbali için bir partiyi kapatmanın, kapatma girişimlerinin ağır bedellerini yıllar öncesinde toplum olarak çok ağır ödememize rağmen, o bedeli ödeyenlerin de aralarında bulunduğu bir kesim şimdi başkalarına bu bedeli ödetmeye çalışıyor.

Yani, kendisine yapılmasını istemedikleri şeyi başkasının üstünde deniyorlar. Diyelim ki, kapattınız, bütün siyasi aktörlerine siyasi yasak getirildi, HDP ismi resmen haritan silindi.

Ne olacak?

Bu taban ‘başıboş’ kalmıyor ki, ya da böyle olunca ‘başıboş’ olanlar ‘Bize gelir’ düşüncesi de karşılık bulmuyor.  O taban, bizim gördüğümüz, anladığımız, incelediğimiz kadarıyla hiçbir yere gitmiyor. Kendi ikametgâhının dışında bir yerde oturmuyor, uyumuyor. Binlerce kişi yurtdışında, binlerce kişi cezaevinde olmasına rağmen oy oranı yüzde 12’lerden aşağıya düşmüyor. Belki de iktidar ve ‘butik ortak’ bu nedenden dolayı kızgın. 

Oy oranı neden düşmüyor?

Çünkü sürekli bir mağduriyet yaşatılıyor.

Neden düşmüyor?

Çünkü seçmen kervanına her yıl katılan 18 yaş grubunun ezici çoğunluğu orayı tanıyor, biliyor ve oraya gidiyor.

Şimdi sistem kalkmış bu iradeyi yok sayıyor.

Bizim ilk yıllarında tanıdığımız AK Parti iktidarının niyetinin bu olmadığını biliyoruz.
 

Zaman geçtikçe niyetler değişmiş olabilir, ona da bir diyeceğimiz yok, ancak bu kadar da ileriye gidişin sebebi, galiba, ‘BUTİK ORTAK’.

Bu butik ortağın marifetleri büyük ortağın başını çok ağrıtacak gibi!