Mümin Ağcakaya

Mümin Ağcakaya

“BİR ÇEŞME OLMUŞ AKAR, BENİM KANAYAN YÜREĞİM” ‘Federico Garcia Lorca’- 7

“BİR ÇEŞME OLMUŞ AKAR, BENİM KANAYAN YÜREĞİM” ‘Federico Garcia Lorca’- 7

Lorca’nın ölümü üzerine dünyadan birçok aydın yazar duygularını, düşüncelerini, tepkilerini; şiirler, ağıtlar ve edebi yazılarla dile getirir. Aralarında dostluk ilişkileri de bulunan; Pablo Neruda onun için;”İçinde taşıdığı yaşama sevinci ile bir yıldız gibi parladı… Lorca’ da İspanya’nın bir çağını yaşamak mümkündü. Halkçı gelişme çağını. Gelip geçmiş o İspanya’yı aydınlatan biri.

O, insanlarının bir parçasıydı, bir gitar kadar mutlu ve hüzünlü, bir çocuk kadar, insanları kadar berrak ve derin... Onu vururlarken insan soyunun yüreğini hedeflemişlerdi... ”  değerlendirmesini yapar ve daha sonra; “Federico Garcia Lorca’ ya Ağıt” şiirini yazar.

Turgut Uyar’da; Lorca için:

“Artık katiyen biliyoruz;

 Halk adına dökülen kan

 Sapı gül dalı güzelliğinde bir bıçaktır.

Dişlerin arasında…

 İspanya da

 Ve her yerde… “dizelerini yazar.

Lorca ’nın kardeşinin kızı Laura Garcia Lorca, “Lorca ‘nın öldürülmesi küçük bir şehirde işlenen büyük bir cinayetti” diye yorumlar.

Lorca şahsında dile getirilen tepkiler; kaleme dökülen yazılar, şiirler ve ağıtlar, aynı zamanda öldürülen, yok edilen yüz binler içindir de.

Franco öldükten sonra; ülke üzerindeki kara bulutlar aralanmaya başlar. Toplum yaşadıklarıyla hesaplaşmak ister. İç Savaş ve Franco döneminde yakınlarını kaybedenlerin kurduğu dernek ve bazı sivil toplum örgütlerinin girişimiyle şair Lorca’nın gömüldüğü yer aranmaya başlanır.  

Siyasal iklimde değişmiştir. Ulusal Mahkeme Savcısı Baltasar Garzon.”İnsanlığa karşı işlenmiş suçların zaman aşımına uğramasını kabul etmez”  Ülkenin üzerine örtülmüş olan perde aralanır. ‘Bellek Yasası’ çıkarılır. Soruşturma açılır. İspanyanın karanlık yıllarını yeniden yargılama masasına yatırarak, Franco diktatörlüğü dönemi ve faili meçhul cinayetlerin üzerine gidilmeye çalışılır. Katolik Kilisesi, eski Franco yanlıları engellemeye çalışır. Ancak eski güçleri yoktur. Geçmiş dönemdeki faili meçhul cinayetleri araştırmak için bütün kurumlardan ellerindeki belgeleri teslim etmelerini ister. İspanya’nın cesur savcısı Balthasar Garzon, 2000’lerin başında Lorca’nın da aralarında bulunduğu faili meçhullerin mezarlarının bulunması amacıyla bir kazı kararı çıkarır.

 Katolik Kilisesi; kendisine bağlı 22 bin 827 kilisedeki Franco dönemine ait tarihi belgeleri açmak zorunda kalır.

 Lorca’nın mezarını bulmak için birçok çalışma yürütülür. Polis arşivinde bulunan belgeler araştırılır. O dönemden kalan görgü tanıkları ve falanjistler dinlenir.

Kaybedilen 120 binin üzerindeki insanlara ait izleri aramak; karanlık ölümlerden geriye kalan kemikleri bulmak umuduyla çok sayıda kazı yapılır.

Granada’da bir köyün yamacında, Lorca’nın mezarının da olduğu söylenen, bir zeytin ağacının altında bir toplu mezar bulunur. Ancak; Lorca’ya ait izlere rastlanamaz. Bu çalışmalarda; 200’e yakın toplu mezar ortaya çıkarılır. Kazıya doktorlar, tarihçiler, coğrafyacılar, arkeologlardan oluşan bilim insanlarının da katılımıyla yürütülen bu çalışmalardan istenen sonuç elde edilemez.

Savcı Garzon, artık yaşamıyor olsalar da, karanlık dönemin yaratıcıları olanlar hakkında; 'insanlığa karşı işledikleri suçlardan dolayı’, Franco, 34 eski general ve bakan hakkında suç duyurusunda bulunur.

 Bu karar ve ‘bellek yayasına’ göre geçmişi araştırmak; eski Franco yanlılarına göre; 'eski yaraları kaşımak' olarak değerlendirilerek dönemin üzerine sünger çekilmek istenir. Kimine göre, bu hesaplar sorulmadan, acıların nedenleri niçinleri öğrenilmeden, sorumlular ortaya çıkarılmadan eski yaraların kapanması, tedavisi mümkün değildir diye düşünürler.

Doğduğu kent olan Granada’ nın kenar semtlerinden Fuente Vagueros’ ta anısına yapılmış olan Parque García Lorca içinde yer alan, hayatının büyük bir kısmını geçirdiği evi bugün fotoğraflarıyla, eşyalarıyla korunarak müzeye dönüştürülen evi..

 Lorca kaybedilen on binlerden biri olarak; toplumsal belleklerde derin izler bıraktı.  Dolayısıyla; nasıl öldürüldükleri ve cenazelerinin nerede olduğu tam olarak aydınlatılamadı, faili meçhul kaldı.

İnfaz edildikten sonra gömüldüğü mezar tam olarak bulunamadı. Ortaya çıkarılan belge ve görgü tanıklarından elde edilen bilgilere göre; Lorca’nın mezarı Viznar ve Alfacar köyleri arasında Lorca’yla birlikte infaz edilen "halk cephesi" sempatizanı iki genç boğa güreşçisi ve bir öğretmenin cesetlerinin gömüldüğü yer olarak kabul edilir. Ve buraya Lorca’nın ve faili meçhullerin anısına bir anıt mezarı yapılır.

Lorca ve birlikte öldürülenlerin anısına yaptırılan anı mezar

Daha sonra bu alan; Lorca Parkı olarak düzenlenir. Lorca Park; buraya gelen ziyaretçiler ve yaşam umudu taşıyan İspanyollar için; yaşanan vahşeti canlı tutması ve Granada bölgesinde katledilen cumhuriyetçilerin anısını yaşatmak için çok özel bir anlamı olur. Sanatçının dostları ve onu sevenler; mezarı ve ondan geriye kalan kemiklerinin bulunamaması karşısında; ‘nerede yatarsa yatsın’, ‘Lorca yaşıyor’ diyerek sonucu kabul etmekten başka çareleri olmaz. Sonları birbirinin benzeri olan insanlardan birbirinden ayırt etmezler.

 Her kazma vurulduğunda topraktan adeta kemiklerin fışkırması karşısında artık aramaktan vazgeçerler. Toprağın altındaki faili meçhulleri rahatsız etmek istemezler.  "İspanya’da ölüler, başka yerlerdeki ölülerden daha canlıdır"  sonucuna varırlar. Bilirler ki; aradıkları önlerinde uzanan vadinin eteklerinde, zeytin ağaçlarından birinin gölgesinde yatmaktadırlar.
 Darbeyle iktidara el koyduktan sonra ülkesini adeta ölüm tarlasına dönüştüren Franko için yaptırılan devasa anıt. Yıkılması gündeme gelse de; bir karabasan gibi gölgesi İspanya’nın üzerinde duruyor.

 Halktan yana olmasıyla, faşizmin karşısında yer almasıyla ve aydın kimliğiyle hem tarihte hem de insanlığın yüreğinde hak ettiği yeri almıştır.

Lorca, bir dostuna; “Yeryüzünde açlığın bittiği gün insanlık tarihinde hiç görülmemiş en büyük zihinsel devrim gerçekleşmiş olacak. O büyük Devrim’in gelip çattığı gün, insanların bundan duyacağı o sınırsız sevinci sana anlatamam.” Diye yazar.

 Bu sözlerin üzerinden baharlar, kışlar geçer. Savaşlar, göçler yaşanır. O büyük sevince ulaşmak bir ütopya olarak durmaya devam eder.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mümin Ağcakaya Arşivi
SON YAZILAR