Temmuz sıcağında Madımak’ta yanmak
Madımak Sivas’ta bir oteldi. Önceleri adını ve yerini bile bilmezdi. 1993’te bu otelde otuz üç aydın-sanatçı yakılarak katledildi. İsmini ve nerede olduğunu bilmeyen kalmadı. Çünkü orada insanlar yakıldı. Olayın üzerinden onlu yıllar geçti. Ama hala olay dünkü gibi tüm canlılığıyla hafızalarda yerini koruyor, her temmuzda orada açılan yara yeniden yeniden kanıyor. Madımak adı bile insanın yüreğini burkan, insanın içine işleyen bir sızının, dinmeyen bir öfkenin adı oluyor.
400 yıl önce Sivas’ta idam edilen Pir Sultanı anma etkinliği için
1993 Temmuzunda bir grup aydın ve sanatçı, yüzlerce yıl önce Sivas’ta idam edilen Pir Sultan Abdal’ı anmak için bir araya gelmişlerdi. Bu etkinliği engellemek için karşı bir kampanya da yürütülüyordu. Ama aydın ve sanatçılar bu karşı propagandalara aldırış etmediler.
Aydın ve sanatçılar sanatsal etkinlik yapacakları kente geldiler. Kenti dolaştılar. Hatta bir gün sonra yanacakları otelin önünde hatıra olarak fotoğraf da çektirmişlerdi. Bir gün sonra orada yanacaklarını, Kerbela’dakiler gibi kavrulacaklarını nereden bileceklerdi. Yaratılan her türlü olumsuz havaya karşı, aydın ve sanatçılar kamuoyuna umut dolu mesajlar veriyorlardı.
‘Birimize bir şey olursa ne yaparız’ diyen Hasret Gültekin’e Metin Altıok; ‘Kalanlar ölenlere şiir yazar’ diye cevap veriyorlardı.
2 Temmuzda otelin önünde biriken kalabalık arttıkça, kitle iyice kışkırtılmaya başlıyor. Öldürme histerisi kalabalığa hâkim olduğunda, alanda birikenler oteldekilerin canlarını istiyor. Ateşe verilen otel içindekilerle birlikte yakılmaya başlıyor.
Ölü yakmanın günah olduğunu söyleyenler, otuz üç aydın ve sanatçıyı canlı canlı yakılmasına alkışlarla eşlik ediyor.
Ölümün adı bile soğuk. Ama onlar Temmuz sıcağında yakılarak küle dönüyorlar.
2 Temmuzda vicdanlarda bir daha kapanmayacak olan bir yara açılıyor. Ve bu açılan yara her Temmuzda yeniden kanıyor. Kendini yeniden hatırlatıyor. Kerbela ve Pir Sultan gibi tarihe bir daha unutulmayacak bir iz olarak düşüyor.
İnsanlar yanarken tekbir getirenler, alkışlayanlar, yakılmalarına göz yumanlar, ‘çok şükür halkımızdan kimseye bir şey olmadı’ diyenler, seyirci kalanlar, onay verenler acaba şimdi kendilerini nasıl hissediyor?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.