Durdurulamayan zaman, ömrümüzü törpüleyerek geçip gidiyor. İçinde ölümü de barındıran yaşam akıp geçiyor. Yaşadığımız anlardan geriye, anıların bıraktığı izler kalıyor. Hatırlamak istediğimiz de ise; acısıyla, sevinciyle o anılar gözlerimizin önüne geliyor. Tıpkı akan suda bir daha yıkanamayacağımız gibi, zaman da, ömrümüzden bir şeyleri alıp bir daha geri gelmemecesine götürüyor. Bir bakıyorsun zaman merdivenlerini tırmanarak son basamaklara doğru gelmişiz. Bu zamanın canlı yaşam üzerindeki değiştirilemez döngüsünden bize düşen nasiptir.

 Yeni bir yıla daha adım atacağız, geride kalan koca bir yıl bıraktık. Belki çoğumuz için geçen zaman hiç de kolay olmadı. Önümüzdeki yılın da farklı olamayabilir. Çünkü kaygılarımız var. Çoğumuzun kaygıları belki az, belki de daha fazla. Kaygılarımız az ya da çok olabilir. Ama her şeye rağmen umutluyuz. Umutlu olmak zorundayız. Çünkü umut yaşam demektir. Umudumuzu kaybettiğimiz zaman geride hiçbir yaşam gerekçemiz kalmayacaktır. Zorlukları aşmak, güzel yarınlarda yaşamak ancak umutlu olmaktan geçmektedir. Hatta inadına umutlu olmak gerekiyor. İnsanoğlu tarih boyunca, hep zorlukları aşa aşa güzel ve mutlu yaşamı inşa edebilmişlerdir. Elektrik olmadan bir makinenin motoru nasıl çalışamazsa; umut olmadan da, yaşamın hiçbir gerekçesi kalmayacaktır. Çünkü umut yaşamın dinamosudur.

 İradi bir varlık olan insan, tarihin başlangıcından beri zorluklara karşı mücadele eden, zorlukları yenen tek canlı olmuştur. Tarihin bazı dönemleri insanlar için kolay geçmemiştir. Ama insan umudun, yaşamın ve üretimin kaynağı olduğundan; zorlukları aşarak, uygarlıklar yaratarak varlığını günümüze kadar devam ettirmeyi başarmıştır. 

Yanı başımızda yaşanan, Orta Doğu anoferinin yarattığı insanlık dramları canımızı yakmaktadır. B u sorunlara eklenen, ekonomik sıkıntı ve sorunlarımız ister istemez bizlerde yaşam ve gelecek kaygısı yaratmaktadır. Karamsarlık ve kasvet ruhumuzu esir almak istemektedir. Etrafımızı saran kaos ister istemez bizi bir biçimde etkilemektedir. Umudumuzu diri tutmaya çalışsak da; kaos iklimi bizi umutsuzluğa doğru sürüklemektedir. Ama geleceğin iyi olacağı umudunu; her zaman ve her koşulda korumak gerekir. Unutmamak gerekiyor ki; her kışın bir baharı olduğu gibi, her gecenin de bir sabahı olmaktadır. Ozanın dediği gibi; bu da geçer. Önemli olan akışa kendini kaptırmamaktır. Nazım’ın çocuklara dediği gibi, güzel günler yaşanacak olandır.

 Her şeye rağmen 2018’in Tigris Haber Gazetesi okuyucularının ve herkesin; gönlüne göre yaşayacağı, umut dolu bir yıl olması dileğiyle. Selamlar, sevgiler.

Mümin Ağcakaya