Tiyatronun ilk perdesine aldanmayalım.

İkinci perdenin sonunu merak edip, analiz edelim, yorumlayalım.

Sonra, 'Son sahnenin böyle biteceğini nereden bilecektik' demeyelim.

Türkiye ‘terörle mücadele ediyorum’ dediği zamanlar içinde Devletin içindeki  ‘terör’ yapılanmasını gözden kaçırdı. Tek başına iktidar olmanın verdiği ‘Güven’, herkesin devletini parti devletine dönüştürme sevdası ve kararlılığının bizi getirdiği son noktadayız.

Tek başına iktidar, parti devleti mantığının sorunların çözümü için yeterli olmadığını çok net gördük. Herkesin, her kesimin ötekileştirildiği, mezhep kavgalarına zemin yaratıldığı bir sürecin içinden geçirildik. Laik Cumhuriyet, parlamenter sistemden uzaklaştırıldık.

Bütün bunlar yapılırken, IŞİD gibi barbar bir örgütün unsurlarının Türkiye içinde konuşlanmasına, mevzilenmesine bilerek ya da bilmeyerek göz yumuldu. Bunlar şimdi Suriye’de sıkıştıkça, Türkiye’nin Suriye ile ilgili politikaları değiştikçe harekete geçiyor, Irak ve Suriye’de yarattığı ortamın aynısını denemeye çalışıyor.

Geldiğimiz noktadan geriye dönüp bakıyoruz; AK Parti iktidarının bu süre içindeki iç ve dış politikalarını gözden geçirip, doğrularını ve yanlışlarını analiz ederek, ülkesinden, halkından özür dilemesi eylemlerini ve söylemlerini buna göre güncellemesi gerekiyor.  

Adres parlamentoya işaret ediyor. 4 parti aranan çözümler konusunda ortaklaşmalıdır. Siyaset kurumu, durumun normale dönmesi için işbirliği içinde olmalı, parlamentoda grubu bulunan 4 partinin de ortaklaştığı çözümler üretilmeli.

AK Parti iktidarının, ‘Tek başıma iktidarım bütün sorunların içinden çıkarım’ mantığından uzaklaşarak, kendini milletin iradesinin temsil edildiği parlamentoya teslim etmesi gerekir. Geldiğimiz noktada tek başına iktidar olmanın hiçbir avantajı kalmamış, iktidarın muktedirliği ortadan kalkmıştır.

Devletin adaletli muktedirliğine ihtiyaç var. Devletin ayarı biraz bozulduğunda başımıza gelen/gelecek olan felaketlerin nasıl olduğunu artık çok net görüyor, biliyoruz. Partilerin görüş ayrılığı olabilir, ancak devletin yeniden yapılanması söz konusuysa, milletin, halkın, halkların geleceğinin kararmaması için iyi niyet var ise, CHP-AKP-MHP arasında genel merkezler, genel başkanlar nezdinde sağlanan ‘Milli birlik’ görüntüsünün millet iradesi ile buluşması, örtüşmesi şarttır.

Ortak alan parlamentodur, sorumluluk o alanda bulunan bütün partilerindir. HDP’nin de içinde olduğu sorumluluk alanının taşınacağı ortak nokta toplumsal mutabakattır. HDP sorumsuz bir alana itilmemelidir. Sorumluluğu vardır, bu sorumluluğunu yerine getirmesi için uzun zamandır uzaklaştığı sivil siyaset alanına çekilmelidir. PKK eylemlerinin durdurulması ile ilgili de ciddi bir rol üstlenmelidir.

Parlamento tatilden vazgeçmelidir.

Şimdi çalışmayacaklarsa ne zaman?