CHP ve delege kavgası üzerine;
Ciddi suçlamaların gölgesinde devam ediyor delege seçimleri.
*Kavga var, itham var.
*Yetenek ve siyasi tecrübe esas alınmadığındandır bu kavga.
*Akraba-hemşehri ilişkisi üzerinden inşa edilmiş, ettirilmek istenen süreç devam ettirilmek istendiği içindir bu kavga.
*Belediyelerin olduğu alanlarda daha yoğundur bu kavga. Olmadığı yerlere bakın, kavga boyutunda değil. Diyarbakır’da, Mardin’de, Siirt’te, Van’da niye kavga olsun ki, kavga edecek kimse yok çünkü. Ne yerel yönetim var ne de Milletvekili.
*Genel iktidara aday bir parti olarak bütün Türkiye bizi delege seçimleri tadında izliyor.
Biz, şimdi bütün bu olanlara, olup-bitenlere parti içi demokrasi mücadelesi mi diyeceğiz?
*Daha ilçe var, il var, kurultay delegeliği var. 3 aşamalı bir kavga sendromu yaşanacak. Bugün birlikte hareket edenler, sonra il, ilçe yönetiliciği veya delegeliği için, ardından kurultay delegeliği için birbirleriyle anlaşamayacak, ‘o beni sattı’, ‘bu beni-bizi sattı’ gibi her seçim döneminde duyduklarımızın nakaratını bir kez daha duyacağız.
*Anlaşmalar bozulmak içindir. Başkalarının yenilgisi üzerinden elde edilmiş başarının süresi de kısa oluyor elbette. Nisan ayına kadar defalarca anlaşmalar yapılıp, bozulabilir.
Bu kadar ayak oyunundan, arkadaşını kırıp döktükten, sandık hilesinden sonra; ‘kazanan partimizdir’ gibi safsata tevazuyu gözümüzün içine sokana da kızmıyorum! Asıl kızılması gerekenler, onları bu oyunlara yönlendirenlerdir.
**
Son söz: Parti içi mücadelede son derece ‘başarılı’ grafiğimiz var. Her nedense yerel-genel seçimlerde aynı performansı pek ortaya koyamıyoruz. (İstanbul’u kimse örnek göstermesin. Nedenlerini tahlil edecek kadar akıllıyız.’ Bir lütuftu geldi. Mesele geleni korumak, üzerine eklemektir.
Galiba son söz Genel Başkanın olacak. Hesapsız kitapsız, bürokrat tarzı olmayan bir parti meclisi ve Genel merkez kadrosu şart. Etrafını iyi seçmeli ki, partililer ulaşım zorluğu çekmesin. Parti yöneticisiyken tepeden bakanlar, devlet yönetseler tepemize basarlar.
İşte böyle dostum; bizler delegecilik oynarken, sözünü ettiğim bürokratlar, partide yuvalarını kuruyor. Kavgasız, düşmansız, kırmadan, üzmeden.
( Bu arada ben en başından beri bu delege meselelerinde olmadım, değilim.) Bunların hiç biri olmadan da bir mücadelenin verilebileceğine inananlardanım.
Liyakatlı ve yetenekli insanlarımız var, bütün desteğimiz onlar için olacak, liyakatlı ve yetenekli değilse, hemşehri olmamız hiç bir şeyi değiştirmiyor, aslolan ‘Sen ben bizim oğlan’ muhabbetinin sona erdirilmesidir.
Sol-sosyalist, gerçek sosyal demokrat bir anlayış ile örgütlenme şart. İstanbul örneği eksiklerine rağmen bizimdir, başarılıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.