Yeni bir süreç, yeni bir Türkiye (mi)?
Herkes için yeni bir süreç başladı. Hem iktidar hem de muhalefet için, yani bütün partiler için, toplumun bütün kesimleri için yeni bir süreç başlıyor, hatta başlatmak gerekiyor diye düşünüyorum. Devlet yapılanmasının yanı sıra toplumsal yapılanma için şart, hatta yeniden başlıyormuş gibi mevcut durumu resetlemek gerekiyor.
Yani bir anlamda ‘herkes kendini yeniden gözden geçirmelidir’ dersek yeridir.
‘Kim kazandı, kim kaybetti’ diye meseleye kişi, grup, parti nezdinde bakmamak gerekiyor.
Seçim yarışı bitti, bu topraklarda yaşayan 84 milyon yurttaşın geleceği ile ilgili yaşam yarışı başladı.
O nedenle;
Kim kazandı, kim kaybetti sorusuna cevap aramaktan çok, ülke ve yurttaş kazanımını konuşmak, tartışmak gerekiyor.
Meseleye böyle bakmak gerekiyor.
Din, dil, ırk, mezhep meselesi de değil, bunların tamamını etkileyen ekonomik sorunların çözümü son derece önemli. Çarşı, Pazar, alım gücü, döviz karşısında Türk lirasının erimesi, işsizlik, konut sorunu, hak, hukuk, adalet ile ilgili sorunlar var, tamamı aşılması zor bir dağ gibi karşımızda duruyor.
Bunların tamamı sorun.
Aslında yurttaş bir anlamda bu var olan sorunların ortaya çıktığı dönemin sorumlusu olarak gördüğü iktidara ‘Sen yaptın sen düzelt mi’ dedi? Bir de meseleye bu açıdan bakıp değerlendirmek gerekiyor.
Sonuç bunu gösteriyor.
Ben durumu sandık hilesi iddialarının dışında değerlendirmek istiyorum.
İktidar; bütün ağır sorunlara rağmen vatandaşın kendilerini yeniden neden iktidar yaptığını çok iyi analiz etmeli, yeni süreci buna göre dizayn etmelidir.
Muhalefet; Vatandaşın kendilerini neden iktidara taşımadığını çok yönlü gözden geçirmeli. Bunun yanı sıra başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere, diğer muhalefet partileri, yani Millet ittifakının içindeki partiler, dışındaki HDP, YSP, TİP gibi iddialı partiler de, kendi içinde ciddi öz eleştirinin muhatabı olduklarının farkındalar sanırım.
Cumhurbaşkanı son 10 yıldır ilkleri deneyerek, sistem ile ilgili değişiklikleri sandık yoluyla başarıyor, kazanıyor, yoluna devam ediyor. Muhalefet, neden kazanamadığını çok ciddi gözden geçirmek zorundadır.
Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi kendini çok ciddi gözden geçirmeli, tabanıyla tam olmasa da kopma noktasında olan bağlarının nasıl güçlendirilmesi gerektiğinin çalışmalarını yapmalıdır.
İttifaklar, ortaklıklar elbette ki normaldir, siyasetin kuralları içindedir. İlkeli, planlı yapılmasında hiçbir sakınca yoktur. Ancak, sağ-muhafazakâr kesimlere bu ilke ve plan doğrultusunun dışında partinin sahibi gibi pozisyonlar sunulunca da iktidar olunamadığının ortaya çıkması ciddi anlamda gözden geçirilmelidir.
Şimdi önümüzde yerel seçimler var. Özellikle muhalefet, Millet ittifakı partilerine güçlerinin olmadığı alanlarda kendilerine alan yaratmak için mevzi edinmek istemelerinin doğru olmayacağını şimdiden söylemek gerekiyor. Kim nerede güçlü, nerede ne kadar oy almış, kaybetmiş ya da var olmuş matematiksel olarak hesaplayacak durumdayız.
Bir de YSP ve HDP kanadında neler olacağına, nasıl ve ne şekilde yol alınacağına bakmak gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.