ANLA(YA)MAMAK SENİ
Bu haftaki köşe yazıma “Hüseyin Gülsever” adlı öğrencimizin Peygamberimiz hakkında kaleme aldığı bir yazısına yer vermek istiyorum. Kutlu doğum etkinlikleri kapsamında yazılan bu çalışma aynı zamanda il yarışmasında ikincilik dercesine sahiptir. Müslüman bir gencin, Kainatın Efendisine olan hissiyatını dile getirmesi bağlamında siz değerli okuyucularımın istifadesine bu yazıyı sunuyorum
Biliyorum seni anlatmaya kelimeler kifayetsiz, ben onlardan kifayetsiz.
Bu yüzden sözcükler hep yersiz.
Ama olsun yazmak istiyorum kalemimin gözyaşı bitene kadar.
Seni anlatamamak kadar yazmak, hiç (hep) ve sonsuz.
Sen ki Aziz ve Celil’in, aciz ve zelile bir rahmet müjdesi.
Sen ki “E zilletin alel mü’minine e izzetin alel kafirin” ayetinin vücut bulmuş hali.
Sen ki tıpkı dediğin gibi rahmet ve merhamet dininin peygamberi.
Sen ki senin gözünün yaşını silmeye vakit bulamadan Rab’bine göçen Amine’ninMuhammed(s.a.v)’i
Hiddetinde rahmetindendi, hilminde…
Ebubekir “şefkatindi”, Ömerdi “cesaretin”…
Ali idi “ilmin” Osmandı “Hilmin”.
Cehaletin babası, devenin bile bakmaya iğrendiği pisliği bıraktıysa da o mübarek başına,
Sen yine de “Ya olursa” dedin, cehaleti saadete çevirircesine.
Zeytin gözlü Zeyd’inle beraber parçalandıysa da vücudun Taif’lilerin taşıyla ,
Sen yine de üzerlerine yağdırılacak dağı, taşı kabul etmedin
Zürriyetlerinin imanını görürcesine.
Uhud’ta her damlasına kurban olunan kanın akıtıldıysa da,
Açtın ellerini semaya sana kör olan kavmin adına,
Halid b. Velid(r.a)’in, Amr b. As(r.a)’ın, Osman b. Talha(r.a)’nın inanacağını bilircesine.
İşte sen her ne kadar rahmetinle muamele ettinse de
Onlar yine zalimdiler, hala zalimler
Ebu Cehiller ölmemişçesine.
Ama onlar sanmasınlar ki Resul-ü Ekrem(sav) zillet içerisinde “Haşa”.
Çünkü bilsinler ki;
Allah nurunu tamamlayacaktı, kafirler istemese de.
Seninle tamamlayacaktı,
Senin yolundakilerle,
Rahle-i tedrisinden geçen yeryüzü yıldızlarınla.
Sen ki bunun için çektin kılıcını Bedir’lerde ışık görmüş yarasalara
Sen ki Beni Kureyza gibilerini infaz ettirdin gerektiğinde.
Senden sonrakiler de “heyhat mine zille” şiarıyla mücadele edecekti,
Kerbelalar’da Yezit’lere
Seni sen yapan da buydu zaten seni “Yürüyen Kur’an” yapan.
Müminlere zilletinden, kafirlere izzetinden.
Seni anlatamayacağım kadar yazmak isterdim de
Gecenin karanlığının arttırdığı içimdeki acı izin vermiyor buna.
Ama şunları söylemek istiyorum son mısralarımda:
Senin yokluğun mu içimizdeki acı,
Yoksa yalnızca ağzımızla tasdiklediğimiz varoluşundan mıdır kaldıramadığımız yük.
Sen kalbimizde misin bilemeyeceğim ama,
Biliyorum ki, seni sen gibi yaşamadığımızdandır bu sert ama şefkatli tokat.
Her zamankinden daha çok muhtacız senin manevi iklimine.
Ey, ruhların sultanı
Akılların muallimi
Kalplerin sevgilisi
Rahmet ve kılıç dininin peygamberi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.