Müslüm Üzülmez

Müslüm Üzülmez

Akıllı teknolojik cihazlarla birlikteliğimiz? (I)

Akıllı teknolojik cihazlarla birlikteliğimiz? (I)

Kitaplarını zevkle okuduğum kadın yazarlarımızdan Leylâ Erbil, “Zihin Kuşları” kitabında yer alan yazılarından birinde önemli bir belirlemede bulunur: “Hız, insanla bilginin, insanla insanın arasını açıyor. Bu çağda bilgiye yetişmek, her şeyi öğrenip kavramak olası değil artık.(T. İş Bankası Yayınları, 2016-İstanbul, s.99)

Dördüncü Sanayi Devrimi” kitabı Leylâ Erbil’in bu belirlemesine neden olan şeyleri geniş bir perspektiften bir bütün olarak sunuyor. Davos toplantılarının düzenleyicisi Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu ve başkanı Profesör Klaus Schwab tarafından 2016 yılında kaleme alınan kitap; “teknoloji ile toplumun nasıl bir arada var olduğunu vurgulama” (s.12) amacıyla yazılmış ve biraz tereddütlü olunsa da sanki geleceği selamlamaya çalışmış. Kitap, üç bölümden oluşuyor: Dördüncü sanayi devrimine genel bakış, başlıca dönüştürücü teknolojiler, bu devrimin etkisi ve gündeme getirdiği bazı politik meydan okumalar olarak. (Dördüncü Sanayi Devrimi, Optimist Yayınları, Çev: Zülfü Dicleli, 2017-İstanbul.)

Sanayi/endüstri devrimi, Avrupa’da 18. ve 19. yüzyıllarda, yeni buluşların katkısı ve buhar gücüyle çalışan makinelerin kullanılması sonucu üretimin makineleşmesi ve sermaye birikimini arttırması olarak tanımlanmakta ve dört aşamalı olarak ele alınmaktadır:

Birinci Sanayi Devrimi/ Endüstri Devrimi: 1760-1860 arasında hızlı bir biçimde üretim makineleşti, burjuvazi ve işçi sınıfı tarih sahnesine çıktı.

 

İkinci Sanayi Devrimi/ Teknoloji Devrimi: 1860-1914 arasında makineleşmenin bir sonucu olarak üretim serileşti, sermaye birikimi hızlandı; burjuvazi ve işçi sınıfı arasında örgütlü ve bazen de kendiliğinde gelişen şiddetli sınıf savaşları süreğenleşti. Kapitalizm emperyalizme evrildi, Birinci Dünya Paylaşım Savaşı yaşandı.

Üçüncü Sanayi Devrimi/ Dijital Devrim: 1914-1990 arasında üretim hem otomasyona geçti hem de sayısallaştı. Bilgisayarların yapımına başlandı ve sonrasında hayatın her alanında kullanımı yaygınlaştı. Çarlık Rusya’sında komünistler iktidarı ele geçirip Sovyetler Birliği’ni kurdu. Avrupa’da sendika, 8 saatlik çalışma hakkı ve iş güvencesi yasalarla teminat altına alındı; refahtan kısmi pay alındı. Yaşanan İkinci Dünya Paylaşım Savaşı’nda ABD Japonlara karşı Atom bombasını kullandı, faşizm yenilgiye uğratıldı, Kızıl Ordu Berlin’e girdi ve ardından birçok ülkede komünist ya da işçi sınıfı partileri iktidara geldi, sosyalist ülkeler topluluğu oluştu. Sömürgelerde ulusal kurtuluş hareketleri yükselişe geçti ve birçok sömürge ülkede bağımsızlık ilan edildi; soğuk savaş dönemi başladı, komünizme karşı NATO kuruldu. 1961’de Yuri Gagarin’in uzay aracıyla uzaya çıkmasının ardından uzay yarışı başladı.

Dördüncü Sanayi Devrimi: 1990 sonrası... Teknoloji hızlı bir gelişim gösterdi. Bilgisayar destekli akıllı makineler işyerlerinde, üretimde yerlerini alarak işçilere rakip olmaya başladı. İşçi sınıfı hem nicel olarak ve hem de emeğin dönüşümü nedeniyle toplumsal gücünü ve niteliksel rolünü yitirmeye başladı. Sovyetler Birliği dağıldı, sosyalist ülkeler siyasi ve ekonomik tercihlerini bir bir kapitalizmden yana yapmaya başladı. İsmen veya şeklen sosyalist kalanlar ise serbest piyasa ekonomisini tercih eder oldu. Soğuk savaş dönemi sona erdi ya da “medeniyetler çatışması” biçiminde başka bir biçim aldı. Benzeri görülmedik derinlik ve genişlikte yaşanan bu hızlı değişim ve dönüşümlerin bir sonucu olarak dünya genelinde komünist, sosyalist ve sosyal demokrat partiler, sendikalar, yığın örgütleri eski güç ve etkinliklerini yitirdi. Üretimden günlük yaşantımıza kadar hayatın her alanında kullanılan akıllı makineler, dijital cihazlar olmazsa olmazımız oldu. Farklı türden yeni bir sınıf sistemi oluşmaya başladı.

Günümüzde üretim süreçlerini bilgisayarlaşma yönünde teşvik etme ve yüksek teknolojiyle donatma projesi olarak kabul edilen “Endüstri 4.0”, dördüncü sanayi devrimini ifade etmektedir. Klaus Schwab, kitabında Dördüncü Sanayi Devrimi’nin nasıl bir şey olduğunu daha geniş anlamıyla anlatmaktadır:

Benim dördüncü sanayi devrimi olarak gördüğüm şey ölçeği, kapsamı ve karmaşıklığı bakımından insanlığın daha önce yaşadıklarının hiçbirine benzemiyor.

Bu yeni devrimin hızını ve genişliğini henüz tam olarak kavrayamıyoruz. Milyarlarca insanın mobil cihazlara bağlanmasının, eşi görülmedik miktarda işlem gücünün, depolama yeteneklerinin ve bilgi erişiminin ortaya çıkmasının sağlayacağı sınırsız imkânları düşünün. Ya da yapay zekâ (YZ), robotik, nesnelerin interneti (Nİ), özerk taşıtlar, 3D yazıcılar, nanoteknoloji, biyoteknoloji, malzeme bilimi, enerji depolama ve kuantum bilgiişlem gibi yeni teknolojik atılımların çok çeşitli alanlarda şaşırtıcı şekillerde iç içe geçmesini düşünün. Bugün bu inovasyonların (toplumsal, kültürel ve yönetimsel ortamlarda yeni yöntemlerin kullanılmaya başlanması-M.Ü) çoğu henüz emekleme aşamasındadır, ancak fiziksel, dijital ve biyolojik dünyalarda teknolojiler iç içe geçip birbirilerini güçlendirerek yol aldıkça gelişmelerinde bir sıçrama noktasına yaklaşıyorlar.” (s.9) “Bu devrim doğrusal değil üstel bir hızla gelişiyor. ...‘biz kimiz’ sorusunu da değiştiriyor. ...bir bütün olarak toplumda sistemlerin bütünsel dönüşümünü içeriyor.” (s.11)

Osmanlı İmparatorluğu, Birinci ve İkinci Sanayi Devrimlerini gerçekleştiremediği için ne üretimi makineleştirebildi, ne seri üretimi gerçekleştirebildi ve ne de burjuvazi ve işçi sınıfını tarih sahnesine çıkarabildi (sadece savaşta Almanya’nın safında yer aldı!). Bunları yapamayınca da dibe vurdu, parçalanıp dağıldı. Cumhuriyet yönetiminin kurucu kadrosu iyi kötü Birinci ve İkinci Sanayi Devrimini gerçekleştirmeye çalıştı, ama gerçek anlamda başaramadı. Başaramayınca da iktidardan uzaklaşmak zorunda kaldı. Sonrasında iktidara gelenler Üçüncü Sanayi Devrimi ürünlerinin çok iyi tüketicileri oldular. Bu, tam da Üçüncü Sanayi Devrimi’ni gerçekleştiren ülkelerin aradığı bir şeydi.

Bugün dünyanın gelişmiş ülkeleri Dördüncü Sanayi Devrimi’ni bir an önce gerçekleştirip meyvelerini toplayabilmek için bütün hünerlerini seferber etmiş vaziyette çalışıyor. Ama Türkiye’nin bu büyük değişim ve dönüşümü gerçekleştirmesi çok zor. Bilim insanları, aydınlar, yazarlar, sanatçılar susturulursa, cezaevlerine tıkılırsa ya da yurtdışına çıkmaya zorlanırsa bilgi nasıl serpilip gelişecek, bilimsel gelişme nasıl gerçekleşecektir. Düşünce ve ifade özgürlüğü olmadan Dördüncü Sanayi Devrimi’ni gerçekleştirmemiz mümkün mü, değil. Dördüncü Sanayi Devrimini, değişim ve dönüşümü eğer gerçekten istiyorsak önceliğimiz herkes için demokrasi olmalıdır. Karanlıkta çiçek açmaz!

(Devamı haftaya...)

Müslüm Üzülmez

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Müslüm Üzülmez Arşivi
SON YAZILAR