Selim Kaplan

Selim Kaplan

Bir baltaya sap olamadık vesselam

Bir baltaya sap olamadık vesselam

“Komşudan al haberi” demişler.

Biz de komşudan alıyoruz haberi!

Türkiye’nin, 65 yıldır üye olmak için kapısında beklediği, batı sermayesi Avrupa Birliği’nin üyeliğinden vazgeçip, yönünü doğu sermayesi olan BRİCS üyeliğine çevirdiğini, komşudan öğrendik!

Devletin yüz yıllık batıya dönük politikasının, yüz seksen derece değiştirilmesi anlamına gelen bu hamleyi, biz (sanki ayıp bir şeymiş yapılıyormuş gibi vatandaştan gizlenip) Saraydan değil, komşumuz Rusya’nın Devlet Başkanının dış politika danışmanı Yuri Uşakov’un “Türkiye BRİCS’e üyelik için başvurdu” demecinden öğreniyoruz.

Uşakov ayrıca, bu başvurunun 22-24 Ekim 2024’te, Rusya’nın Tataristan Cumhuriyeti’nde yapılacak BRİCS zirvesinde değerlendirileceğini ifade etti.

Halkın bilgisi ve onayı olmadan, Devletin istikbalini ilgilendiren ve Saray’ın şukela tebaası tarafından alınan kararla, üyeliğine başvurulan BRİCS nedir.

Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika (BRİCS) kurucu ülkelerinin baş harflerinden adını alan ve sonradan İran, Suudi Arabistan, Mısır, BAE ve Etopya’nın üye olduğu bir ekonomik kuruluştur.

BRİCS’in görünen kuruluş amacının; IMF ve Dünya Bankası gibi uluslar arası finans kurumlarındaki yerleşmiş yapıyı geliştirmek ve gelişmekte olan ekonomilere daha fazla temsil ve söz hakkı verilmesini sağlamak olduğu ifade edilmektedir.

Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan, Haziran 2024’te, Rusya’da yapılan BRİCS dışişleri bakanları toplantısında, Türkiye’nin BRİCS’ e ilgisinin perde arkasında, AB’den dışlanması ve beklediği tavrın gösterilmemesi olduğunu ifade etmişti.

Sahi, Kuruluş amacı “insan onuruna saygı, özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı” olan AB’ye Türkiye neden alınmadı?

Türkiye’nin AB’ye üyelik için başvurduğu 1959’dan bu yana yaşadığı askeri darbeler, AB’ye üyelik için iç hukukta yerine getirilmesi gereken fasılların % 97’sinin gerçekleştirilmemesi, insan hakları ihlallerinden vazgeçilmemesi(en yakın örnekler; İnsan hakları mahkemesinin Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş tahliye kararlarının uygulanmaması, Tahir Elçi’nin öldürülmesinin aydınlatılmaması gibi), Ülkenin demokrasiden ziyade tek adam sistemi ile yönetiliyor olması, hukukun üstünlüğünün olmaması vb nedenler ile Türkiye Avrupa Birliği’ne tam üye olamadı.

Özetle Türkiye AB’ye dedi ki, ben özgürlüklerde, hukukta, yasamada, insan haklarında, idarede bildiğimi okurum ama sen yine de beni üye yap.

Diyarbakırlı deyimi ile ” Ma bööle ortaklık oli? ”

Ayrıca NATO’ya üye Türkiye, Rusya ve Çin’in üyesi olduğu BRİCS’e üye olabilir mi?

Türkiye’ye göre; Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü, D-8 ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi örgütlere üye Türkiye, çıkarları çerçevesinde uluslar arası alternatif platformlara da üye olabilir!

İyi de Türkiye’nin üyesi olduğu bu platformların hiçbirine, NATO üyelerinin; askeri, ekonomik ve stratejik hasımları Rusya ve Çin birlikte üye değildir.

Çünkü şimdiye kadar üye olunan kuruluşlar, NATO sözleşmesinin Md 8’deki “Her bir taraf… bu Antlaşmayla çelişen hiçbir uluslararası taahhüde girmemeyi taahhüt eder.” İfadelerine aykırı değildir.

Türkiye’nin, Rusya ve Çin’in üyesi olduğu BRİCS’e üyelik başvurusu açığa çıkınca;

Avrupa Birliği, “Türkiye AB üyeliğine aday bir ülke, Gümrük Birliği ve çok iyi ticari ilişkilerimiz var, Aday ülkelerin AB'nin değerlerini paylaşmalarını ve dış politikalarını bizimkiyle uyumlu hale getirmelerini bekliyoruz" deyip, ihracatımızın % 40’ı, ithalatımızın % 25,6’ini oluşturan ticari ilişkilerimizin zarar göreceğini ima etmiştir

ABD, Türkiye’nin BRİCS’e üyelik başvurusunun değerlendirilmesini soranlara “Türkiye’ye sorun” anlamında kinayeli değerlendirme yapmıştır.

Belli ki yaklaşık yetmiş beş yıldır stratejik ortağımız olan batı ülkeleri, Türkiye’nin BRİCS’ e üyelik başvurusuna pek sıcak bakmıyor.

BRİCS üyesi ülkelerden Çin ve Rusya, Türkiye’nin üyelik başvurusuna sıcak baktıklarını ifade etmişler ve hatta şimdiden Türkiye ile Çin’in nadir toprak elementleri konusunda işbirliği yapacağı konuşuluyor.

Nadir toprak elementleri hibrid arabalar, elektrikli araçlar, rüzgâr türbinleri, güneş enerjisi panelleri, MR makineleri ve birçok temiz enerji teknolojisinin üretiminde kullanılmaktadır. Dünyada az bulunurlar ve Türkiye toprakları bu madenler yönünden verimlidir.

Çoğu doğal gaz, petrol, altın vb doğal kaynaklar yönünden zengin BRİCS ülkelerine domates, salatalık satacak değiliz.

Tabii ki BRİCS’e üye olduğumuzda yer altı madenlerimizin çıkarılmasında, ortaklık kurduğumuz ülkelere öncelik verecek, maden çıkarılması için topraklarımızı Çinli şirketlere parsel parsel kiralayacak ve bundan yandaş iş adamlarımız ziyadesi ile fayda göreceklerdir!

Toplumlarında sosyal devlet anlayışı, insani değerler, hukuk, demokrasi, eğitim, ekonomik gelişmişliklerinin olmadığı, devletlerinin halkın tercihleri ile değil egemenler vasıtası ile yönetildiği BRİCS topluluğuna, Türkiye’nin katkısı ancak Batı ülkelerine alacağı cephe olabilir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratikleşme ve batılılaşma sürecine, ilk kırk beş yılda darbeler, milliyetçiler ve ümmetçiler engel oldu, Cumhuriyetin son yirmi yılında da Rabia siyaseti ile ümmetçi olmayı denedik, buna da Kürtler ve Kemalistler taş koydu.

Yüz yıldır, bitmiş Almanya, Japonya ve hatta Rusya gibi ülkeler küllerinden yeniden yeniden doğdu, biz bir baltaya sap olamadık vesselam.

Ekonomisinin dümenini bir IMF çalışanına teslim etmiş ve batıya gözdağı vermek için BRİCS’e üyelik başvurusu yapan bir ülkenin ne kadar ciddiye alınacağını Ekim 2024’te hep beraber göreceğiz.

Memleketin istikbalini ilgilendiren kararların, Meclis yerine Saraylarda alındığı bir ülkede, bir gecede AB adaylığından çekilir, NATO üyeliğinden çıkılırsa (İstanbul sözleşmesinden çıkıldığı gibi), buna da kimse şaşırmasın!

Ondan sonra ne mi olabilir?

Halkın ülkesinden, egemenlerin ülkesine tamamen geçmiş, bir kısım elitler şatafat içindeyken halkının sefalet içinde yaşadığı, batının şamar oğlanına dönmüş bir ülke ve İran’dan daha beter oluruz.

İran’ın petrol ve doğal gazı var, bizim o da yok.

Temennim, BRİCS’ e üyelik sevdasından, Rusya’dan aldığımız S-400 füzelerinin canımızı acıttığı kadar zarar görmeden, vazgeçilmesidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selim Kaplan Arşivi
SON YAZILAR