Sizce, şehir nasıl markalaşır?
Önceki gün gazetede hem de görseliyle birlikte okudum haberi. Adam üç gün boyunca “Tarihi Kadimden Zeyl” Ongözlü Köprünün karşısındaki Kırklar Dağı’nın eteğinde dozerle, kepçeyle kazı yapmış. Bir daha geri dönüşü imkânsız tahribatlara sebep olacak çukurlar, yarıklar açmış. Dikkat çekince belediye ekipleri müdahalede bulunmuş. Cevabı gayet pişkince “Ağaç dikecektim”
Mardinkapıdan Ongözlü Köprüye şöyle bir yürüyün. Hatta zamanınız ve de takatiniz varsa Çarıklı’,ya eski Fabrika Köyüne kadar Dicle Nehri boyunca yürüyün.
O kadar çok “Ağaçsever” işgal mekânları ile karşılaşırsınız ki! Aklınız şaşar. Bir bölümü fiili işgal! Bir bölümü de Defterdarlık Milli Emlak Müdürlüğünden “Ağaç Dikilecek” diye kiralanmış mekânlar.
Meğerse ne çok Ağaç sevici! Doğa hayranı varmış. Hem ne hikmetse bunların tümü de Dicle Vadisini ve Dicle’nin Havzasını tercih ediyorlar. Üstelik ısrar ediyorlar. Sîya Darê(Ağaç gölgesi) diyen bile var. Son örneğini Ongözlü Köprünün şehirle bağlantılı karayolu yakasında gördüm. Tam köprünün ayağına nazır oturtmuş gözüm “Cafe”sini. Salmış kürsülerini çayıra. Sorsan! Ciğerim diyecek ki; “Ma abê ne yapax ekmek parasî. Biz buralara sahip çıkmasax esrarkeş yataxi olır, çıxar.” Aynısını Keçi Burcundakiler de demişti. Hadi gidin bakalım. Yıllar evvel Valilikçe Ticaret ve Sanayi Odasına tahsis edilen binler yıllık kadim mekân kimler tarafından kullanılıyor. Yakın zamanda tanık olduğum Dağ Kapı Burcu da öyle. Bilmem Vali Beyin haberi var mı?
Şimdi “Ağaç Gölgesi” demişken hatırladım! Oturursunuz bir mekâna bir süre bir şey içmezseniz! Diklenir işletmeci; “Niye içmisen babam, ma burasi ağaç kölgesidır!”
Aynen öyle önce kaz, sonra ağaç dik, daha sonra da o ağacın gölgesinde oturmaya yeltenenin anasından emdiği sütü burnundan getir.
Sizi bilmem ama ben bu ağaç sevicilerin bu kadar çok ağacı sevmesini çok doğal karşılamıyorum. Yeni türden bir rantiyeciliğin seviciliği gibi, kötü kokuyor.
Şubat sonu 27-28’inde Diyarbakır’da Tarihi Kentler Birliğinin iki günlük toplantısı olacak. Hewsel, Kırklar Dağı, Dicle Vadisi ve kentin diğer değerleri kentin evsahipliğinde konuşulacak(mış)…
Şehir ve Nehir’le ilgili tarihe mal olmuş efsanelerde anlatılır ki; “Danyal Peygamber” elinde asası ile Kadim Nehrin sınırlarını, kulvarını geçtiği mekânları çizerken “Aman” demiş “fakirin, fukaranın bahçesi sular altında kalacak şekilde nehrin rotasını çizmeyelim.
Şimdi diyorum ki; Ula zalımlar! Danyal Peygamber çarpsın sizi!
Peygamber, “ağaç dikip” rantını yiyesiniz diye mi bu kadim nehrin “tapusu”nu size tescilledi.
Kentin Valiliği, belediyeleri, sivil toplum kurumları, duyarlı ekolojistleri kentimizin malına mülküne sahip çıkmak zorundayız.
Bu şehir sizden / bizden böyle bir duyarlık bekliyor.
Haberiniz olsun…
Şeyhmus Diken 11.02 2015 Diyarbekir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.