Riyakârlar sahnede
CHP ve onun kifayetsiz lideri referandum ile ilgili hiç bir umut vaat etmeyince Batı devreye girmişti. Hem de ne giriş. Fakat belli ki o da kifayet etmedi.Hatta Papa'nın Avrupalı liderlerle çektirdiği aile fotoğrafı içimizdeki körlerin bile gözünü açtı diyebiliriz. Avrupalı dostlarımızın(!) Hayır cephesine,kaş yapayım derken göz çıkartan bu destek girişimleri de boşa çıkarken yeni hamleler gelmeye başladı. Toplumda mütedeyyin bir kişilik olarak tanınan Murat Ülker'in sahibi olduğu ÜLKER'in bir reklamında sübliminal mesaj denebilecek görüntüler eşliğinde darbe tehdidi yapıldı. Anında tepkiler gelmeye başlayınca da bu zat-ı muhterem hemen geri adım attı ve sorumluları açığa aldıracağını beyan ederek milletimizin yanındayız(!) mesajı verdi. Oysa biz O'nu da babasını da çok iyi tanırdık. Ve kendisini bu günlere getirenlere karşı vefa borcunu bu şekilde ödemeye çalıştığına hiç kuşkumuz yoktu. Hem bu Murat ÜLKER değil miydi Bedri Baykam'ın beş para etmez tablosuna 250 bin lira sayan?! Maksat muhalefete destek olsun. Murat ÜLKER 'in ne olduğunu merak edenler, ÜLKER reklamlarının hangi kanallarda daha sık yayınlandığına bakarak bile bir fikir sahibi olabilirler. İş bununla kalmadı tabi.
Abdullah GÜL bir açıklama yaptı. Türk tipi başkanlık diye bir şey olamaz,dedi.İşe bakar mısınız,ABD tipi başkanlık,İngiliz tipi krallık,Fransa tipi yarı başkanlık gökten inmiş gibi sorgulanamazken,beyimiz Türk tipi başkanlık olamaz diye ahkam kesmiş. Tabi açıktan "Hayırcılık" yapamamanın verdiği eziklikle eski cumhurbaşkanımız böylece incilerini ya da eteğindeki taşları dökmüş. Benim bildiğim GÜL'ün vefa göstermesi gereken bir adam varsa o da ERDOĞAN'dan başkası değildir. Bütün riskleri göze alarak,saldırılara göğüs gererek,dahası darbe tehditlerini bile umursamayarak A.GÜL'ü Cumhurbaşkanı yapan kişiydi ERDOĞAN.Demek ki A. GÜL ile ilgili bizim bilmediğimiz başka şeyler var!
Görev yaptığı süre içinde bütün imzaları özellikle Rektör atamalarını fetoculardan yana kullanması önemli ipuçları veriyor. Aslında ne olduysa o meşhur "One Minute"dan sonra oldu. O gün belki çok kişi farkında değildi ama saflar o zaman ayrıştı. Homurdanmalar o zaman başladı ve Mavi Marmara'dan sonra iyice ayyuka çıktı. FETO, Pensilvanya'dan İsrail lehine açıklamalar yaptı ve Bülent ARINÇ hemen hocasının yanında durarak "Hoca Efendi çok doğru demiştir"şeklinde bir savunma yaptı. Sanırım GÜL'le de o aralar yol ayrımına gelindi. Bizden bildiklerimiz,elinden tutup hayal bile edemedikleri makamlara getirildiklerimiz vefasını başkasına gösteriyor,bizi elinin tersiyle itiyorlardı. İzzet ve şerefi onlar Feto'nun yanında,FETO ise İsrail'in koynunda buluyordu. İşte şimdi o GÜL,"HAYIR "demeye cesaret edemeyen GÜL, "Türk tipi başkanlık diye bir şey olamaz "diyerek hocasına sebebini bilmediğimiz vefa borcunu ödüyor!
BAYKAL ve HÜSNÜ
Ne zamandır taktik değiştirip yumuşamışlardı EVETçileri kandırırız umuduyla.Fakat bırakın EVETçileri kandırmak,kendi tabanından kaymalar başlayınca tekrar başa sardılar. Hüsnü denilen dengesiz "EVET" çıkarsa bedelini ödetiriz,hepsini denize dökeriz" demiş.Eskiden orduya güvenip höykürürlerdi. Ordu devreden çıktığına göre kokanalarla yapacak bu işi galiba!Dengesiz Hüsnü'yü anladık da Baykal 'a ne oluyor ? O da tehdidi biraz esneterek benzer ifadelerle dile getirdi. Yoksa diyorum,O'nun da korkusu varan -2,varan-3 falan mı?!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.