Boşanan kadın ve hülle
Boşanmış bir kadının başka birisiyle evlenip boşanmadıktan sonra boşanmış kişi ile evlenemeyeceği ve arkadaş olamayacağı yönünde facebook’ta bir paylaşım yaptım.
Yoğun bir yorum trafiğini yaşadım.
Üç telakla, boşanma şartlarının tamamı gerçekleşmiş ve de iddet zamanı bitmişse, ikinci bir evlilik yapıp boşanma şartları oluşup iddet süresi dolmadan ilk eşi ile evlenmesi Kur'an ve hadise göre mümkün değildir.
Evlenme niyeti ile bir başka erkekle konuşma belli ölçülerde arkadaş olması mümkün iken boşanmış kocası ile arkadaş olması da doğru olmadığıdır.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem;
"ikinci eşiyle zifaf olmadan birinci eşiyle evlenmesinin helal olmadığını" belirtmiş. (Buharı Ebu Davud Talak)
Dini hassasiyeti olamayan, TV dizi ve yorumcuların "boşandık ancak dostuz", "arkadaşız", "birlikteliğimiz devam ediyor, "barıştık tekrar evleniyoruz"... Batıyı da örnek göstererek "medeni iki kişi" gibi yaklaşımlarda yanlıştır.
Batının içinde bulunduğu gayri meşru çocuk sayısı, evlilik oranının giderek düşmesi ve aile kurumunun iflasın eşiğine gelmesi onları örnek almamız da doğru değildir.
Yapılan pedagojik araştırmalar sonucu İslam’ın boşanma sonrası katı tutumunun doğru olduğu ve boşanmayı caydırıcı özelliğini ortaya koyduğudur.
Bir başka gerçek de yasal olan her şey helal olmadığıdır.
İçki içmek, Faiz, Genel evde zina... Yasal olmasına rağmen dinen haramdır.
Yasal olduğu için haram olan fiil ve davranışları yapanların mahkeme-i kubrada muaf olunur diye bir kaide ve hüküm olmadığıdır.
Onun için evliliğin yasaya uygun olmasına özen gösterirken dinen caiz ve helal olmasına da dikkat etmeliyiz.
Dinen geçerli olmayan bir nikâh akdi yasal olda da helal değildir.
Ülkemiz yasaları evlilik akdini İslam’ın hassasiyetlerini göz önünde bulundurmadığında birçok sıkıntılar da beraberinde getirmiştir.
Bu sıkıntılardan bazıları inkah ve tezviç yani haram olanın bazı fiil ve davranışların nikâh ile helal olma manasına gelen nikâh akdinin yasalar ile belirlenirken dini hassasiyetin önem verilmemesi olayıdır.
Yine sütkardeşliği, boşanan kadının kocasıyla ikinci bir evlilik yapmadan tekrar evlene bilme ve Kadın veya velisinin miktarını belirleyecek mehrin (sadakasının) belirtilmemesi olayıdır.
Keşke Ezanın aslına uygun için yapılan mücadele ondan kat be kat dinen daha önemli olan nikâh akti için de yapılsaydı.
Boşanmış (tüm şartlar gerçekleşmiş ve dinen boşanmış) bir kadının durumuna gelince Yüce Allah:
"Eğer erkek karısını (üçüncü defa) boşarsa, kadın, onun dışında bir başka kocayla nikâhlanmadıkça ona helal olmaz. (Bu koca da) onu boşadığı takdirde, onlar (kadın ile ilk kocası) Allah'ın koyduğu ölçüleri gözetebileceklerine inanıyorlarsa tekrar birbirlerine dönüp evlenmelerinde bir günah yoktur. İşte bunlar Allah'ın, anlayan bir toplum için açıkladığı ölçülerdir. (Bakara 230 Diy. Meal)
"Hülle" olayı halle filinden türemiş "helal kılma" manasına gelir.
İkinci bir evlilikten boşandıktan sonra ilk kocası ile evlenmesi haram olmasının önündeki engelin kalkması "helal kılma" olayında da "Hülle" denir.
Ancak bu hülle olayı sinema, filim ve halkın beyninde yer edinmiş bir anlaşmalı evlilik değildir...
Devamı gelecek yazıda.
Selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.