DİYARBAKIR’IN KALBİ…
Evet, önceki tüm yazılarımda olduğu gibi bu yazımda da yine Diyarbakır’a olan sevdamı dile getirmeye çalışacağım.
Bu sevda yalnızca yazmakla, yalnızca söylemekle olmuyormuş. Bir de bu sevdanın gereklerini yerine getirmek, acısını sevincini, ezasını cefasını yaşamak gerekiyormuş.
Geçtiğimiz hafta sonu yani 23 Ağustos 2020 tarihinde yapılan kongrede AMED SPOR Kulübü Yönetim Kurulu’nda görev aldım.
Kongre sonucunun açıklanmasından hemen sonra ilk gelen telefon, Diyarbakır’da henüz 7-8 aydır tanıdığım fakat samimiyetine inandığım yakın bir arkadaşımdandı. Şöyle dedi:
_ “Seni içtenlikle tebrik ediyorum. İnan bana Diyarbakır’ın kalbine girdin”.
Amedspor’u Diyarbakır’ın kalbi olarak tanımlayan arkadaşımın bu sözlerinde ne kadar haklı olduğunu giderek daha iyi anlıyorum.
Sadece Diyarbakır’da değil, tüm kentlerimizde var olan taraftarı ile büyük bir kitlesel aktör olan Amedspor’un; bundan sonra benim yaşamımda oynayacağı önemli rolü az da olsa elbette ki tahmin edebiliyorum.
Ben (ve elbette ki tüm Yönetim Kurulundaki arkadaşlarımız) bu kente olan sevgimin ve vefa borcumun ufak bir göstergesi olarak kendimi buna mecbur hissedip elimi taşın altına koydum.
En az Diyarbakır’da olduğu kadar batı illerimizde de büyük ses getiren bu girişimimin sonucu inşallah hayırlara vesile olur.
Gözümü korkutanlar da yok değil elbette.
Fakat hiçbir zorluk karşısında asla yılmayacağım.
Çünkü sporun birleştirici bir güç olduğuna yürekten inanıyorum.
Bir nevi tüm toplumumuzu bir arada tutan etken unsurların başında gelir.
Sporda din ayrımı, inanç ayrımı, etnik ayrımcılık ve hatta dil ayrımı yoktur. Spor; her türlü ayrımcılığı reddeden, kaynaştırıcı bir özelliğe sahiptir.
Elbette ki benim de kendime göre değer yargılarım var. Bu değer yargılarım çerçevesinde AMEDSPOR için oluşan olumsuz anlamdaki algıları değiştirebilmek ve bilhassa Diyarbakır ve Diyarbakırlı için bir şeyler yapabilmek adına elimi taşın altına koydum. Allah’ın izni ile başaracağım.
Bu noktada en büyük şansım, Diyarbakır’da Diyarbakır ve Diyarbakırlı için büyük bir özveriyle çalışan elit insanların bir arada olduğu Amed Spor Kulübü Yönetim Kurulunun hepsi birbirinden değerli üyeleridir.
Tebrik edenler olduğu gibi üstü kapalı imalarda bulunanlar da elbette ki olacaktır. Tüm bunları normal karşılıyorum. Bir kadının üstelik de Diyarbakırlı olmayan bir kadının ailesinin de tüm desteğini alarak, erkek egemen dünyası sayılan bu alanda var olma çabasıdır bu….
Ben bir Türk kadınıyım. Mustafa Kemal Atatürk tarafından birçok dünya ülkelerinden çok daha önce bana tanınan haklarımı kullanıyorum. Siz Atatürk’ün, dünyada ilk defa Beden Eğitimini zorunlu kılan Devlet Adamı olduğunu biliyor muydunuz?
Türk kadını, Atatürk devrimleri ve O’nun direktifleri sayesinde Türk sporundaki yerini almıştır. Atletizm ve tenisle, spor alanlarında görülmeye başlayan Türk kızları, daha sonra kürek, eskrim ve yüzme dallarında da kendilerini göstermeye başladılar. Birçok dünya kadınından daha önce spor sahalarındaki yerini alan kadınlarımız, (Olimpiyatlarda dünya kadınları ilk kez 1928 yılında pistte yerlerini aldılar oysa bu tarihten birkaç yıl önce Türk kadınları futbol dışındaki alanlarda zaten vardılar) 1954 yılından itibaren futbolda da varlık göstermeye başlamıştır. Bugün Amedspor Kadın Futbol Takımı 1. Ligde yerini alarak, tüm Diyarbakır’ın gururu haline gelmiştir.
Şimdi DİYARBAKIR, sıra sende…
Takımına sahip çık, onun birleştirici gücüne inan.
Amedspor etrafında kenetlenecek olan Diyarbakır; barış, dostluk ve sevgi ile dolup taşacaktır. Geçmişten geleceğe coşkun akan ırmaklar gibi ol Diyarbakır. Hoşgörü denizinde enginlere karış. Ve sporun tüm dallarında başarıdan başarıya koş. Sevincin sevincimiz olsun!
Haftaya görüşmek üzere sağlıcakla kalın.
Meltem Gönüllü