Sallana sallana neçe ser ave
Pazar günü Halk TV’de Görkemli Hatıralar programında konuklar arasında sanatçı Metin AKPINAR, Kadıköy Belediye Başkanı Serdıl ODABAŞI vardı.
Kardeş Türküler grubu bir zamanlar Selahattin DEMİRTAŞ’ın TV’de hem saz çalıp hem söylediği ‘Sallana sallana neçe ser ave’ türküsünü seslendiriyordu.
Biraz hüzünle dinliyorum.
Dün Mezopotamya Kitap Fuarına gittim. Fuar önceki gün başlamasına ve dokuz gün sürecek olmasına rağmen fuar alanı olağanüstü kalabalıktı. Stantları dolaştım almayı düşündüğüm birkaç kitabı buldum ve aldım. Hiç te azımsanmayacak ölçüde Kürtçe yazılmış kitaplar satılan stantlar vardı, ancak Kürtçe okuyabilme yetisinde olmadığım için herhangi birini alma şansım olmadı.
Bir başka stantta kitaplarını imzalayan Kürtlerin çok saygı duyduğu İsmail BEŞİKÇİ’yi ve kitaplarını imzalayan başka yazarları da gördüm.
Akşam saatleri olduğu için fazla oyalanmadan çıkışa yöneldim.
Fuar çıkışında Bixer Hatın/Hoş geldiniz yazıları beni yıllar öncesine… Bir İsveç mağazası olduğunu sandığım İKEA mağazasının kapısında HEJ DA/Güle güle yazısını ilk gördüğüm güne götürdü.
Her mağazasında var mıdır bilmiyorum. Bir AVM’de bulunan İKEA mağazasının çıkış kapısında ‘HEJ DA’ yazdığını görmüş ve yazının resmini çekmiştim. Beni merakla izleyen eşime İsveç dilinde ‘güle güle’ anlamındaki HEJ DA ’nın Kürtçeyi çağrıştırdığını söylemiştim. Kürtçe olmaması halinde istediğiniz yere Türkçe dışında istediğiniz dilde yazı yazabilirsiniz.
Bütçe görüşmeleri nedeniyle söz alan Mardin Milletvekili George ASLAN, 600 Vekil arasında tek Hristiyan Vekil olmasından ötürü konuşmasına iki dakika ilave edilmesini istemesi, Mecliste büyük bir hoşgörü ile gülüşmelere sebep oldu. George ASLAN yaklaşan yeni yılı, Hıristiyan dünyasının Noel’ini kutlaması hepsi hoş bir ortam içerisindeydi.
Ancak ne vakit ki George ASLAN Türkçe anlamayan hemşerilerim için diyerek Yılbaşı ve Noel dileklerini bir kez de Süryanice söyleyince, Meclisten protesto sesleri yükselmeye başladı.
Nasıl bu kadar acımasız, hoşgörüsüz olunabiliyor sorusu ile birlikte aklıma şu soru geliyor. Gerçekten bu ülkenin zenginliği, kültürü sayılan Kürtçe, Süryanice, Zazaca, Lazca dillerinde Süryanice bir cümle, Vekillerin ciddi ciddi asaplarını bozuyor mu ve en medenisini, yurtdışı görmüşünü, iş adamını bile çileden çıkarıyor mu?
Yoksa çileden çıkmış görüntüsünün bir çok şeyi bir iki çizgi ile anlatma sanatı sayılan karikatür gibi halkın bir kesiminin duygularına tercüman oldukları ön kabulü ile mi davranıyorlar?
Bilemedim doğrusu…
Protestolara en güzel cevabı oturumu yöneten başkan vekili Süleyman Sırrı ÖNDER veriyor. ÖNDER yakınmalarına karşın, ‘boynumu da vursanız müdahale etmem, insanın düşlerini gördüğü, ninni dinlediği ana dilinde temennilerde bulunabilir, buna müdahale etmekten haya duyarım diyor.
Kocaeli Milletvekili Lütfü TÜRKKAN Evine gitsin orda konuşsun, sokakta konuşsun ama burada olmaz, mecliste olmaz diye itirazlarına devam edince. ÖNDER vekillere hitaben birkaç gün önce kürsüde kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden Saadet Partili Hasan BİTMEZ’i hatırlatarak ‘ben rahmetliye terkin getirerek dua okudum. Bu kürsüde Bakara ayetlerinden alıntılar okundu’ hiçbiriniz kalkıp ta bu Arapça dediniz mi?’ Biraz tahammül lütfen! dedi..
Aklıma Merkez Bankası Başkanı geldi. Hafize Gaye ERKİN mecliste bir sunum yapsa, sunumda yer yer İngilizce kelimeler kullansa başta Lütfi TÜRKKAN olmak üzere Süryanice Noel dileklerine tepki gösteren diğer vekillerden tepki olur muydu?
Ne kadar direngen bir süreç, İnsanların kendi dillerinde Noel dileklerinde bulunmalarının mecliste bile tepki görmeleri tamda ‘gittik gittik bir arpa boyu yol gittik.’ masal sözcüğü gibi. Kürtçeyi serbest bıraktık denilmesinden bugüne kadar geçen 40 yılı aşan bir sürede, demokrasi açısından maalesef gelinen nokta burası.
Ne kadar tuhaf değil mi?
Tam 45 yıl geçmiş Kahramanmaraş katliamının üzerinden tahkikatlar ve soruşturmalardan bir sonuç alınamaması yanında Camiye bomba atılması yalanının klasikliği de tanıdık… Olayların benzerlikleri yanı sıra oluşması ile de örneğin Atatürk’ün Selanik’te ki evinin bombalanması gibi Sivas’ta Camiye bomba atılması yalanı ile kışkırtılmış, hazıra amade kalabalıkların sokaklara dalması olayları neredeyse karbon konulmuş gibi birbirinin aynı…
Yine 2’si Asker 30’u tutuklu ve hükümlü 32 kişinin öldüğü ‘hayata Dönüş Operasyonu’ gibi Ankara Gar katliamı gibi kanlı olayları yurttaşlar olarak kınarız ancak önleyemeyiz.
Ancak Kürtçe gibi, Süryanice gibi bu ülke insanlarının kendi dillerini konuşmalarına gösterilen tepkilere eşlik etmeyerek, artık klasikleşmiş yalanlarla kışkırtılmış insanları yadırgayarak bu yaklaşımların siyasi bir istismar konusu olmasını engelleyebiliriz.
Birilerinin bunları da söylemesi yazması gerek!
Siyasi alanın ve demokrasiyi sınırlayan çizgilerin daha genişlemesinin, hukukun daha objektif ve daha belirleyici olmasının hiç olmadığı kadar hayati olduğu bir süreçten geçiyoruz.
Ve bu alanların sınırları DEM ’in izleyeceği siyasetle çok ilgili olacağı bir seçim sürecine giriyoruz.
Bütçe görüşmelerinde izlediğim DEM Eş Başkanı Tülay HATİMOĞLU’ nun bütçe üzerindeki konuşması söylemek istediğime bir örnek olarak verilebilir.
Çerçevesi çizilmiş, karşıt hamleleri belirlenmiş, önlemleri alınmış ezber hamleleri bozmak, halkın sorunlarını her zamankinden daha fazla gündeme taşımakla o sorunlara çözüm aramakla ve bunları dillendirmekle mümkün olabilir.
19.12.2023/Diyarbakır
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.