Sur’dan 10 gözlüye!
Tarihe düşmanlık insanlığa düşmanlıkla eş değerdir.
Tarih, tarihi hafıza yok ise insanlıkta yoktur.
Tarihi değerlere fiziki taciz, aynı zamanda yok ediş eylemleri sanki meşru imiş gibi bir anlayışın hakimiyetini tartışırken, Sur içinin içler acısı halinin üzerimizde bıraktığı ruh halinin etkisinden kurtulmamışken bir de önümüze on gözlü köprünün gözlerinden birinin kör edilmiş görüntüleri çıktı.
Normal bir insanın aklına en son gelebilecek bir durum. Maalesef katil düşüncelerin üretimi hiç durmuyor. Nereden nasıl bir rant elde edebileceklerinin hesabını yapan zihniyetler, utanmadan sıkılmadan, toplumun tepkilerini hesaba katmadan ‘amaca varmak için her şey mubahtır’ anlayışı ile para kazanmak için her türlü taklayı atmaya devam ediyor.
Köprünün gözünü dolgu malzemesi ile doldurup mesire alanı haline getirme halleri tepki görünce iktidar partisi ve belediye kanadından da rezaletin ortadan kaldırılacağı yönünde açıklamalar geldi, gelmesine de, asıl soru; neden izin verildi? İlla bir tepki mi gerekiyor?
Bazen tepkiler de yeterli ve geçerli olmayabiliyor. Bu kez bakacağız ne kadar etkili olacak tepkilerin boyutu.
Kırklardağı tepesindeki rezalete de tepki gösterilmiş, karşı çıkılmıştı, dikkate ve ciddiye alan olmadı, ortaya rantlı, kanlı bir ucube çıktı. Bunu görenler de elbette bundan cesaret alıp kendi hukuklarını uygulama gibi bir hakkı kendilerinde görmeye başladı, rantlı bölgede rantlı işler deneme yolları arıyor. On gözlü köprünün gözlerinden birine yönelik taciz de bu nedenledir.
Kent sahipsiz olunca!
Böyle oluyor işte.
Sur’dan içeriye oradan on gözlüye kadar uzanan tarih ve kent düşmanlığının varacağı nokta ne olursa olsun, protesto ediyorum, kınıyorum. Aslında bunlar tesadüfî gelişmeler değil diye de düşünüyorum. Hevsel bahçelerini de kapsayan Dicle vadi projesinin varlığı rantçıların ağzını sulandırıyor, geleceğin rantına hazırlık yapıyorlar.
Şimdi daha kolay, çünkü yetki ve etki alanları değişti.
Kenti ihya edeceğiz sloganı atanlar, şimdi kendilerini ve çevrelerini ihya etme yolunu seçtiler.
Belki de yoğun bir yağış olur doldurulan köprünün gözü kendiliğinden açılır, ‘yanlışı düzeltiriz’ diyenlere gerek kalmaz.
Olamaz mı?
Neden olmasın, o gözlerin tamamının yükselen sulardan görünmez olduğunu hatırlarım.
İlahi adalet!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.