Afganistan ve kadınlar
Afganistan’ın ilk kadın Belediye Başkanı Zarifa Gaffari’nin dünya ya verdiği mesaj çok önemli. Gaffari’nin Sosyal medya üzerinden ,‘Taliban beni öldürecek, gelip beni öldürmelerini bekliyorum’ şeklinde Dünya’ya verdiği mesaj Afganistan’daki kadınların durumunu özetliyor.
Gaffari’nin mesajı Afganistan’daki 15 milyon kadının geleceği için de son derece önemli. Daha önce, 90’lı yıllarda Taliban yönetiminin acısını çeken kadınlar, verilen sıcak mesajlara rağmen kendilerini güvencede hissetmiyorlar. Haklılar, çünkü Taliban’ın geçmişi, halen devam ettirdiği yönetim anlayışı sadece kadınları tedirgin etmiyor. Binlerce Afganlının binlerce kilometrelik mesafeleri aşarak Türkiye’ye gelişi, bunun yanı sıra başka ülkelere yönlenmesi de tamamen Taliban korkusuyla ilgili bir durumdur.
Herkes için zor bir ülke olan, olmaya devam eden Afganistan, en çok kız çocukları ve kadınlar için yaşanmaz bir ülke konumun da. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan etkilenen, Mustafa Kemal Atatürk’ün desteğini alan Afganistan’da 1980’li yıllara kadar hayatın çok çağdaş, özgür olduğunu, kadınların, kız çocuklarının özgürce yaşamlarını sürdürdüklerini biliyoruz.
Sovyetler Birliğinin işgali, uzun süren mücahit savaşları, ülkenin o yıllardan itibaren istikrarını bozdu, bir türlü dikiş tutmadı. Sovyetler birliğinin çekilmesinden sonra ABD’lilerin gelişi de bir şey değiştirmedi, Afganistan her geçen gün Siyasal İslam’ın pençesine doğru itildi.
Bugün yaşananlardan Rusya ve ABD’nin sorumluluğu çok fazla, hatta sorumluluk onların da diyebiliriz. Arkalarına bakmadan giden, geride ölüm, kan, gözyaşı, yıkım bırakan iki emperyalist süper gücün Taliban ile anlaştığını, bunu da uluslar arası anlaşma olarak çeşitli kanallardan lanse ettiklerini görüyoruz.
*
Afganistan’daki son durumu gözden geçirirken, gözlerimiz Suriye’yi, Suriye’deki Kürtlerin durumunu da yokluyor doğal olarak. Kürtlerin statü elde etmek için büyük uğraş verdiği, kan döktüğü, büyük bedeller ödediği Suriye Kürdistan’ında da Rusya ve ABD’nin Kürtlere dönük hamilik, destek verişlerinin yanı sıra bazen de Kürtleri yalnız bırakışlarına da tanıklık ettik. Afganistan’daki durumu gözden geçirirken, Kürtlerin, Suriye’de ABD ve Rusya’nın ipiyle kuyuya inmemeleri konusunu gözden geçirmeleri gerektiğini düşündüm. Başka bir yolu var mı, onu da bilmiyorum. Üçüncü yol, tek başına Şam, yani merkezi hükümet görünüyor, ancak o yolda güvenilir bir yol değil. Bunların olmadığı dördüncü bir yolda yok gibi!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.