Milletvekilleri Diyarbakır’ın ‘parsel parsel’ satışını yüce Meclis'in çatısı altında sık dile getiriyor, kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. Aynı zamanda, TBMM’de kayyımlı dönemin aymazlıklarının hesabının sorulması için zemin yaratmaya çalışıyor.

Son olarak Sezgin Tanrıkulu ve Serhat Eren durumu soru önergesi ile yineledi, sorulması gereken hesabı güncelledi. Ancak, muhataplarının dikkate alma gibi bir sorumluluğu söz konusu olmadığı gibi, talan konusunda menzile doğru son sürat ilerliyorlar.

Milletvekilleri 'Mal varlığımız nerede?' diye soruyor, yanıt alamıyor.

Onlar, 'Vekile selam, talana devam' modunda 'Yola devam' diyorlar…

Dikkat ederseniz milletvekilleri dedim, partileriyle ilgili bir ifade kullanmadım.

Çünkü meseleyi, Diyarbakır adına sorulan ve sorulması gereken bir hesap olarak görüyor ve algılıyorum. Mesele parti değil, mesele; Diyarbakır halkının geçmişi, bugünü ve geleceğinin gasp altında olmasıyla ilgilidir.

Hem taşınmaz, gayrimenkuller anlamında hem de yetki ve temsiliyet anlamında bir gaspın söz konusu olduğu konusunda bir şüphemiz söz konusu değil. Yetki gaspını, kendi içinde bir kenarda tuttuğumuzu farz ettik diyelim, halka ait malın mülkün, satışı, sağa sola dağıtımı, hibesi, hediye edilmesi…

Kabul edilebilir bir yanı var mı?

Yetkiden vazgeçilir, çok önemli değil, 'Verilir, alınır bir durumdur' diye kabul edilebilir.

Ancak, henüz doğmamış çocuğun hakkının peşkeş çekilmesinin kabul edilebilir bir tarafı yoktur, kabul de etmeyeceğiz.

Yerel seçim yaklaşıyor, kayyım yönetimindeki yolsuzluk, arsızlık, usulsüzlük gibi gayri ahlaki konuların tamamı daha net, daha açık, büyük ihtimalle de çok belgeli tartışmalara konu olacağı muhakkak. Yani, bizim bilmediklerimiz de büyük ihtimalle ortaya dökülecek gibi görünüyor.

Sayıştay raporlarının not ettiklerinin, savcılıklar nezdinde kayıt altında olanların dışında da yolsuzlukların var olduğuna inanıyorum. İmardan tutun, alım işlemlerine, özellikle de konser, eğlence gibi etkinliklerden kaynaklı haksız kazanç edinimlerinin olduğunu biliyoruz.

Bunlar, sadece 'Vekile selam satışa devam' dememişler, halka da aynı şekilde selam çakıp, satışlara devam etmişler.

Diyarbakır’a karşı kent sorumluluğumu yerine getirmeye çalışıyorum, yolsuzlukları gündemde tutma gayreti gösteriyorum. Tigris kurumsal olarak aynı sorumluluğu yerine getiriyor. Ancak, açıkça ifade ediyorum ki, kent genelinde kişisel olarak da, kurumsal olarak da sorumluluk göstermesi gerekenlerin bunu yapmadıklarına da tanıklık ettik. Zaten, kayyımların başından beri aymazlıkları toplu bir karşı çıkışın olmamasından kaynaklıdır.

Eyyamcılık yapıldı da diyebilirim.

Maalesef gerçek bu, söylemeden geçemeyeceğim.