Diyaloglar, anekdotlar. ev, okul ve hayat!(3)
Okulun bahçesinde oturmuşuz. Güzel bir esinti oldu. Ben de dedim ki: ‘’ Bu bir avuç yeşillikteki esinti bile beni çocukluğumda gittiğim köy ortamına götürdü.’’ Mesut Hoca dudak bükerek: ‘’Eloğlu Paris’e, Venedik’e hatta Mars’a gidiyor. Bizimki gide gide köye gidiyor.’’ dedi. Hemen sonrasında ‘’Kent sakızlarındaki artistlerin numaralarından bahis oynardık’’ dendi. Mesut Hoca ‘’ Ne güzel beni çocukluğuma götürdünüz.’’ dedi. Müslüm Hoca, sen az önce Aydın Hoca köye gidiyor diye ona çatıyordun, deyince Mesut Hoca, zaten kılavuzumuz Aydın Hoca olunca. dedi.
BOZKIRIN TÜRKÜSÜ
bozkır gençleri ülkemin
saçlarını geriye tararlar
ve çömelirler
dayarlar sırtlarını bir yerlere
-şalvarlarına boşaltırlar kuruyan yaprakları
ufalar, buldukları kâğıda sararlar
yakarlar sigaralarını muhtar çakmaklarıyla
dayanamaz içlerinden biri
kasketini öne eğer
atar elini kulağına
duyulur derin olan bir dil yarası
içe işler
dibini boylar gönüllerin
yanık sesli
bozkır türkücüleri ülkemin…
-duyarlı anları bu onların
dokunsanız kalplerine
bir kelebeğin nazlı kanatları dersiniz
ellerinizde kalır rengi-
ve başörtünün bile erişip gizleyemediği
güzelim örgülü saçlarıyla kızları ülkemin
salınarak gelir kıyısına ırmağın
sazlarla örülü yapraklarla örtülü arınaklarına
tokaçların hükmüyle rengini bulan
dallara serili çamaşırlar altında
sukabağıyla yıkanırlar çıplak yontuları doğanın
içli sesleri karışır suların türküsüne
su helikopterleri dansı ve cırcır böcekleri
bin bir türlü kanatlısı bozkırın ve çiçekleri
körpe dudakların dileğiyle ürperir
gözlerinden serinlik çiseler yeşilliğin
zor koşulların zorlu insanları
canlarımız bu kadar kanı niye taşır
kalıcılık diye bir şey varsa eğer
bu sevdamız olmalı
ne çağlar tükettik onun uğruna
kanarken ırmaklarımız rengimizi mi almadı
ordan oraya mı savrulmadık göçebe
ölümlerle mi buluşmadık
özleminden erimedik mi...
ey sen şiddetle istenen
hangi gün görebileceğiz yüzünü…
AYDIN ALP
ŞARKILAR TILSIMI / MEMLEKET YAYINEVİ 1986
RUHLAR MAHŞERİ (TOPLU ŞİİRLER) J&J YAYINLARI 2015
İnsanlar sabah namazıyla uyanırken ben o zamanlar uyur gibi oluyorum, dedim. Ahmet Hoca, sıcaklardan korunmak için çıplak yatmak gerekiyor, dedi. Ejder Hoca, Aydın Hoca’nın derisi kalındır, fayda etmez, dedi.
Yusuf Hoca ‘’papaz büyüsünden’’ söz ediyordu. Birbirini seven ve evli kadın-erkek bir arada olamıyormuş. Papaz büyüsü bozulduğu için şimdi çocukları var, dedi. Salih hoca benim gözümün içine bakarak ‘’Acaba tam tersi için de büyü yapılıyor mu?’’ dedi.
E tipi ehliyetim var, senin ehliyetin ne?’’ dediler. Valla, bilmiyorum, dedim. Ahmet İdiş: ‘’Aydın Hoca’nın AT tipi ehliyettir. Aydın Hoca, arabanın nallarını vurmak için demirciye, pardon, sanayiye gidiyor!’’
Ben askerlik sonrası bir arkadaş grubuyla otururken biri bana, sınıfın ne, dedi. Efendim, dedim. Üçüncü kez soruyu tekrarladıktan sonra ‘’Yav, bunlar nasıl askerlik yapmışlar?’’’ dedi. Ben de sınıf deyince ‘’burjuvayı, proleteryayı mı kastediyor, diyordum. Meğerse bana karacı mı, havacı mı, soruyormuş!
Arkadaşlar, Fiskaya’yı üniversite bağlayan köprü yapımı tartışılırken, hepimizin tanıdığı tipik bir politikacının oğluna: ’’Oğlum hele bir hesapla, bu köprünün yapımı ne kadar tutar, demiş. Oğlu da ayaküstü kâğıda çiziktirmiş. Bilmem kaç ton çimento, kaç ton demir… Yaklaşık bu kadar olur. Politikacı baba, tamam, ben yaparım, demiş.
Salih Hoca: ‘’Birileri hiç yapmayacağı köprüyü kafadan yapıyor, birileri de gereksiz şiirler yazıyor!’’ dedi.
Ahmet Hoca bana, meslek tarihinde bu sıcaklarda ders işlediğimiz görülmüş müdür, dedi. Salih Hoca, Aydın Hoca’ya tarih boyunca diye sor, zaten o tarihin kendisidir. Ama bize meslek hayatımız boyunca diye sorabilirsin tabi, dedi. Arkadaşlarımın ‘’iltifatlarından’’ benim edebiyatta niçin mesafe kat etmediğimi anlamışsınızdır diye düşünüyorum!
Sevgili öğretmen arkadaşlarım, beni şimdiden özlediklerini yazıyorlar. Herhalde çatacak kimseyi bulamadıklarındandır diyorum. Şaka şaka! Ben de onları nasıl özlediğimi bu yazının bir sonraki bölümünde, önümüzdeki haftada belirteceğim.
Herkese, yüreğine yaraşır güzellikte bir hayat diliyorum. Özgür, eşit, refah içinde ve mutlu günler dileklerimle sevgiler, saygılar…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.