Şeyhmus DİKEN

Şeyhmus DİKEN

Vekillik "Meslek" Midir?

Vekillik "Meslek" Midir?

Bu yazıyı yazmama bir ölçüde Mecliste son Anayasa görüşmelerinde yaşanan patırtı / gürültü ve bir de mahalle dalaşını çağrıştıran kavgalar, tabi bir de hiçbir şey olmamış gibi "kanlı bıçaklı" imaj veren ama aralarda kameralara yansıyan "gayet samimi" vekil pozları sebep oldu diyebilirim.

Başta hiç kimseyi suçlamadan kendimi eleştirerek işe başlayayım en iyisi. Ama başlarken de şu hak teslimiyetinde bulunayım.

Yine bu deyimleri bizim coğrafyadan kullanan bir vekil'in tabiriyle "Vallahi de, tillahi de, billahi de zerre-i miskal kadar" benim ahım günahım yok bu mevzuda! Suçlu aslında seçim sistemi.

Dayıyorlar önümüze bizim gıyabımızda ve bizlerin, yani seçmen taallukatının rızasına danışılmaksızın oluşturulmuş vekil listelerini! Eğer o partiye oy verecekseniz, gönlünüzün elvermediği, ama alacakları oy oranıyla seçilecekleri kesin olan kimi adayların yer aldığı vekil listesi sırf o partinin altındaki "evet"e bastığınız mühür nedeniyle seçilerek meclise gitmiş oluyor.

Siz bir yanıyla oy verdiğim parti şu kadar vekil çıkardı diyerek belki böbürleniyorsunuz. Ama sizin şahsınız üzerinden ya da örgütlenmiş bir kamu denetçilik ağının yokluğu nedeniyle o seçerek yolladığınız listedeki vekil ya da vekiller seçildikleri yasama dönemi boyunca kayda değer hiç bir iş yapmasalar bile seçilmiş oluyorlar.

Ne Avrupa'daki gibi bir "geri çağırma" kurumu var. Ne de sizin seçmen yani "asil" kimliğinizle seçtiğiniz "vekil"e hesap sorma şansınız var. Hem zaten mevcut yapıyla vekil nerdeyse sizin yerinize "asaletmeab" olmuştur bile! O rozet, o makam koltuğu, o kimlik, o danışamanlar ve dahi o maaş...

Düne kadar sizden biri olan! Artık şehre geldiğinde önünde kapılar açılan, ceketler iliklenen "sayın vekilim" aşağı, "sayın vekilim" yukarı mertebesine erişmiş oluyor...

İşin doğrusu, mevcut anayasa görüşmeleri sonucunda ülke yeni bir sürece giriyor. Eğer Nisan başı itibariyle tasarlanan yeni siyasal rejim referandumu da kamuoyunun onayından geçerse milletvekilliği denen mesele aynı "itibari" konumunu sürdürür mü? Bilemem!

Ama bir gerçeklik bugün artık kamuoyunun hafızasında ki! Vekillik bu tuhaf ülkede artık bir "meslek" haline dönüşmüş durumda.

Eczacılık, hekimlik, mühendislik, avukatlık, gazetecilik, yazarlık, su tesisatçılığı say sayabildiğin kadar birer meslek de! Asıl meslek olmayan "Milletvekilliği" bütün bu mesleklerden daha itibarlı bir mesleğe dönüştü bile bu ülkede.

Neden mi! Nedeni çok basit...

Bir mühendis, avukat, hekim ya da gazeteci bir kaç yıl mesleğini kurumsal manada bir yerlerde çalışarak yapıp sonra bıraktı diye emekli olamıyor. İlla ki devlet memurları kanununa göre yasal emeklilik süresini dolduracak, öyle.

Ama vekillikte öyle değil! Daha vekil olur olmaz kapılar ardına kadar açılıyor önünüzde. Üstelik yalnız size mi, bütün aile efradınıza.

Bu sebeple vekilliğin cazibesi adından ve kendinden menkul. Gidince Ankara'ya oturunca o koltuğa sanki sihirli bir asa ile size dokunulmuş oluyor gibi! Tavır, davranış, ifade biçimi hatta bakışlar bile değişmiş oluyor.

En tuhafı da ne, biliyor musunuz! Vekilleri seçenlerle aralarına koydukları mesafe. Ankara daimi ikametgah, diğer bütün mekânlar ise devri ati'de kalmış diyarlar...

Ol sebeple meclisi, mahalle kavgalarının yapıldığı mekânlar görüntüsünü izlerken bir yandan da gülüyor ve "ha gayret" diyesim geliyor. Geldiğiniz sokaklara benzetiyorsunuz muteber mekanınızı! Ne mutlu size demek durumunda kalıyorum.

1970'li yıllarda Mektebi Mülkiye'nin birinci sınıfında Bülent Daver hocanın "Siyaset Bilimine Giriş" ders kitabında yazılıda soru olarak da karşımıza çıkan "Siyasetçi" tarifini hiç unutmam, aynen şöyle yazıyordu: "Politikacı, demagog, haddini bilmez, ukala kişi demektir."

Sözüm bilcümle siyasetçi ve siyaset meclislerinden dışarı, kürsüden sizi seçen asillere hitaben ne diyor, nasıl davranıyorsanız lütfen meclis kulisleri dahil her yerde de öyle olun. Yoksa inandırıcı olamıyorsunuz, öyle el ele, kol kola, ağzı kulaklarına varıncaya kadar bol kahkahalı ve dahi dün küfrettiklerinizin önünde hürmette kusur etmeyen eda! Olsa olsa bu işin sahiden bir "meslek" haline dönüştüğünün şekli oluyor, benden söylemesi...

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şeyhmus DİKEN Arşivi
SON YAZILAR