Mustafa Nesim Sevinç

Mustafa Nesim Sevinç

Bully Trump

Bully Trump

Donald Trump’ın Ukrayna meselesine yaklaşımının aslında Çin’i dünyanın bir numaralı gücü olmasını engelleme stratejisine dayandığı açık. Ancak Vladimir Putin, Trump’ın barışçı bir lider olarak öne çıkma çabalarına direnirse bu hedef karmaşıklaşabilir. Putin’in Çin ile mesafelenmeye hazır bir pozisyon alması durumunda ise Trump’tan destek kazanma olasılığı artabilir. Trump’ın yenidünya düzeni vizyonu, uluslararası siyaseti bir terazinin iki kefesi olarak ele alıyor. Bu vizyona uyum sağlayan veya politikalarının önemini Trump’a kabul ettiren herkes ABD’nin desteğini kazanabilir. Ancak bu düzene uymayanlar, ABD ile gerilim yaşamak zorunda kalabilir.

Trump’ın diplomasisi şayet “Savaşı durdur, yoksa daha kötü olacak” çizgisinde kalırsa müzakerelere başlamak neredeyse imkânsız hale gelir. Yeni yaptırım tehditleriyle müzakere başlatmaya çalışmak, genellikle uzlaşmacı bir diplomasi olarak algılanmaz. Trump’ın, Putin’e Ukrayna’nın işgaline son verme teklifini “büyük bir iyilik” olarak sunması ise Putin’in bu çağrıyı kabul edemeyeceği bir şekilde ifade edilmiştir. Bu gibi diplomatik olmayan yaklaşımların Trump’ın dış politikasında hedeflerine ulaşmasını daha da zorlaştırdığını söylemek mümkün.

Trump’ın yakın destekçisi Elon Musk’ın antisemit söylemler ve komplo teorilerini destekleyen bir profil çizmesi toplumda ciddi rahatsızlıklar yaratıyor. Musk’ın2022'de Twitter'ı devralıp X'e dönüştürmesinden sonra bilerek serbest bıraktığı antisemit, Nazi yanlısı ve ırkçı komplo teorilerini yaymayı sürdürürken bu nefret dalgasını engellemek için hiçbir adım atmadı; aksine tam tersini yaptı. Kendini “antisemit” ve 'üstünlükçü' olarak tanımlayan Youtube yayıncısı Nick Fuentes gibi ırkçı söylemleri nedeniyle yasaklanan kişilerin platforma geri dönmesini destekledi. Musk’ın neden kasten Hitler selamını andıran bir hareketle, gündem yarattığını anlamak ve daha da önemlisi hiç çekinmeden yaptığını açıkça böyle adlandırmak için gerekli. “Ülke içinde ve dışında sağ popülistlere karşı verilen mücadelede kadife eldiven devri 2025 itibarıyla haber medyasında sonlanacak.”Şimdiden Trump'ın başkanlığıyla birlikte, ABD'de yerleşik değerlerde yön değişikliği başlamıştır. Trump ve ekibi, muhafazakârlığı ve özellikle internet alanında katı bireysel özgürlükleri merkeze alan bir ideolojiyi ön plana çıkarıyor. İşte bu noktada Trump’ın ve yakın çevresinin toplumsal kutuplaşmayı nasıl daha da derinleştirerek kendi politikalarını desteklemek için kullandığı görülüyor.

Trump’ın kışkırtmasıyla radikallerin Kongre’ye yaptığı saldırı, ABD demokrasisinin kara bir lekesi olarak tarihe geçti. Bu arada Trump’ın af kararnamesi, tarihin baştan yazılması anlamına geliyor.

Trump’ın kurumlara saygısı yok. İlk görev döneminde sürekli yargıya ve medyaya saldırması da bunun kanıtıydı. Artık “denge ve denetleme” mekanizmalarının altını oymak onun için çok daha cazip hale gelmiş durumda. İlk başkanlık döneminde siyasi muhalefet ve kendi Cumhuriyetçi Partisi içindeki çekinceler nedeniyle bazı planlarını hayata geçirmekte zorlanmıştı. Ancak bu kez, hızlı ve kararlı bir şekilde harekete geçti. Göreve başladıktan hemen sonra destekçilerinin huzurunda çok sayıda kararname imzaladı. Yaklaşık 80 kararnameyle selefi Joe Biden’ın aldığı kimi tedbirleri iptal etti. Bu sayı muhtemelen daha da artacağı ve yenilerinin olacağını duyurdu. Bunlar arasında sayısız hükümet personelinin işten çıkarılması, Meksika sınırındaki kontrollerin sıkılaştırılması ve Kongre baskınına katılanların affedilmesi Trump’ın kurumsal yapılara duyduğu saygı eksikliğini ve demokrasiyi zayıflatan bir lider olduğunu gösteren bu durum,“can sıkıcı yeni bir dünyanın” başlangıcıdır.

Trump, onlarca yıllık kurumları, gelenekleri ve sembolleri ayaklar altına almaktan çekinmiyor. Siyasi yamyamlığı tümüyle kabul edilebilir ve ana akım bir yöntem olarak meşrulaştırıyor. Kendisi adeta hiçbir kurumsal gücün engelleyemeyeceği bir durumda. Ekonomi dahi toplu halde ona boyun eğmiş durumda. Kısaca, demokrasiye saldıranlar serbest kalırken, onu savunanlar baskıdan korkmalı. Hukukun üstünlüğüne dayalı bir devlet, ancak onu koruyan ve savunan insanlar kadar güçlüdür. Ancak şu anki direniş zayıf ve umutsuz bir tablo sergiliyor. Trump’ın kararnamelerine karşı pek çok dava açılacağı kesin, ancak Yüksek Mahkeme üzerindeki etkisi bu süreci daha da karmaşık hale getiriyor. Amerikan hukuk sistemi için gerçek bir dayanıklılık testi başlıyor ve bu, uzun ve zorlu bir mücadeleye işaret ediyor. Büyük umutlar beklemek yersiz. Aşırılık yanlıları her şeyi mahvedebilir.

Putin ve Şi Cinping gibi totaliter liderler arasına bir “bully”Trump giriyor.

Her ne kadar demokratik yollarla seçilmiş olsa da Trumpbir “zorba”.Zaman zaman aralarında sürtüşseler de artık ülkelerin sınırlarını değiştirmek isteyen yegâne liderler kendileri olmayacak. Aralarına üçüncü bir revizyonist süper güç Trump ABD’si katılacak.

Artık ikinci Trump döneminde Musk, ekibi ve benzeri zenginlerin asıl güçlüleri olacağından gizlenmiyor. Siyaset ve zenginler arasındaki bağ, nadiren Trump zamanındaki kadar açık ve bariz olmuştur. Elitlere öfke saçan bu adam, 13 milyarderden müteşekkil bir kabine kurdu. Zenginlik, sahiplerinin hakikati şekillendirebilmesini sağlar. Ülkenin kurulduğu döneme damgasını vuran, 19. yüzyıl kodamanlarını zengin eden demiryolları olmuştu. Yeni Bir Oligarşik Düzen Trump’ın, zenginlerden oluşan bir “aristokrasi” yaratması, ABD’nin demokratik yapısının altını oyan başka bir dinamik. Şimdi de “teknolojik-endüstriyel kompleks” daha da dar bir çemberde etkisini gösteriyor. Seçmenin ne görmesi gerektiğini onlar belirliyor. Nihayetinde de ülkeyi kimin yönetmesi gerektiğini: “Halk mı yoksa yeni Amerikan aristokratları mı?”

ABD’nin kendi demokrasisini savunma kapasitesi ve hukukun üstünlüğü inancı üzerindeki bu yeni baskı, yalnızca Amerika’nın değil, dünya çapında demokratik sistemlerin geleceği için de hayati önem taşıyor.

ABD’deki demokratik sistem, başkanın ülkedeki seçim sürecini etkilese dahi eylemlerinden ötürü kanunlarca sorumlu tutulamadığı bu düzene daha ne kadar tahammül edecek? Bu cezasızlık, ileride başka devlet ve hükümet liderleri için de tehlikeli bir emsal teşkil etmez mi? Nihayetinde bu yalnızca Trump’ı ilgilendirmiyor, ABD’nin kendi demokrasisini savunma becerisini ve kimsenin hukukun üstünde olmadığı inancını koruma meselesi.

Trump’ın yönetim anlayışı, hukukun üstünlüğünü koruyan sistemlerin dayanıklılığını test ediyor. Hukukun herkese eşit bir şekilde uygulanması ilkesine meydan okuyan bir lider, gelecekte diğer devlet liderleri için de tehlikeli bir emsal oluşturabilir.

Trump’ın şahsında simgeleşen bu yeni dönem, demokratik düzene yönelik en büyük sınavlardan biri olarak öne çıkıyor. Zaman, demokrasinin dayanıklılığını yeniden kanıtlama zamanı. Ancak bu savaş, uzun ve zorlu bir mücadele olacak gibi görünüyor.

Trump’ın geri dönüşünün coşkusu kimi Avrupalı aşırı sağcılar ve girişimciler arasında da artıyor ve reel politik vaktinin geldiği uyarıları yapılıyor. Buna karşı koymanın, Avrupa’nın artık kaldıramayacağı ve Avrupa’yı zayıflatacak modası geçmiş bir ahlaki üstünlük anlamına geldiği söyleniyor. Trump’ın çiğnemeye başla’dığı/yacağı değerler, Avrupa’nın büyük gücümüzün temellerini oluşturuyor.

Biden, zenginlerin güçlüler üzerindeki nüfuzunun Amerikan sistemini ne denli şekillendirdiğini görmezden gelmesindeki suçun bir ortağı Demokratlar.

Oligarşi bireylerin sorunu değil, bir hâkimiyet sistemidir. Oligarşi, büyük lobi grupların öncülüğünde işletilen çirkin kampanya finansmanına bulaştılar. Oligarşi, Trump zenginlere vergi indirimi getireceğini söylediğinde önce kızıp sonra da dört yılda bunu tersine çevirmeyi beceremediler.

ABD’nin kendi demokrasisini savunma kapasitesi ve hukukun üstünlüğü inancı üzerindeki bu baskı, yalnızca Amerika’nın değil, dünya çapında demokratik sistemlerin geleceği için de hayati önem taşıyor. Trump’ın şahsında simgeleşen bu yeni dönem, demokratik düzene yönelik en büyük sınavlardan biri olarak öne çıkıyor. Zaman, demokrasinin dayanıklılığını yeniden kanıtlama zamanı. Ancak bu savaş, uzun ve zorlu bir mücadele olacak gibi görünüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Nesim Sevinç Arşivi
SON YAZILAR