Yahya ÖGER

Yahya ÖGER

BU GİDİŞ NEREYE?

BU GİDİŞ NEREYE?

Modern dünyanın gözü önünde Gazze vahşeti ve dehşeti yaşıyorken insanoğlu hiç bu kadar aciz olmamıştı. Vicdan sınırlarını zorlayan Siyonist İsrail devletinin kural tanımaz savaşı, insanlığa dair ne varsa silip götürdü.

ABD senatosunda şeref konuğu(!) olarak davet edilen, çağın şeref yoksunu, katil Netanyahu'nun ayakta alkışlanması, Dünyaya kapitalizmin acımasız yüzünü bir kez daha gösterdi. Her bir senato üyesinin satın alındığı o kadar aşikâr ki, kanlı ağzından dökülen her yalan, senato üyeleri tarafından ayakta alkışlanması bariz bir yalakalıktan öte bu soykırım ve vahşetin asıl kaynağının kim olduğunun belgesi niteliğindeydi. Dünya'nın başına dert olan acımasız kapitalizmin yeryüzüne gelmiş geçmiş en büyük şeytanın temsilcisi ABD'nin sponsorluğunda yaşanan vahşetin alkışlarla onaylanmasıdır. İnsani değerini yitirmişlerin, insan onur ve haysiyetini ayaklar altına alan ABD senatosu tarihte bir utanç kaynağı olarak anılacaktır. Umulur ki İthal medeniyet hayranlarının, vahşi batı medeniyetinin sempatizanları için hayal kırıklığına yol açsın.

Ortadoğu diken üstünde, Arap baharı ile başlayan sonuçta güçlü hiçbir devletin yaşam hakkının tanınmaması üzerine dizayn edilen kirli savaşın aktörleri en acımasız yüzünü gösterecektir.
Hamas lideri İsmail Haniye'ye güdümlü füze ile İran'nın başkenti Tahran'da gerçekleştirilen menfur saldırı en büyük terör devleti olan İsrail'in işidir.

Soykırım başlamadan önce Hitler'e rahmet okutan Netanyahu, Arap liderleri tehdit etmiş. 'Çıkarınızı korumak istiyorsanız sessiz kalın' şeklinde gözdağı vermişti. Vahşete karşı sessiz kalamayan toplulukların, yönetimler tarafından susturmanın startı verdi.Bu saldırıyı kınamak için sokaklara dökülen bir çok ülkede şiddet olayları baş gösterecektir. Siyonizm sadece Filistin topraklarını değil, İslam ülkelerini işgal ettiğinin nişanesi olarak "İstersem devletlerinizin güvenlik ağlarını pasifize ederim' mesajını veriyor. Bölge Devletlerini hizaya çekmek için alani bir şekilde sopa göstermekten çekinmiyor. Siyonist İsrail, Haniye'nin şehit edilmesi ile birlikte birçok bölge ülkelerinin liderlerine şu mesajı veriyor.'Haşhaşi, Hasan Sabah örgütü'nün militanları nasıl ki Selahaddin-i Eyyubinin yatak odasına kadar sıza bilmiş ise, bende sizleri evlerinizde de vurabilirim diye bas bas bağırıyor. Bu elbette ki İran için büyük bir güvenlik zafiyettini oluşturdu. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopter kazasında hayatını kaybetmesinin üzerinde hala sis perdesi aralanmazken,misafirini koruyamaması bir utanç kaynağıdır.

İsrail başlayan 3. Dünya Savaşı'nı bölgeye yaymak için elinden geleni ardına koymuyor. 28 Haziran 1914'te Saraybosna'yı ziyarete gelen Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahtı Arşidük Franz Ferdinand'ın öldürülmesine I. Dünya Savaşı'nın başlamasına neden olduğu gibi savaşın yayılmasını sağlamak türlü türlü senaryoları devreye koyuyor. İran'ın bu konuda tavrı her zaman olduğu gibi pasif bir eylem olacaktır.
Korkak, kabile devleti başında olan Arap liderlerin İran'da öldürülen Haniye'den sonra Amerika ve İsrail'e biat tazelemeleri daha güçlü olacaktır.

Batı hayranı İslam topluluklarının yaşanan bu vahşet karşısında hala sessiz kalması aslında kasabın bıçağı altına yatmayı bekleyen kurbanlık koyun psikolojisinden başka bir şey değildir.

Türkiye'nin son çıkışları özellikle İsrail'i rahatsız etmekle birlikte Amerika ve Avrupa'da da ciddi manada rahatsızlık oluşturdu. İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan'a "Saddam Hüseyin'in izinden gidiyor şeklinde küstahça tehdit dilini kullanması unutulmamalıdır.

Dost(!) ve müttefik(!) gibi görünen İsrail'e karşı teyakkuzda olunmalıdır. Gerçi son zamanlarda yapılan operasyonlarda birçok Mossad ajanı derdest edildi. Türkiye'de bir iç savaşın çıkması noktasında İsrail ve ABD bütün piyonlarını sahaya sürecektir. Özellikle çifte vatandaşlığa sahip olup İsrail'de soykırım suçu işleyenlerin serbestçe Türkiye'de dolaşabileceklerini ve her kuruma sızabileceğini unutmamalıdır. Bu katil sürüsü, İsrail ordusunda, Gazze'de insan öldürmenin ne kadar basit olduğunu deneyimlediler.İ nsani, vicdani bütün duygularını yitirmiş olan vahşi kan emiciler, Türkiye'ye döndüklerinde en korunaklı illerde ve kurumlarda kolaylıkla eylemler yaparak boy göstereceklerdir.

Suriye iç savaşından sonra sığınmacı kimliği ile Türkiye'ye gelen Suriye El-Muhaberat elemanlarının desteği ile birçok ilde başta canlı bomba eylemlerine karşı kolluk kuvvetleri teyakkuzda olmalıdır. Savaşın insanı ne kadar acımasızlaştırdığını unutmamak lazım.

Bölge mayın üstünde, ABD ve İsrail bölgeyi dizayn ederken Kürt vatandaşlarımızın hassasiyetlerin göz ardı edilerek devlete küstürülmeleri bir kazanç değildir. Siyonizm tarafından fonlanan bir çok marjinal örgüt, Kürt vatandaşlarımızın devlete karşı isyan etmeleri noktasında harekete geçecektir. Elbette ki vatandaşlarımız aklı selim ile düşünüp hareket etmiş ve edecektir. Maceraperest, kafatasçı milliyetçi zihniyetin, vatandaşları kışkırtacak her türlü söylem ve eylemlerden de kaçınması gerekmektedir..

Türkiye'de sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM üyelerinin, toplumun birliğine, dirliğine kasteden kim varsa "Hêdî/Yavaş" demesi gerekmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yahya ÖGER Arşivi
SON YAZILAR