İnsanlık halleri (4)
Temiz kalplilikle bayağılığa, kabalığa, samimiyetsizliğe, tutarsızlığa, bencillik ve fanatikliğe karşı durmak gerekir. “Hiçbir zaman tam karanlık değil geceler!” Parmaklarımız birer kandil olmalı, gecelere tutmalıyız! İnsanın, varsa içindeki karanlıklara da.
“Dilim varmıyor söylemeye ama/Suçun büyüğü de senin canım kardeşim.” Bunları niye anlattım? Çünkü malzememiz insandır. Ve ayakları yerden kesik bir iyimserliğin topluma yararı da olamaz.
Dünya, bir çırpıda gül bahçesi olmuyor. Belki “gerçekçi” bir karamsarlık, bir yanıyla böylesi bir iyimserlikten daha diri tutar insanı. Onun için yaşananları hesaba katarak değerlendirme yapmakta yarar var.
Kol kırılır, yen içinde kalır tavrı ikiyüzlülüğün ta kendisidir. Bu ikiyüzlü tavır, yıllarca ne yazık ki, en sağından en soluna bütün ideolojik yapılanmaların olduğu her yerde mubahtı. Biraz da ondan bir türlü iflah olamadık.
ESMER GÖZ BAĞIM (I)
dalgınım.../dağınığım.../savruğum /nasıl olduysa ve kendini bir anda /arap giysileri içinde bulan bir japon kadar şaşkınım /kendimi bilmez haldeyim /üzerimdeki cüzdandan öğreniyorum adımı soyadımı /böyle ne ettin sen bana kız /kara büyü mü, yoksa ölüm mü
başımı döndürüyor, dünyamı karartıyor /önüme çıkan her çukura düşüyorum /her duvara çarpıyorum /kezlerce özür dilediğim olmuş elektrik direklerinden /yollar bile ardımdan “yürrü…anca varırsın″ diyor böyle ne ettin sen bana kız /kara büyü mü, yoksa ölüm mü
gözlerimle her karşılaşan kaçıyor /dostlarım bile afallıyor /yüzüme korkuyla gülümsüyorlar /hiç kimse saygısızlık edemez bana /olacak iş mi bu ama /herkese adınla sesleniyorum kızım/ sen daha dünkü çocuksun /ağzın süt kokuyor/ “ben benim” diyen kızları emzirdiğimde /belki yoktun dünyada /olacak iş mi bu ama /herkese adınla sesleniyorum çocuk esmer gözbağım, sana ne diyeyim /ben bu duruma düşecek adam mıydım /uykularımın katili leyli /yüreğinle göremedin beni ne yazık ki
küçük, tatlı, esmer bela /kızım, son gülüm olmanı istemiştim /yüreğime karşılık verebilseydin eğer /azrail bile gölge etmeye kalksa /onu amed’ in surlarında pikniğe çıkarırdım /doruklarda kardelen derlerdim saçların için /yüreğimi koparıp göğsüne iliştirirdim
esmer göz bağım, sana ne diyeyim /saçlarımı eylül aldı /bir parça aklım vardı /onu da sen alıyorsun
Aydın ALP – AŞKLA VURULAN – CEM YAYINEVİ – 1996 – İSTANBUL
RUHLAR MAHŞERİ (Toplu Şiirler) – (JJ YAYINLARI – 2015 – DİYARBAKIR
İnsan toplumsal bir varlıktır. Günümüzde artık, “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” sözünden öte, bana düzenini, sistemini söyle, yani toplumunu, toplumsal örgünü söyle, sana kim olduğunu, ne olduğunu ve bütün kişiliğini söyleyeyim geçerlidir. Önce yalanı, ikiyüzlülüğü, sinsiliği, tilkiliği, yani alçaklığı yaratan şartları ortadan kaldırmak gerekir.
Kötülüğün kaynağı, bireysel değil, toplumsaldır. Sivrisinekleri öldürmek çözüm değil, bataklığı kurutmak gerekir. Bunlar, ideallerdir. Yaşam idealize edilmeyecek kadar reeldir. Bu realiteyi yaratan en büyük gerçek de pusuda bekleyen ölümdür. Yaşam, bir yanıyla yanlış yapma hakkını kullanma sürecidir de. İnsanoğlu yaşadıkça yanlışlıklar yapar. Ama kasıtlı olmaması koşuluyla, varsa yanlışlarını düzeltmesi koşuluyla yanlışlar öğretici, eğiticidir.
“Tez tutun elinizi iyi işler yapmada.”
ÇOK ÖLDÜM BEN
alıp kalbimi gidiyorum
ellerimin arasına alıp gidiyorum
senden gelen bütün ölümleri kutsal bildim
sen de hani kutsadıkça kutsadın beni
alıp kalbimi gidiyorum
bu saf ve o kadar cesur vaşak yavrusunu
ellerimin arasına alıp gidiyorum
kimseler başka acı çektirmemeli
çok öldüm ben
bir daha ölmemeli…
Aydın ALP – AŞKLA VURULAN – CEM YAYINEVİ – 1996 – İSTANBUL
RUHLAR MAHŞERİ (Toplu Şiirler) – (JJ YAYINLARI – 2015 – DİYARBAKIR
Dünyanın en güzel sözlerinden biridir bu atasözümüz: “İyilik yap, denize at; balık bilmezse Halik bilir.” Unutmayın, ölüm pusuda! İnsan doğası, kalıtım, genler, sonraki iş belki de. Gerçi insanoğlu hiçbir şeyi böyle askeri hiyerarşiye göre değerlendirmiyor, değerlendirmemeli de. Şartların olgunluğundan, uygunluğundan birçok ülkede bilim adamları, gen haritalarını bile oluşturuyor. Küçük yaşlarda üniversitelerde okuyan IQ’su yüksel dâhi çocuklar, IQ’su yüksek insanlardan alınan spermlerle döllenme vb. şeyler günümüzün gerçekleri zaten.
Ben, sözü Ömer HAYYAM’ın dörtlüğü ile bitirmek istiyorum.
“Ruhumu saldım bu dünyanın maverasına /Esrarını öğrensin diye
Geldi ve bana dedi ki /Cennet de, cehennem de senin içinde”
Evet, iyilik de, kötülük de insanın içinde.
31 Mart 2000 / ROJA WELAT
(Gazete ve Edebiyat Dergileri Yazıları – 1994 – 2018)
AŞKI OMAYANIN ŞİİRİ OLMAZ ( JJ YAYINLARI – 2018 )
*Şiir, bu yazı için sonradan eklenmiştir
Açıklığın, saydamlığın olduğu yerde güzellik boy verir. Dolayısıyla düzeni ve sistemi demokratikleştirmek, üretim toplumu oluşturmak, kimsenin kimseye muhtaç olmadığı ve aynı zamanda herkesin herkese gereksinim duyduğu adaletli bir toplumsal örgüyü oluşturmak gerekir.
Hukuksuzluğun, baskının, zorbalığın egemen olduğu ve yoksulluğun, yoksunluğun, işsizlik ve açlığın hüküm sürdüğü bir yerde ah özgürlük ve ekmekten başka ne dileyebilirim, bilmiyorum.
Aydın Alp
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.