Bu bir isyan çığlığıdır!
Hiç düşündünüz mü?
Bir çocuğun istismara uğraması bizi ne kadar etkiliyor?
Bir çocuğun istismara uğradığı haberini unutmamız ne kadar sürüyor?
Ya da bir istismar haberinin sonrasını hiç merak ettiniz mi?
Ne yazık ki çoğumuz kendimizi sıkıntıya sürükleyecek konuları düşünmekten ve konuşmaktan kaçar olduk. Öyle ya yeni dönem kişisel gelişim mottolarının başında pozitif düşünce var… Mutlu olmak için olumlu düşünmeli ve güzel haberlere odaklanmalıyız.
Her ay sosyal medyada, televizyonlarda en az bir istismar haberi görürüz. Çok üzülür, faile lanetler yağdırır, birkaç gün arkadaş sohbetlerinde konuyla ilgili konuşur ve sonra unuturuz.
En yürek dağlayıcı istismar haberini bile en fazla iki haftada unuturuz. Çünkü daha fazlası can sıkar. Bu konuyu daha fazla deşmek herkesi rahatsız eder. Bu yüzden dikkat edilmesi gereken en önemli şey bu konuyu çok konuşmamak.
Maalesef istismar konusu; düşünülmesi, konuşulması, peşine düşülmesi, neden diye sorulması toplumun kendi kendine koyduğu yazılı olmayan yasaklarımızdan… Yeter ki huzurumuz kaçmasın…
Herkese soruyorum;
Hani çocuklar bizim geleceğimizdi?
Hani biz toplum olarak her zaman savunmasız mazlumların yanındaydık?
Toplum olarak sessizliğimizi haklı çıkaracak ufacık bir sebebimiz bile yok. Sessiz kalan herkes bu caniliklere ortak olacaktır. Herkes gücünün yettiğince bir şeyler yapmalı. Sessiz kalmak en hafif deyimiyle çocuklarımıza bu caniliği yapan hastalıklı beyinleri daha fazla cesaretlendirecektir.
Unutmayın ki bugün çığlıklarını duymadığınız çocukların başına gelenler yarın sizin çocuklarınızın başına gelebilir.
Bu toplumun vicdanını temizleme zamanı gelmedi mi?
“Artık yeni şeyler söylemek lazım.” Bu yüzden yazmaya devam…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.