Gazetecinin 'kalça' kıvıranına hitap!
Dönem ilginç, enteresan, yorumlanması zor bir dönem oldu.
Ayaklar baş, başlar ayak yerinde değerlendiriliyor.
Meslekler Liyakatsiz, sahiplenmeler samimiyetsiz.
Dönme dolap misali dönüyor ‘insanlar’, bırakıyorlar döndükleri her yöne omurgalarının dik yapısını esneterek yerlere.
Mesleklerin bir kısmında omurgasızlık mümkün olabilir, hatta görünmeyebilir de, hissetmeyebilirsiniz de.
Ancak; bazı meslekler vardır ki, her yerde, her alanda bayrak gibi dalgalanır, herkes görür, alenidir, açıktır, gizleyemezsin, saklayamazsın. Toplumun yargısına mazhardır, bu nedenledir ki, meslek ve mesleği icra edenler omurga dikliğinden fedakârlık yapmaz, yapamazlar.
Bu mesleği yapanlar için Kürt şair Orhan Kotan’ın dediği gibi, ‘Sadece namuslu olmak yetmez, bir de namusun mihenk taşında vuruşmak gerek’ örneğine denk gelen bir ağırlığı vardır, Adı: Gazeteciliktir.
Önüne gelenin ‘gazeteci’ diye ortalıkta dolaştığı bir dönemde, özgürlükleri kısıtlanan sayısız gazetecinin yattığı zindanlardan 3-5 tahliye olunca büyük sevinç duyuyoruz.
Başta büyükşehirler olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında hiçbir eğitimi olmayan, üretmeyen, sorgulamayan, araştırmayan bir güruh, piyasayı kapmış, gazeteciyim diye ‘kalça kıvırıyor’, alıcısı da var bunların. Var, çünkü iki taraf ta hiçbir zaman hayal edemeyecekleri bir ‘Zaman tünelinin’ içinden geçiyorlar. Emeksiz, bileksiz..Çok mutlular. Unuttukları bir şey var, zaman tünelinin karanlık kısmına henüz ulaşmadılar, az kaldı, tünelin sonu yok, kör nokta. Çarpıp geri dönmek de yok, son yolculukları olacak gazetecilik serüvenleri!
**
Diyarbakır’da da son dönemlerde takip ediyorum, kapasitesinin üstünde gazetecilik pozlarında dolaşanları. ‘Bostan bekçisiz’ misali dolanıyorlar, pervasızca. Toplumun faydasına değil, kendi faydalarına çapa yapıyorlar halkın tarlasında.
Bu kendilerine gazeteci diyenlere haber ihbarı yapayım, belki değinirler.
Duydunuz mu kerkenezler;
DİSKİ bahçe sulama faturalarına yüzde yüz elli zam yapmış. Yani şimdiye kadar 800 TL gelen fatura, son iki aydır 2 bin TL civarında geliyor. Evlerin su faturaları 50 TL’den 150 TL’ye uçmuş.
Vatandaş DİSKİ’den soruyor nedenini, cevap; Belediye meclis kararıdır, uygulamak zorundayız. DİSKİ’nin yapacağı bir şey yok, anladık da, bu kayyum meclisi dost mu, düşman mı?
Pandemi, Corona gibi bir tehlikenin 7 aydan beri ülkeyi, yurttaşları perişan ettiğinin farkında değiller mi?
Başka kazanç kapısı bulamayınca, yüklen yurttaşa.
Duydunuz mu, gasteciler!
Kayyum’un zamcı meclis üyeleri hesaptan anlamıyorlarsa, Ankara Büyükşehir’den ‘zam nasıl yapılmaz’ diye ders alabilirler.
Naci Sapan
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.