HewlErbil...
Kimi şehirler vardır ki; şarkıları, şiirleri, efsaneleri, mimari yapıları, yanından-yöresinden ya da içinden geçen nehirleri ez cümle tarihiyle beni daha yakından ilgilendirir.
Kürtlerin Hewlêr, Türkmenlerin Erbil ismiyle müsemma şehir bugün Irak Federe Kürdistan yönetiminin başkenti ve en büyük şehri. Son on yıllık zaman dilimi içinde üç kez, hatta birinde Kürtçe'nin Sorani lehçesine çevrilip basılan "İsyan Sürgünleri" kitabımın davetine dahi çeşitli nedenlerle katılmam çok arzulamama rağmen mümkün olmamıştı.
Şubat başında kısa adı DİTAM olan ve Diyarbakır'da örgütlü bir düşünce kuruluşu olan Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi'nin bir sivil toplum buluşma programı nedeniyle Hewlêr'deydim. Kısa süreli, iki günlük, çok yoğun ve verimli program başta Planlama Bakanı ve Vali olmak üzere çeşitli sivil toplum kuruluşları ile geleceğe yönelik bir sivil ilişkilenme ve buluşmasına altyapı oluşturdu...
Bütün programatik ve "iş" gereği seyahatlerin benim gibi işin kültürel ve kent kimliği arka planını da merak edenlerinde bir öte yakası da her daim vardır...
İşte bu sebeple yönümü oraya çevirdiğimde dilimde hep Kürtçe dillendirilen Hewlêr şarkısının sözleri vardı. Şarkı;
"Hewlêr lorîka dayikan
Hewlêr qêrîna zarokan
Hewlêr kilê çavê bûkan
Hewlêr bi xwîna şehîdan..." diyerek devam ediyor.
Bir başka ve Türkçe dillendirilen "Varak Erbil'e" şarkısında ise;
"Ana baba yurdumuz
Bilmedi kimse kadrimiz
Unutamayız derdimiz
Yanak Erbil'e Erbil'e..." diyordu...
Kürtler, Türkmenler, Araplar, Keldani ve Süryanilerin birlikte yaşadığı çok etnisiteli ve çok dinli bir şehir Hewlêr-Erbil...
Şehrin orta yerinde şehrin "kalbi" olarak telaffuz edilen "kale" milattan önce 2300'lü yılların kale şehirli Mezopotamya şehirlerinin tipik örneği. Kale ve etrafındaki eski çarşı çok canlı...Yeniden dizayn edilen şehir, kalenin etrafında modern bir kent planlaması ile gelişmiş. Daha çok cadde genişliği metrajı üzerinden tarif edilen dairesel bir planlama ile kent tasarımı yapılmış. Otuz metrelik, altmış metrelik, yüz metrelik caddelerin yanında biz oradayken 120 metrelik caddenin açılışı yapılıyordu.
Yeni yapılaşma daha çok batı dediğimiz Avrupa ya da Amerika'nın şehirlerinin benzeri site tarzı ve ticari alanları da alışveriş merkezleri tarzında bir yapılaşmayı gündeme taşımış.
Petrol gelirlerinin federe yönetim tarafından kent rantiyesi üzerine kullanımıyla kısa bir zaman dilimi içinde devasa bir büyümeyi beraberinde getirmiş.
Bunlar elbette dünyanın değişik yerlerinde benzerleri olan şehirlerde görmemiz mümkün olanlardan...
Beni asıl ilgilendiren geçmişi binler yıl evveline dayanan tarihi kale ve etrafındaki eski yapıların korunması. Kale, kentin varlık manzumesi olarak insanı kendine çeken bir özellik taşıyor.
Yönetim çok akıllı bir kararla şehrin Aynkawa adını verdiği ve Asuri-Süryaniler ile Keldanilerin yaşadığı semtinde mülk edinmenin sadece Hıristiyan nüfusuna mensubiyetle mümkün olacağı isabetli kararını vererek bir dini ve etnik yapının popülasyonunun korunmasını sağlamış.
Erbil-Hewlêr'in bir yanıyla benim şehrim Diyarbekir'le hayli benzerlikleri olduğunu da gördüm. Kalesi, yakınından geçen nehri, çok etnisiteli ve çok dinli yapısı, kültürel ve tarihi kimlikle varlık gösterisinde bulunması heyecan verici.
Tabi bir de Kürtlerin iki ayrı ülkedeki (Irak ve Türkiye) iki şehrinde ortak kültürel zemin üzerinde ve aynı dili konuşmanın letafetinde bir buluşmaya ev sahipliği yaptığı içinde...
Erbil ya da Hewlêr'e ve bölgeye bir daha ama daha geniş bir seyahat şart oldu. İlk olan bu ziyaret "tadımlık" kabilindendi benim için...
Hani Hewlêr şarkısının sözlerinde diyor ya; "Hewlêr...ji nû ve dayik bû..."Aynen o kabilden kısa zamanda büyüyüp kurumsallaşan ve kabına sığmayan yeni(den) anasından doğan bir değer gibi...
17 Şubat 2017 Diyarbekir
Şeyhmus Diken
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.