‘Terör’, ‘Terörist’, ‘Şehit’ edebiyatı seçim dönemlerinin 3 ana başlığı olarak Başbakan ve Cumhurbaşkanının gündemi olduğu kadar ülkenin de gündemi oldu. Yani bildiğimiz tekrarları dinliyoruz. İşsizlik, istihdam, ekonominin nasıl düzeltileceği konusu ülkenin gündemi değilmiş gibi davranıyor iktidar. Dövizin yükselişi, batan şirketler ülkenin gündemi değilmiş, her şey güllük gülistanlıkmış gibi bir sunum içindeler.

Afrin operasyonu ile yatıp kaktığımız dönemi hatırlıyoruz değil mi?

Oradan çıkacak sonuçların seçim malzemesi olarak kullanılacağı yönündeki görüşlerimiz ortaktı, tutmadı. 24 Haziran seçimleri gündeme gelince Afrin’den bir sonuç alınamayacağı çok net ortaya çıkınca iktidar Rotasını Kandil’e çevirdi. ‘Ne kadar fazla şehit gelirse o kadar pirim yaparız’ mantığı ile siyasetin propaganda aracı da Kandil oldu.

İktidar Kandil üzerinden oy devşirebilir mi?

Operasyonlar ülkenin çoğunluk bir kesiminde inandırıcı olmadığı gibi, seçim dönemlerinin propaganda aracı olarak kullanıldığı yönündeki kanaatler çok güçlü, artık tutmuyor.

**

Cumhurbaşkanının Diyarbakır konuşmasını izliyoruz. 16 yılda Diyarbakır’a 35,5 katrilyon yatırım yapıldığını açıklıyor. İş adamlarıyla konuşuyorum, ‘Nerede o yatırımlar, biz görmedik’ diyorlar. Sonra dönüyorum; İstanbul Sanayi Odasının ‘Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu-2017’ veri araştırmasına bakıyorum, araştırma sonuçlarına göre Doğu ve Güneydoğu illeri bu kategoride yok, sıfır çekmiş. Özellikle Diyarbakır’ın ilk 500’de firması yok.

**

Diyarbakır’da gözle görünen tek yatırım, Cumhurbaşkanının da açıkladığı gibi 33 bin kişilik yeni stadyum. Bir de kent merkezindeki eski stadyum arazisinin ne olacağı konusu var. Cumhurbaşkanı bu arazinin ‘Millet bahçesi’ olarak planlandığını açıkladı. Buna sevinenler olabilir ancak, bu araziyi TOKİ iki yıl önce ihale ile müteahhide verdi. AVM ve konut projesi uygulanıyor, yüklenici firma burada ön satışlarını gerçekleştirmiş durumda. Proje iptal edilir, Cumhurbaşkanının dediği gibi ‘Millet Bahçesi’ ne dönüşür, onu bilemeyiz. Bekleyip göreceğiz.

**

En önemlisi; Diyarbakırlı Cumhurbaşkanı adayının Diyarbakır’da ‘Katil’ olarak ilan edilmiş olması! 6-7-8 Ekim olaylarının sorumlusu olarak ilan edilen Selahattin Demirtaş’ın 53 kişinin kanından sorumlu tutulmuş olması, bunun bedelinin kendisine ödetileceği yönünde kesin ve net ifadelerin kullanılmış olması. AK Parti taraftarları bunu kabul etmiş olabilir, mutlu olduğunu yansıtabilir, ancak Diyarbakır halkının ezici bir çoğunluğu bu suçlamadan dolayı mutlu olmadı. Çünkü herkes gerçeği biliyor, yaşamını yitiren 53 kişiden 45’inin HDP’ye yakın kişiler olduğunu herkes biliyor. Demirtaş’ın henüz bu olaydan dolayı ceza almamış olması da bu gerçeği yansıtıyor.

Ben Diyarbakır’ı tanıyorum, biliyorum. 24 Haziran’da bütün bunlara nasıl bir cevap verebileceğini de çok iyi tahmin edebiliyorum.