Arab û ruz traşı / Meydanbej traşı
Arab û rüz tıraşı eskiden, Karacadağ eteklerinde yaşayan köylerde ve göçerlerde kullanılan bir traş şekliydi.
O günün şartlarında bu köylerde su sıkıntısı oluşundan ve köy halkı da hayvancılıkla uğraştığından, çocuklar için uygun görülen tıraş şekliydi.
Çocukların bitlenmemesi için enseden başlayıp kulak ve başın üst tarafı dâhil yukarıya doğru sıfır, “o” makineyle alınır. Yalnızca başın ön kısmı yani alnın üstü, tarak tutacak şekilde saç bırakılırdı, çünkü; bitlenme en sık bu bölgede görüldüğü için bu yönteme başvurulurdu. Köylüler yoksul olduklarından çocuklarını şehre getirip berberde tıraş edemediklerinden bazen keçi ve koyunların yünlerini kırptıkları makasla da çocukların saçları kesilirdi, bu kesim sonucu saç düzgün kesilmediği için izler oluşurdu.
Bu izler “Köy Hizmetleri”nin dağ geçitlerinde açtığı yollar gibi kafada sırıtırdı.
Bir de kafanın üstüne bir tas ters olarak yerleştirilir, etrafı makasla yada makineyle alınırdı.
Bu tıraşa da tas tıraşı denilirdi…
Bizim çocukluk yıllarımızda, genellikle Melikahmet semtinde alış veriş için anne ve babalarıyla gelen çocuklar ya arab û rüz ya da davar makasıyla tıraş olduklarını görür ve hemen onların “Karacadağ”lı olduğunu anlar, zaten o tıraş şekline; “Karacadağ” tıraşı denilirdi. Biz de gençlik yıllarımızda Karacadağ (Arab û rüz) tıraşı olduk...
Karacadağ eteklerinde bulunan NATO’nun “ Pirinçlik” üssündeki Amerika askerleri bu tıraşı orada görüp daha bir geliştirdikten sonra kendi saçlarında denediler. Bu tıraş şeklini kendi ülkelerinde de sürdürdüler ve tıraş şekli yayıldı adına da “Amerikan Tıraşı” denildi.
Zenciler genellikle saç modellerini kanal halinde sıralı, çizgi çizgi dalgalı oluşunu veya tas tıraşını benimserler, bunun nedeni ise Zencilerin saçlarının sert kıvırcık olmasından dolayıdır.
Bu tıraş şekli de Karacadağ da davarların yünlerini kırparken kullandıkları makaslarla çocukların saçlarını kestirdiklerin modelin daha gelişmiş şeklidir.
Zaten “Yeni Kıta Amerika” nın kendi gelenek ve görenekleri olmadığından değişik ülkelerin gelenek, görenek ve kültürlerini geliştirip reklamlarla kendilerininmiş gibi lanse ettirip ihraç ederler.
Kendi kültürüne, geleneklerine sahip çıkmayan bir halk başka kültürlerin ağırlığında ezilir ve kişiliği yerine oturmaz, kişiliğin oturmadığı gibi ruhsal bunalımların pençesine düşer.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.