Çölleşen İnsanlık çağında yaşamlar kum saati
Türkiye’de sorunların çözümsüzlüğünden kaynaklı oluşan travmatik alanlarda ki olaylar her gün artarak devam ediyor. Ana kaynağını sistemsel yönetim anlayışından alan sorunlar, çığ gibi büyüyor.
Siyasal, ekonomik, kültürel, Sosyal vs. sorunlar ertelenerek bir sonra ki yarına bırakılıyor.
Son günlerde belki de en çok içimizi acıtan sorun; cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve hasta mahpusların durumu.
Bu konu hakkında İHD Diyarbakır Şubesinin 14.12.2021 tarihinde yayınladığı rapor, sorunsala doğru yerden bakıp çözüm önerileri sunuyor.(bkz.ihddiyarbakır.org)
Rapora göre; … Türkiye hapishaneleri, başta yaşam hakkı olmak üzere birçok insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin gerçekleştirildiği birer “insan hakları ihlal merkezine dönüştürülmüştür.
… hapishanelerdeki uygulamalar, kişilerin yalnızca özgürlüğünden yoksun bırakılan bireyler olmasının dışına çıkartılarak pek çok hak ihlali yaşamalarına neden olmaktadır.
Bunlar; sevk ve sürgünler, ailelerinden uzak hapishanelerde tutulmaları, tecrit ve izolasyon, ailelerle görüş hakkının engellenmesi, adil yargılanma haklarından mahrum bırakılmaları, disiplin cezaları, denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme haklarının gözlem kurulu kararlarıyla engellenmesi, işkence ve kötü muamele, çıplak arama, spor ve atölye faaliyetlerinin kısıtlanması … ihlaleler belirtilmiş.
En acil olanı ise hasta mahpusların sağlık haklarının engellenmesi. Yine aynı raporda belirtiği üzere 604’ü ağır olmak üzere 1605 hasta mahpus bulunmakta.
Hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine yönelik çözüm talepleri konumuz bağlamında özetle;
Mahpusların tedavilerinin düzenli bir şekilde uygun koşullarda yapılması, tedavisi cezaevinde yapıamayacak mahpusların tahliye edilmesi…
Sağlık sebebiyle hastanelerin verdiği raporlar esas alınarak cezaların infazları ertelenmeli gibi ve diğer hayati önemde olan sorunlara yönelik 10 md.lik çözüm talepleri belirtilmiş.
Son günlerde; Kandıra cezaevin de Garibe Gezer’in şüpheli ölümü, Şakran T tipi cezaevinde yaşamını yitiren hasta mahpus Abdurazzak Şuyur ve en son Diyarbakır D tipi cezaevinde 29 yıldır mahpus ve tahliyesine 1 yıl kalmış, tek kişilik hücrede ilaçları verilmeyerek ölüme terk edilen Halil Güneş.
Evet sözcüklerin anlamını yitirdiği bir durum. 604 ağır hastadan hangisinin ölüm haberi ile güne uyanacaksınız. Her şeyi ertelediğiniz yarına mı? bırakacaksınız yaşamsızlıklarını. Sıra da ki kim? Kayseri Cezaevinde hayati hastalıkları bulunan Muhlise Karagüzel mi?
Adını bile söylemeyi unutan, milyonlarca seçmeni olan bir siyasi partiye Eş Başkan’lık yapmış Aysel Tuğluk mu?
Çölleşen vicdanlarınızda serap aramayacağız. Haksızlık ve hukuksuzluğunuzu her gün sabır ve inatla yüzünüze vuracağız.
Ring araçlarıyla elleri kelepçeli tedavi işkencesine götürdüğünüz, ailelerinden yüzlerce km öteye savurduğunuz görüş hakları gasplı… ağır hasta mahpuslar derhal serbest bırakılmalıdır.
Yaşamları fiziken çürütülen hasta mahpusları bırakın son nefeslerini sevdiklerinin gözlerinde versinler…
“ İnsan olduğunuzu hatırlayın, geriye kalan her şeyi unutsanız da olur” Albert Einstein.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.